Merhaba öncelikle, her kitapta olduğu gibi bir uyarıda bulunmak istiyorum
Psikolojik, bir obsesif kompulsif hastası ana karakterimiz bu yüzden şimdiden onun davranışlarını saçma bulacak, yargılayacak, cahil gibi konuşacak olan varsa bölüme başlamadan dönsün çünkü diğer kitaplarımda çok çektim ve bunu istemiyorum
Bir karakteri yazarken ben zaten iyice araştırıyorum ve karakterin ona göre hareket etmesini sağlıyorum bu yüzden o karakterden sizin düşünce yapınızda davranmasını beklemeyin, lütfen, rica ediyorum, onların kafa yapısı çok farklı ve onlara kızmaya hakkınız yok
buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim ve sizi hikayeye bırakıyorum 🤎
***
on yedi bin yedi yüz yirmi üç.
fazlasıyla adım atmışım bugün, kalabalık caddede evime doğru son adımlarımı atarken gerçeği fark ediyorum. koşarak geçen var mesela, bir de tam zıttı bir şekilde oldukça yavaş ilerleyenler. ben gibi. kendinden emin değil, bir yere gidiyor ama istiyor mu istemiyor mu belli değil.
kimileri çok özenli giyinmiş, sanırım parti var buraya yakın bir yerde. abartılı giyinmiş bir topluluğun yanından geçtiğimde burnuma doğru gelen içki kokusundan fark ettim bunu, bilmiyorum. doğum günü de olabilir aslında veya yeni yılı önceden de kutlamışlardır, kim bilir?
ben bilmiyorum.
ama seviyorum insanları gözlemlemeyi.
bu caddeden günde en az iki defa geçerim, bir yerden sonra kafamın içindeki ses o gün hiç işim düşmese bile beni buradan geçirmeye ikna eder. tam köşeyi döneceğim yerde bir kar küresi var, eskimiş biraz. bu yüzden kimse almıyor onu, aylardır orada.
biri unutmuş olabilir, belki de bilinçli olarak bırakıldı. dikkat çeker diye ve başarılı bir adım: benim dikkatimi çekti.
kar küresini oradan kim alırsa gerçek sahibi o olacak ve o kişiyi merak ediyorum nedensiz, içimde bir yerlerdeki o merak duygusu gitmiyor hiç. zaten genel olarak merak etmediğim bir şey de yok.
o neden böyle giyinmiş? bu nasıl bu hale geldi? yüzünün düşük olması sebebi üzgün hissetmesi mi? bir sürü sorum var, bir sürü de cevabım.
komiğim de biraz. kendime gülüyorum çoğu zaman, sanırım bu hastalığı kabullenmek bana iyi geldi ve o zamandan beri başladı kendimi komik bulmam.
sürekli düşünüp duran bir genç. yani, stres verici gibi geliyor aslında dışarıdan ama içeride olunca anlıyorsunuz, komik.
sağ omuzum hiç boş kalmaz, çalmayı bilmesem de yıllar önce merak edip aldığım bir gitarım var ve sanki onu takmayınca eksik hissediyorum. merak, merak ve merak. evet, hayatımın temelini bu oluşturuyordu.
fazlasıyla meraklıydım.
on sekiz bin yüz iki.
eve geldim.
beni fark etmesi ile aydınlanan binanın ışığı hafifçe irkilmeme sebep oldu ilk, ardından da kendime gülerek kapıdan geçtim ve binanın içine girdim. asansöre yönelmek yerine merdivenlere geçtim hep olduğu gibi, binanın yanındaki yangın merdivenlerinden tırmanmaya başlamıştım ki kafamdaki ses yine kendini duyurttu bana.
doksan saniye içinde evin kapısında olmalısın.
merhaba, ben chan.
ve evet, yaşadığım daire sekizinci kat, sıfır üç yirmi beş adlı kapı.
bu da benim gariplikler dolu hayatım.
neden böyle garip bir sayı diye sormayın bana, sadece uğurlu sayım o olduğu için aileme yalvar yakar aldırmıştım bu daireyi. okula uzak olması pek umurumda değildi, yürümeyi seviyordum, yürümek için erkenden uyanmayı da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sweet night, chansung ✓
FanfictionGarip takıntılarım var, attığım adımı saymadan duramam mesela, yamuk nesneleri düzeltirim hep, notalarla ilgilenirim çoğu zaman, pek insanlarla içli dışlı olmam ama severim insanları, hatta bir tanesi var, çok severim. Yıldızlar dolu bir gecede, mil...