Domatesi ağzıma attığımda geç kaldığımı görmemle hızla masadan kalkıp kapıya koşturdum.Dün kahveyi içersem böyle olurdu işte.
Ayakkabılarımın topuğuna basarak dış kapıyı açtığımda ardımdan tekrar kapatıp bahçe kapısına ilerledim.
Ayakkabılarımı dizime çekip giymeye çalışırken aynı zamanda omzumdan sarkan çantamı düzeltmeye çalışıyordum.
"Hay senin gibi ayakkabıyı! Bir günde ayağım mı büyüdü de olmuyor."
Kendi kendime konuşmaya başladıysam artık delirmeye de başlamıştım.
Telefonum da cebimde çalmaya başladığında sinirle ofladım.
"Bi sen eksiktin!"
Bağırmamla karşıdan hafif bir öksürük sesi geldiğinde kafamı kaldırarak önüme gelen saçlarımı kişiyi görmek için kenara çektim.
"Selam."
Bu Taemin'di.
Gülümsemeye çalışarak zar zor giydiğim ayakkabılarımı bırakıp ona doğru ilerledim.
"Merhaba."
Gülümseyip beni işaret etti.
"Okula mı gidiyorsun?"
Kafa salladım.
"Ah doğru ya, sen Jimin'le aynı okuldaydın."
Kaşlarımı çattım.
"Sana Jimin'le aynı okulda olduğumu söylemedim?"
Ensesini kaşıyıp eliyle arkayı gösterdi.
"Jimin bahsetti de."
Jimin benden mi bahsetmişti?
Aman tanrım!
Aman tanrım!
"Ha öyle mi?"
Ağzından laf almam gerekti.
Tam ağzını açacağı sırada onun sesini duydum.
"min!"
Taemin eve doğru baktığında kapıdan çıkan Jimin'le göz göze geldik.
"Burdayım kuzen!"
Taemin gülümseyerek el salladığında Jimin, gözlerini ikimiz arasında gezdirdi.
Çatılı kaşları Taemin ve benim nerden tanışıyor olduğumuzu anlamaya çalışır gibiydi.
Gerçi Taemin'le de tam tanışıyor gibi değildik de..
Jimin, toparlanıp evinin kapısını çekti.
"Hadi gidelim."
Kız arkadaşını görmeye mi gidiyordu acaba?
Kız arkadaşı.
Jimin'in kız arkadaşı.
Kaç senedir bu isimde olmak istiyordum.
O şanslı kız kimdi acaba.
Taemin bana döndüğünde daldığım yerden başımı kaldırdım.
"O zaman görüşürüz rosé."
Gülümsemeye çalışarak el salladım.
"Görüşürüz!"
Yokuştan aşağıya doğru yürüyen Jimin'in peşinden koşturmaya başladığında önüme dönüp ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GICIK & Jirosé
FanfictionBluerose: beni kırman için daha etkili bir şeyler lazım... { Yarı texting }