eight: baby, just take it off.

30 4 0
                                    

İyi okumalar, sizi seviyoruz♡

Okulda sınavlardan sonra yapılan klasik veli toplantısı günüydü. Bazı öğrenciler ise boş gün olmasına rağmen ailelerine ne söylendiğini ilk elden duyabilmek için okula gelmişti. Jay, Harry'nin annesine toplantı günü Harry'i de çağırması gerektiğini çünkü kendi gelişimini görmesini istediğini söylemişti, sohbet arasında. Anne de öyle yaptı.

Velilerin isteğine göre onlarla konuşan öğretmenler arasında olan Jay koridorun sonunda ona doğru gelen Anne ve Harry'i görmesiyle büyük gülümsemesiyle onlara el salladı. Anne uzun zamandır en iyi anlaştığı velisiydi. Alessandro sayesinde tanışmalarına rağmen öğretmen-veli ilişkisinden çıkıp yakın arkadaş olmaları uzun sürmemişti.

Jay'in görüşmeleri yaptığı sınıfa girdiklerinde Harry ve Anne yan yana Jay'in karşısına oturdular. Jay eline Harry'nin karalanmış sınav kağıdını alıp Anne'e uzattı.

"İlk yazılmış notu 45'ti ama derse ilgisi arttı, ben de performans notundan biraz kısıp sınavdan geçmesine yardımcı oldum diyelim. Hak ettiği notun bu olduğunu düşünüyorum. Dersimde pek göremesem de edebiyata ilgisi olduğunu söylemek zor değil."

Harry kafasıyla teşekkür ederken kucağındaki şişeden su içmeye başladı. Anne tam konuşmak için ağzını açmışken sınıfta derin nefes sesleri yankılandı. Harry elindeki şişeyi bırakmadan kapıya dönünce gözleri Louis'yle buluştu. Louis söyleyeceğini unutmuş gibi bir süre Harry'i izledi. Üzerindeki forma terden üstüne yapışmış, ince belini ortaya çıkarmıştı. Saçları ıslanmasına rağmen bozulmamıştı. Alnında birikmiş terler ve beliyle kolu arasında duran kirli futbol topuyla ünvanına yaraşır bir tavırla kapıda duruyordu. Şortunun açıkta bıraktığı bacakları gören herkese en az iki kez baktırtacak türdendi. Harry ağzındaki su şişesini iki bacağının arasına sıkıştırıp Jay'e döndü, nefes alabilmek içinse tişörtünün yakasını çektirdi biraz.

"Louis?" Jay burada oluşunu hatırlatmak ister gibi bir tonda uyarınca Louis gözlerini annesine dikti.

"Hmm? Aa evet, şey, Lottie'nin matematik öğretmeniyle karşılaştım da bahçede." sınıfın içine doğru yürüyüp masanın yanına geldi, Anne'e kısaca selam verip annesine döndü.

"Görüşmelerin bitince seni görmek istiyormuş. Bana da söyleyebilirsiniz dedim ama kabul etmedi." Louis'nin gözleri Harry'nin bacaklarının arasındaki şişeye kaydı. Harry ellerini yukarı aşağı hareket ettirip arada bir de kapağıyla oynuyordu. Louis'nin boğazından sert bir yutkunma geçti.

"...hasta olursunuz. Tamam mı Louis? Louis!" Annesinin kızgın sesini duyan çocuk dikkatini şişeden çekip annesine verdi.

"Efendim? Duyamadım."

"Diyorum ki çok terlemişsin, diğerlerine de söyle sırtınıza havlu koyun hasta olacaksınız."

"Tamam anneciğim merak etme." Genç kadının yanağını hızlıca öpüp yüzündeki yan gülümsemeyle sınıftan çıktı. Olmayacağını bilse de Harry'i biraz bile olsa etkilemiş olma ihtimali onu heyecanlandırmıştı. Gülerek bahçeye çıktığında ise arkadaşının yüzündeki sırıtışı gören Zayn sevgilisini dürtüp kulağına eğilerek "Bizimki yine Harry'i gördü herhalde, fena tutuldu bu çocuk." demeyi ihmal etmemişti.

Harry ise Louis gidince şişeye ne yaptığını anca fark etmişti ayrıca utancından annesine ve öğretmenine bakamamıştı.

Anne Harry'le beraber arabaya yerleşince kemerini takarken yan gözle oğluna baktı. Çocuk derince nefes alıp bakışlarını kucağına sabitlemişti. Annesi arabayı çalıştırınca yavaşça kafasını kaldırdı.

"Johannah'nın oğlu, Louis'ydi değil mi? Yakışıklı çocukmuş."

"Öyle... Pfft yani öyle ama beni ilgilendirmiyor."

"Bana pek ilgilendirmiyormuş gibi gelmedi Harry? O bakışlar neydi oğlum?"

"Bakmadım ya sınıfa bir anda girince gözüm kaymış napiyim ben onu. Bir de terli terli gelmiş... Saçları alnına yapışmış, forması belini sarmış, kısa şortu bacaklarını ortaya çıkarmış..." Harry gözlerinin daldığı camdan başını sallayarak ayrıldı ve boğazını temizleyip "Çok kötü. Acımasız." diye fısıldayarak devam etti.

Anne, Harry'nin bu haline kıkırdadı ve aklına gelen fikirle oğlunun söyleyeceği şeye tepkisini görmek için arabayı evlerinin önüne park ettiği gibi ona döndü.

"Harry diyorum ki Jay'i arayayım yarın bize gelsinler."

"Ne? Neden?"

"Biz Jay bebeğimle konuşuruz hasret gideririz. Siz de Louis'yle kaynaşırsınız, bence iyi anlaşırsınız, zaten bizim Civciv'den başka konuştuğun yok arkadaş edin bari."

Harry 'hayır' demek istese de onu tutan bir şeylerin olduğunu hissetmişti bu yüzden sadece kafasını sallayıp kapısını açtı ve arabadan kendini atarak hızlıca eve yürümeye başladı.

In Case You Need MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin