yağmur günler, uğuldayan rüzgarın ağaçları ileri geri savurmasına neden olur. cam zaten ıslak ve güneş ışınlarını engelleyen karanlık, iğrenç bulutlar dışında dışarıda neredeyse hiçbir şey göremiyorsunuz. o yağmurlu günleri seversin ama bir şekilde mutsuz hissedersin, tıpkı gökyüzü gibi.
Sıçrayan yağmurun sesi kulaklarınızda çınlıyor ve evinizin hemen yukarısında bir yıldırım şimşek çaktığını görünce omurganızdan aşağı bir ürperti indiğini hissediyorsunuz.
koridordan bir tıkırtı duyarsınız ve erkek arkadaşınızın gölgesi heyecanla size doğru yürürken görünmeye başlar. chan odasında meşgul, her zamanki gibi dizüstü bilgisayarında çalışıyor. onun kız arkadaşı olmak, müziğin onun için ne kadar önemli olduğunu anlamayı ve çalışırken o kadar yapışkan olmamayı gerektirir. baştan beri bunu tamamen kabul ettin ve chan'ın seni seçmesinin ana nedenlerinden biri de bu. seni seviyor ve sen de biliyorsun, haftanın yedi günü, günün 24 saati onun ilgisine ihtiyaç duymadan.
"Yağmur yağıyor" chan alaycı bir tonda söyler, sonundaki 'yor'u vurgular. zaten kollarında büyük bir battaniye var
"Evet..." hafifçe somurttun ve koltuğa çöküp kollarını kavuşturup içini çektin
bir gök gürültüsü sizi tembel durumunuzdan kurtarır ve hafifçe irkilirsiniz.
chan tekrar sana doğru sendeler ve battaniyeyle senin üzerine gelir. Koltuğa oturup sizi kucağına koymadan önce battaniyeyi etrafınıza sararken ve sizi kaldırırken kıkırdarsınız.
"Neden çalışmayı bıraktın?" onun dikkatini çekmekten çekinmesen de ona soruyorsun
"Yağmurlu bir günde kız arkadaşıma sarılmayı özledim !" kıkırdar, yanaklarınızı nazikçe öper
chan kollarını zaten kapana kısılmış figürünüzün etrafına sarar, bacakları da sizi onun arasına sıkıştırır. sana daha da çok sarılır ve başını oraya gömmeden önce saçlarını ensene ovuşturur, seni gıdıklar.
"Yağmurlu günler artı y/n'ye sarılmak chan'ın en sevdiği hediyedir." boynuna doğru mırıldanıyor, nefesi tenini gıdıklıyor
Chan senin elini dudaklarına götürüp avucuna yumuşak bir öpücük kondururken dudaklarından yumuşak bir kıkırdama kaçtı. kalkar ve sizi gelinlik tarzıyla yatak odasına taşır, ikinizi de yorganın altına koyarken battaniyeyi de umursamazca fırlatır
bulutlar hala yeterince yağmura sahip değildi ve chan'da da yeterince yoktu. Yüzünü ona çevirir ve sana doğru kayar, parlak, mahcup bir sırıtış olarak görünen taptığın gamzesi dudaklarını şekillendirir. seni göğsüne çekmeden önce dudaklarını öpüyor ve sen de sersemce kollarını beline sarıyorsun. yumuşak bir ninni gibi hareket eden ritmik kalp atışları, gözlerinizi açık kalmak için ağır göz kapaklarınıza karşı savaşırken buluyorsunuz.
Chan parmaklarını saçlarının arasından geçirmeye başlar, sessizlik ama pencereye sıçrayan yağmur. yağmur, chan'ın kalp atışları ve nefesi, hepsi tek bir şarkı gibi çarpışıyor.
o anları seversin, günün sonunda her şeye değermiş gibi hissettiren o anları. Onu, bangchan'ı ve başka hiç kimseyi neden sevdiğinizi kendi adlarına anlatan o sessiz anlar. sabırla beklediğin o anlar. dünyayla değiştiremeyeceğin o anlar. Chan kalbini onun önünde nasıl zayıflatacağını biliyor ve bu tehlikeli. tehlikeli çünkü ne kadar çok yaparsa, ona o kadar derinden düşersiniz. sonsuz bir kuyu gibi -
derinliğini kontrol ettiği ama sizin için daha da kazmaya devam etmesini istediği yer. Dudaklarını öpmek, sarılmak, hatta küçük bir iltifat gibi basit bir hareket, hala yeni bir çiftmişsiniz gibi kalbinizin çarpmasına neden olur. O anlar için yaşıyorsun. o anlar seni hayatta tutar.
" seni seviyorum y/n~"
"Bende seni seviyorum~ "
~~~~~~~~~🖤
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
