Selamm
naber
***
şimdi düşünüyorum da, alıştığımız kurallar bir anda tam tersine dönse nasıl olurdu? yani, komik olmaz mıydı? denizler gökyüzünde, dünya kare, güneşin etrafında biz değil de güneş bizim etrafımızda dönseydi komik olurdu, bütün denge bozulurdu.
geceleri uyuyup sabahları kalkmak yerine, geceleri kalkıp sabah uyusak mesela? tamam, biliyorum bir çoğunuz öylesiniz ama susun, şimdilik ben konuşuyorum evet. nerede kaldım? şey. evet, geri geri yürüseydik yollarda, geç kaldığımız bir yere koşmak yerine daha da yavaş gitseydik, alarmlar bizi kaldırmak yerine uyutsaydı, tamam yine saçmalıyorum, en iyisi susayım.
derse girmedim çünkü totem yaptım.
koridorun köşesindeki pufun tekine oturmuş, camdan dışarıyı izlerken kendimi kaybedip garip garip düşünmeye başlamıştım tekrardan. kendi düşüncelerime gülerken koridordan geçen birkaç öğretmen bana baktı. gülerek başları ile selam verdiler, karşılık verdim.
"neden derse girmedin?" diye soran sesle ise bir anda irkilerek camın yansımasından arkamdaki kişiye diktim gözlerimi. başımı şaşkınca ona çevirirken minho karşımdaki pufa yerleşti.
minho'yu seviyordum sanırım, hiç kötü bir konuşmamız geçmemişti. gelip sürekli konuşurdu benimle, bazen yanında en yakın arkadaşı changbin'i de getirirdi. kendimi tutamayıp garip sorularımı onlarla paylaştığım zamanlarda da ciddiye almak yerine alaya alır ve cidden de sorgulardık sorularımın cevaplarını.
galiba onlarla yakınım.
gülerek omuz silktim. "totem yaptım, girmedim. sen ne arıyorsun burada?"
güldü. "tuvalete diye çıktım okulu geziyordum, yanına uğradım seni görünce."
bakın, şimdi minho'yu tarif edeceğim size. minho cidden, cidden dışarıdan bakınca ipsiz sapsızın teki gibi duruyor hatta bence hareketleri bunu destekliyor bile. bakın, ders esnasında çıkıyor dersten. hayatı pek umursamıyor, yani keyfi ne isterse onu yapmaya meyilli ve bence hayata karşı kazanmasının nedeni de bu.
okul birincisi mesela, bir gün merak edip sormuştum ona dersleri bu kadar ekmesine rağmen nasıl birinci diye? bana verdiği cevap tam olarak şuydu: "gün içlerinde bana ara sıra ders çalışma isteği geliyor ve tam o an oturursam köpek gibi çalışıyorum, çoğu konuyu önden götürüyorum. bu arada ben okul birincisi miydim? bunu öğrendiğim iyi oldu, gideyim de anneme ultra büyük kedi maması aldırayım."
komik, biraz da kıskanılacak bir şey. ama hayata bakış açısı farklı, kendisi bir şeylere gitmiyor, bir şeylerin ona gelmesini bekliyor. kasmıyor, sürekli düşünmüyor, bu yüzden rahat ve rahat olması onun tek kere de yaptığı bir şeyi tam anlamıyla kavramasını sağlıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sweet night, chansung ✓
FanfictionGarip takıntılarım var, attığım adımı saymadan duramam mesela, yamuk nesneleri düzeltirim hep, notalarla ilgilenirim çoğu zaman, pek insanlarla içli dışlı olmam ama severim insanları, hatta bir tanesi var, çok severim. Yıldızlar dolu bir gecede, mil...