"sonunda!"
elimdeki bezle loş ışıklarla aydınlanan evime bakarken görüntüden memnundum. ne mi oldu? rüya gördüm ama böyle bir rüya yok, rüyada evimi pireler basıyordu! ben televizyon izliyordum ve bir anda kolumda minik minik bir şeyler geziyordu.
düşünme, düşünme.
her gün gece üçte uyanmak gibi bir alışkanlığım vardı, o alışkanlığıma buradan tekrar teşekkür ederken rüyanın etkisinden çıkamamış ve gecenin üçünde evimi temizleme kararı almıştım.
neyse, şimdilik rahatım çünkü her yer temiz.
temizlik hastası değilim, yani abartılacak kadar değilim ama rüya çok gerçekçiydi ve evimi uzun zamandır temizlememişken o rüyaya teşekkür bile edebilirim çünkü unuttuğum bir şeyi bana hatırlattı.
garip takıntılarım var evet, mesela renklere göre düzenlemek her şeyi. adımlarımı ve dakikaları saymam gibi, bazen yürürken binaların kaç katlı olduğunu da sayıyorum. insanların yüzlerini aklımda tutmakta güzel, biraz da simetri takıntım var.
hemen hemen her şeyi düzeltirim.
evimde yamuk bir şey olmaz, her eşyanın belli kuralı vardır. havlular renk renk rulo şeklinde dizili banyoda, film CDlerim alfabetik sırayla aynı kitaplarım gibi, evi her yıl aynı renge boyatırım, siyaha yakın bir gri. hep aynı renk.
eğer kodunu merak ediyorsanız 363636.
sekiz yok üzücü.
en azından üç var, mutlu edici.
saat dördü yirmi bir geçiyor. elli bir dakika boyunca temizlik yaptım.
uykum kaçmıştı bile, zaten geceleri kalkınca uyuyamazdım geri pek ama umurumda değildi. on beş saniye bekleyip temizlik bezini güzelce yıkadıktan sonra asmış ve kahve yapmıştım kendime.
evimde sevdiğim bir diğer ayrıntı, salonun cam duvarından yolu izlemek. giden arabaların kırmızı, dönen arabaların beyaz ışığı varken kocaman binalarında renkleri birbirine karışıyordu. çok düşününce rahatsız edici ama arabalar kafamı meşgul ettiği için renk skalasına takılmıyorum o an.
şimdi ki gibi.
camın önündeki mindere oturup, sessizce kahvemi izlerken kendimce arabaları sayıyorum, bazen sırayı kaçırıyorum bazen beyazlara geçiyorum. evimin karşısındaki bina tam tamına otuz dört katlı mesela, on yedinci katından itibaren renkler yanmaya başlıyor ve gece boyu tekrar ediyorlar bir döngüyle.
okulumun ışıkları genellikle gece on bire kadar açık olur, buradan gözüktüğü için biliyorum. ders çalışanlar için açık kalır ışıklar, ben hiç o kadar saat çalışmadım mesela.
yarın, yani daha doğrusu bugün çalışabilirim.
aklıma gelmişken, ders çalışırken kahve değil yeşil elma veya çikolata yiyin. sizi daha dinç tutar.
sabahları da kahvaltı etmek istemiyorsanız zorlayarak elma yiyebilirsiniz, sizi tok tutar.
sadece içimden geldi.
okulun yanında oraya ait iki tane yurt binası var, çoğu öğrenciler orada kalıyor ve ben gibi nadir öğrenciler de evlerine geliyor.
jisung yurtta mı kalıyordu acaba?
bir dakika, bu soru neden aklıma geldi?
binaları saymaya devam et chan.
bunu merak etmezsem olmaz, sağ köşede gece de gündüz de ışıkları yanan bir bina vardı. acaba elektrik faturası ne kadardı? ne, bence bu cidden merak edilesi bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sweet night, chansung ✓
أدب الهواةGarip takıntılarım var, attığım adımı saymadan duramam mesela, yamuk nesneleri düzeltirim hep, notalarla ilgilenirim çoğu zaman, pek insanlarla içli dışlı olmam ama severim insanları, hatta bir tanesi var, çok severim. Yıldızlar dolu bir gecede, mil...