one: i saw this angel.

59 4 0
                                    

Merhaba bebekler! Bu sefer de lise draması tadında 'tatlış' bir ficle karşınızdayız. (yine iki yazar var btw, diğeri hazzandhislou28 )
Bu kitap için ilk defa:

İyi okumalar, sizi seviyoruz♡

Spor salonuna taşınan sandalyeler ve yavaş yavaş yerini alan müzisyenler normalde spor dışında hiçbir şeye ev sahipliği yapmamış olan salonu enerjileriyle şimdiden aydınlatmışlardı. Harry siyah dar pantolonunun iyice hatlarını belirginleştirdiği bacaklarını aralayarak çellosunu dizleriyle bacak arasına sıkıştırdı. Arşesine birkaç kere sürdüğü reçineyi kenara bırakarak sıkılmış yayını çellosunun tellerinde gezdirdi. Klavyede hızla hareket eden kemikli ve yüzüklü parmakları izleyenlere hipnotize edici bir görüntü sunuyordu. Akordundaki minik ayarları da fiksleri sıkarak yaptıktan sonra arkasına kurulmuş orkestraya sakin bir ritim verdi. Ses ve ayarlamalar bitince gözlerini kapatmış, kafasını geriye atmış, alnına düşen terli saçlarıyla notaya bakma ihtiyacı bile duymadan çalmaya başlamıştı ki, müziğin onu hapsettiği büyülü atmosferden tribüne ait küfür sesleri ile sıyrılmak zorunda kaldı.

"Niall, bu seste çalışabileceğimize emin misin?" Yayının hareketini durdurup sarışın arkadaşına döndü.

"Bilmiyorum, deneyeceğiz. Zorundayız." Niall da penasını gitarının sonuna sıkıştırıp orkestraya durmalarını işaret etti.

"Bir daha deneyeceğiz. Sizden istediğim enstrümanlarınıza olabildiğince kuvvet uygulamanız. Kemanlar, yaylarınızı biraz gevşetin, sıkıntı istemiyorum. Üç iki bir..." tekrar büyük salonda ekolu yankılanan ses duyulunca tribündeki kalabalığın sesi onlara inatmış gibi iyice artmıştı. Sürekli bölünmeye dayanamayan Harry tekrar durdu.

"Ah Tanrı aşkına!" Onun bağırmasıyla sessizleşen futbol takımı, müzik grubu tekrar çalmaya başlayınca, seslerini çıkarmadan dinlediler. Klasik müzik eserlerini çalmak böylesine elverişsiz bir ortamda zor olsa da, bir saat sanatçılar için yeterli olmuştu. Kendilerine ayrılan zamanın sonunda sessizce onları dinlemiş futbol takımı sahayı devraldı. Harry sonunda sinirleri yatışmış bir şekilde yerine yerleşince enstrümanlar geri götürülüyor, top ve kramponlu ayakkabı sesleri yüksek tavanlı salonda gittikçe artıyordu.

Oradan oraya koşturan terli bedenler ve düzensiz nefes sesleri salonu doldururken Harry onları yüzünü buruşturarak izliyordu. Bu futbol denen şeye bu kadar insanın neden bağlı olduğunu hiçbir zaman anlamamıştı zaten. Louis için ise olaylar çok farklıydı. O futbolu hayat enerjisi olarak görüyordu. Hayatta gerçekten severek, eğlenerek ve zaman ayırarak yaptığı bir tek bu vardı. Futbol takımı Louis'nin işaretiyle antrenmanlarını hızlandırarak dubaların arasından geçerek koşmaya devam etti. Beş öğrenci de daha zorlu bir şınav-mekik sınavına tutulmuştu, Louis onların yeterli olmadığını düşünüyordu. Koç Corden sürekli ona herkese eşit muamele göstermesini söylese de Louis oldukça disiplinli bir kaptandı ve takımdaki herkesin festivalde en iyi şekilde oynamasını istiyordu.

Takım antrenmanını neredeyse bitirmiş, tribündeki müzisyenler ise sıkıntıdan spor salonundaki koltukları saymaya başlamış iken içeriye elinde kağıtlarla müzik öğretmeni Bayan Perry geldi.

"Çocuklar, kulüp kaptanlarını iki dakika yanıma alabilir miyim?"

Harry öğretmenini duyunca beklemekten girdiği transtan silkelenerek çıktı ve oturduğu tribünlerden koşarak indi. Louis de çalışmak için sepetten yeni çıkardığı topu sevgilisine öpücük atmakla ilgilenen Zayn'e fırlatarak hızla Bayan Perry'e ulaştı.

"Önümüzdeki haftaki festivalde bir gösteri sırası olacak biliyorsunuz. Sizin maçınız ve bizim konserimiz en uzun sürecek olan gösteriler bu yüzden açılış ya da kapanış olmak zorunda. Aranızda kimin hangisini alacağı konusunda karar verin son kararı da bana iletin. Ben şimdi diğer kulüplere tarih sormaya gidiyorum, en geç yarın bana ulaşın. Kolay gelsin herkese." son cümlesini herkesin duyması için sesli söyledi ve başıyla da kaptanlara selam verip salonu terk etti. Bayan Perry'nin topuklusunun sesleri koridorda yankılanırken Louis ve Harry gözlerinde şimdiden alevlenmeye başlamış nefret dolu bakışlarını buluşturdular.

"Festivali biz açıyoruz. Bitmiştir." dedi Harry hırsla Louis'nin gözlerine bakarken. Louis bir cevap vermedi, sadece ona 'emin misin?' bakışlarını atıp antrenmanı sonlandırmak için takımına döndü.

"Ah Tanrı aşkına!"

Salona adım atışlarından beri gözünü Harry'den alamayan Louis, genç çocuğun bu isyanı üzerine grup halinde oturan takımının yanına gitti. İşaret parmağını dudaklarına bastırıp 'şşş' sesi çıkardı.

"Her branş değerlidir çocuklar. İşlerini bloke ederek hiçbir yere varamazsınız. Bırakın da rahatça çalsınlar."

Kaptanlarının uyarısıyla irkilen takım seslerini kıstılar. Zayn'in aklına takılansa, Louis'nin istediğinin sanata saygı duyulması mı yoksa Harry'nin kendinden geçmiş biçimde çello çalmasını izlemek mi olduğuydu.

Onun bağırmasıyla sessizleşen futbol takımı, müzik grubu tekrar çalmaya başlayınca, seslerini çıkarmadan dinlediler.

In Case You Need MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin