İyi okumalar, sizi seviyoruz♡
"Haftaya ilk dersimizde dönemin başında size verdiğim kitapları getirmeyi unutmayın. Çehov tarzı ve Shakespeare tarzı oyunlardan birer kuple okuyacağız. Daha iyi anlamanız için yıl sonuna da oyun çıkartmayı düşünebilirim." Annesi lafını bitirince gözlerini devirdi Louis. Şu İngiliz dili ve edebiyatı saçmalıklarına katlanamıyordu. Hep tek taraflı olmalıydı aşk yazarlara göre. Hiçbirinde trajik bitmeyen bir hikayaye o rastlamamıştı ya da. Dersin bitmesine kısa süre kala, bütün öğrencilerin gözü saatteyken, kapı tıklatıldı. Aralanan kapıdan burnunun üstündeki gözlüklerini ittirerek müzik öğretmenleri Bayan Perry girince zaten dersin kaynamasını dileyen her öğrenci de hevesle ona dönmüşlerdi.
"Dersinizi böldüğüm için üzgünüm Bayan Tomlinson. Festival işleriyle ilgili söylemem gereken şeyler var izninizle." Bayan Tomlinson başıyla onay verince tekrar lafa atıldı genç öğretmen.
"Bildiğiniz üzere haftaya festival başlıyor. Bayan Nicks beni görevlendirince ben de sizinle konuşmaya geldim. Elimdeki kağıtlarda festival programı var, teneffüste panolara asılacak. Ama en önemlisi de," gözleri hızlıca sınıfı taradı. "Harry yok mu?"
"Çalışmak için müsaade istedi, ben de izin verdim. Müzik odasında olmalı." Louis annesinden duyduğu şeyle iyice yerinde dikleşip dikkatini Bayan Perry'e verdi.
"Bu kağıtların Harry'e gitmesi gerekiyor. Biri Louis diğeri de Harry içindi. Teneffüste işim var," biraz düşündükten sonra fikir almak istermiş gibi Bayan Tomlinson'a döndü. Kafasıyla Louis'yi işaret eden kadın "Louis götürebilir, değil mi?" diğerek oğluna başka bir seçenek sunmadığını belirtti.
"Peki, hangisi Harry'nin?" Louis yerinden kalkarak Bayan Perry'nin elinden kağıtları çekti ve birbirinin aynısı olan listeleri sallayarak sordu. Annesi masanın üstündeki tükenmez kalemi ona uzattı.
"Birine senin adını diğerine de Harry'ninkini yaz tatlım. Karışmasın." Louis kafasını sallayarak masanın üstünde kağıtları isimlendirdi. Çarpık yazısıyla üstüne sadece isimlerini not ettiği kağıtların arasındaki kalemi de cebine atarak zaten çıkmak için can attığı dersten hızla ayrıldı. Merdivenlerde biraz oyalanarak okul binasının en alt katına indi.
Harry'nin çalıştığı müzik odasına gelmeden çello sesleri gelmeye başlamıştı. En alt kattaki odalarda cam olmaması da okulun kasvetini arttıran bir diğer etkendi. Sınıfın önüne gelince açık kapısından tişörtsüz çello çalan çocuğu gördü. Sınıfa girip arkasından kapıyı kapattı. Çellosunun burgularını sıkmakla meşgul olan çocuk kapının çarpma sesini duyunca kafasını kaldırıp gözlerini buluşturdu. Anında kaşları çatılırken karşısında gördüğü rakibi elindeki kağıtlardan birini ona uzattı.
"Bayan Perry verdi. Festival takvimiymiş." Gözleri çocuğun çıplak göğüsüne takılınca Harry rahatsız şekilde açıklamaya girişti.
"Klima ve cam yok, ne olmasını bekliyordun ki?"
Kendini zorlayarak çocuğun yemyeşil parlayan gözlerine bakan Louis "En azından kolsuz giyseydin okulda tişörtsüz olman normal değil yani." diyerek cevap verdi.
"Kavga çıkarmaya mı geldin Louis? Ayrıca senin dersin yok mu? Git derste futbol topu falan çiz bana sataşma sabah sabah."
"Ne çene varmış sende de. Konuyu dağıtma bi'. Al şu takvimi." ona ait olan kağıdı uzatarak devam etti "Bayan Perry size açılış gösterisini vermiş. Bok edip de insanları festivalin başından soğutmayın."
"Haha. Çok komik, Tomlinson."
"Şaka değildi, Harry." dedikten sonra ukala bakışlarıyla Harry'nin gözlerine baktı Louis. İkisinin gözlerinde de alevler vardı. Tek fark Louis'nin gözündeki alev kibritle çıkarılmış bir kıvılcım kadar dayanıksızken, en ufak bir rüzgarda sönebilecekken, Harry'nin gözündeki alev benzinle yakılmış ve yangın söndürücülerin bile söndürmekte zorlanacağı türdendi.
"Öyle bir açılış yapacağız ki sizin kapatmanıza gerek bile kalmayacak hatta son gösteriyi de bize verecekler, göreceksin sen." Çenesini kaldırarak karşısındaki kısa çocuğu süzdü. Gözlerindeki imalı bakış şimdiden onu ne kadar küçümsediğini gösteriyordu. Çellosunu yan şekilde yere yere koyup arşesini de gevşeterek üstüne bıraktı. Sandalyeye astığı beyaz tişörtü hızla üstüne geçirirken nefes tutma sesi duyduğuna emin gibiydi kıvırcık. Çocuğun yanından geçerken yemyeşil gözlerini mavilere dikti.
"Yoluma çıkmasan iyi edersin. Ben eski müzik kulübü başkanına benzemem."
"Evet benzemiyorsun. O kızdı, sen erkeksin, ne büyük fark değil mi?" Cevap vermeye hazırlanan Harry'nin aralanan dudakları çalan teneffüs zilini duymasıyla geri kapandı. Elindeki listeyi de alarak omuz attığı takım kaptanının yanından hızlıca geçti. Tek isteği Liam ve Niall'ı bulup prova almaktı. Onu tanımasanız bile işini çok ciddi ve itinayla yaptığını söylemek zor değildi. Özellikle de Bayan Tomlinson, Harry'nin çelloyu çok sevdiğini ve ilerideki hayalinin bu olduğunu bildiği için derslerinde izin veriyordu. Bu yüzdendi Louis'nin belki de aylardır aynı sınıfta olduğu çocuğu tanımaması.
Louis de Harry'nin çıkışının ardından sınıfı terk etti. Kendi sınıflarının olduğu koridora çıkınca da festival takviminin asılı olduğu panoların önünde birbirine girmiş öğrenciler şaşırmadığı bir manzara olmuştu.
Sınıfın önüne gelince açık kapısından tişörtsüz çello çalan çocuğu gördü.
Elindeki ilk ve son gösterinin yeri boş olan kağıda baktı. Görünmemeye çalışarak kapının arkasına geçse de Harry zaten sıkı sıkıya kapalı gözlerinden etrafı görebilecek durumda değildi. Vereceği kararı önce Harry'le konuşması gerektiğini bilse de onunla konuşması yine onun kendi gösterisini açılışa istemekle bitecekti. Çellosuyla bütünleşmiş çocuğa baktı tekrar. Yüzüklü parmaklarını klavyede gezdirişi ve çıplak gövdesini yasladığı çellosu Louis'ye başka bir seçenek bırakmıyordu. Evet, o da futbolu çok seviyordu ama içinden de Harry'e hakkını veriyordu. Kimse yaptığı işi onun kadar düzgün, onun kadar severek yapamazdı. Bunun bilinciyle hala gözleri Harry'deyken elini pantolonunun cebine götürdü çocuk. Annesinden aldığı kalemle açılış gösterisine konseri, kapanışa da maçı not aldı. Kararından emin olmak istermiş gibi bir süre daha sınıftaki genci izledi. Çaldığı parça bitince de derin bir nefes aldığını duydu.
Sınıfa girip arkasından kapıyı kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In Case You Need Me
FanfictionCW: smut, argo, içki... w/ @larrylovebot28 Hayatı futbol olan bir Doncaster çocuğu ve çellosundan başka bir şeyle ilgilenmeyen bir Cheshirelı. Yolları kesişince en güçlü iki duyguyu da hissedecekler, nefret ve aşk. Diğer bir elde de destekçi bir İr...