PJimin: sadece bir şey soracağım,bir şey. Acaba neden basket takımındayım?.
PJimin: daha doğrusu bu işte senin parmağın var mı?
Bluerose: sana da günaydın aşkım
PJimin: rosé, soruma cevap ver
Bluerose: hmm, karşılığında ne alacağım? Öpücük?
PJimin: rüyanda.
Bluerose: olsun o da güzel
PJimin: basket takımında benim adımın ne işi var rosé?
Bluerose: off! Tamam, ben Jungkook'u zorlayıp seni takıma aldırdım.
PJimin: şaka mısın sen?! Benden sanane. O yüzden koç bana spor salonunda basket antrenmanı yaptırdı.
Bluerose: senin o zeki beynini öperim, civcivim
PJimin: hâlâ dalga geçiyorsun, istemiyorum ya basket takımında olmak istemiyorum!, sen niye karışıyorsun?.
Bluerose: sinirlenince yanaklarını ısırasım geliyor bunu biliyor muydun? Ayrıca koç seni beğenip takıma almış ne güzel işte.
PJimin: tamam. bak rosé seninle mahallenin sonundaki parkta buluşup konuşalım olur mu?
Bluerose: tabiki de evet! İki dakikaya ordayım
( Bluerose çevrim dışı )
- ROSÉ -
Telefonu yatağıma atıp üzerimdeki beyaz tişört'ün üstüne siyah ince askılımı giyip dudağıma çilekli nemlendiricimi sürdüm.
Tam odamdan çıkmıştım ki telefonumu unuttuğumu hatırlayıp koşarak yatağımdan aldıktan sonra kapının önündeki fortmanto 'nun üstüne oturdum ve beyaz sporlarımı giymeye başladım.
Dalgalı sarı saçlarım gözümün önünü kapatırken nefesimi üfleyip gözümün önünden çektim.
Annem mutfaktan elini silerek çıktığında ayakkabılarımı bağlıyordum.
"Nereye böyle küçük hanım? " bana gözlerini kısmış bakarken acele ile konuştum "ilerideki Parka gidip geleceğim." Ellerini beline koydu "Zamanımızı beraber geçiririz diye düşünmüştüm. "
Bir kaç güne iş için Japonya'ya gidecekti bu yüzden zamanını benimle geçirmek istiyordu anlaşılan.
"Hemen gelirim, bu önemli bir şey. öptüm! " kapıyı çarpıp çıktığımda tabana kuvvet parka koşturdum küçükken oynadığımız parka...
Artık kaydırakları tozlanmış ve paslanmış parkta benden ve ondan başkası yoktu.
Yanına oturduğumda geldiğimi anlamış olmalı ki sıkıntılı bir nefes vermişti.
"Öpeyim mi bir kere? " omzumu omzuna hafif bir şekilde vurarak konuştuğumda o düşünceliydi.
"Ne oldu? " kaşlarımı çatarak sorduğum soru ile gözlerini çevirdi.
"Rosé kalbini kırmak istemiyorum ama ben artık bıktım. " elimi anlamadım dercesine salladım o ise derin bir nefes vermişti.
"Bana karşı bir şey hissettiğini fark etmemek aptallık olur..." kafamı olumlu anlamda salladım.
"...ve işler gittikçe kötü bir hâl almaya başladı." Neden bu kadar ciddi konuşuyordu? Ben onunla uğraşmayı seviyordum.
"Belki de-" çalan telefonum ile Jimin susmuştu bana açmam için izin verirken ekrandaki Jungkook yazısını görüp açtım.
"Efendim kook" ilk bir kaç sesten sonra endişeli sesi duyuldu "rosé lalisa bacağını kırdı" şaşkınlıkla ayağa zıpladım.
"Ne? " şaka yapıyor olmalıydı "hastanedeyiz, ben ne yapacağımı bilemediğim için seni aradım. " lalisa o güzelim bacağı nasıl kırmıştı?.
"T-tamam, konum at geliyorum. " Jungkook'un yüzüne kapatıp, gözlerimi bana ne olduğunu anlamadığı için şaşkınca bakan civcivime çevirdim.
"Lalisa..." yutkundum "bacağını kırmış."
___
Selam!
Olan Lisa'nın bacağına oldu arkidişler hdsgfgf
Neyse artık diğer bölümde anlarız ne olduğunu.
Gececiler kendini belli etsin,hikayeyi sevebilecek arkadaşlarınızı etiketlemeyi unutmayın.
Oy ve yorum yorum= yb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GICIK & Jirosé
FanfictionBluerose: beni kırman için daha etkili bir şeyler lazım... { Yarı texting }