İyi okumalar, sizi seviyoruz♡
Bayan Tomlinson, uzun ve yorucu bir günün son ders saatine giriyordu ama bir kahve almak için girdiği kantinde, okulun İtalyanca öğretmeni Alessandro Michele ile sohbet etmeye daldığı için dersine geç kalmıştı. Stresle sınıfına doğru giderken topuklularının zeminde çıkardığı tok sesler öğrencilerinin kulağına ulaşmış, fırça yememek için toparlanmalarını sağlamıştı. Sınıfın gıcırdayan kapısını hızla açıp yerlerine yerleşen öğrencilerine göz gezdirip masasına yaslandı.
"Özür dilerim çocuklar, Bay Michele'yle konuşmaya dalmışım, yeterince zaman kaybettik. Hemen geçen hafta verdiğim kitapları açın."
Çantalardan yükselen fermuar sesleri ve birkaç öğrencinin kalkan parmakları sonucunda sınıfın yarısının unuttuğu kitaplar sıraların üstüne çıkmıştı.
"En son Çehov tarzı ve Shakespeare tarzı tiyatrodan bahsedeceğimizi söylemiştim. Fikri olanlar var mı yoksa önce okumak mı istersiniz?" Johannah'nın sorusu üzerine notunu yükseltmek umuduyla Harry'nin titreyen eli havaya kalktı. Katılım olduğunu gören genç kadınsa hemen sözü devretti.
"En büyük farkın karakterler olduğunu düşünüyorum. Çehov karakterlerini daha halkın içinden, işçi sınıfından seçiyor, sınıf farklarını daha belirgin işliyor. Ama Shakespeare'de saray yaşamı daha baskın. Soylular ve hırs üzerine kurulu çoğu oyunu. Örneğin Çehov Bir Memurun Ölümü'nde sınıfını belirgin ögelerle işlerken Shakespeare Macbeth'te taht oyunları ve hırsın getirdiği sonuçları işliyor." Harry sözünü bitirdikten sonra onaylama bekleyen bir ifadeyle öğretmeninin yüzüne baktı.
"Teşekkür ederim Harry. Gerçekten güzel örneklerdi. Genelleme yapmak çok doğru olmaz ama verdiğin örneklerle ne demek istediğini anladım. Shakespeare okumadan önce Çehov'un diyaloglarına bir göz gezdirelim. Önlerinizde Vişne Bahçesi var canlarım. İki gönüllü istiyorum. Kısacık bir diyalog okuyacaklar." Kadın mavi gözlerini sınıfta gezdirdi. Herkesin gözünü kaçırdığını görünce de derin bir nefes vererek devam etti,
"O zaman ben seçiyorum. Harry sen Tromifov'u oku canım, bir de kız... Anne! Sen de Anya'yı. 49. sayfadan başlayın, Anya'dan başlıyor. Bu kısmın duygusal olduğunu unutmadan ama." Bir kafa hareketiyle başlama işareti verdi öğretmenleri. Bunun üzerine Anne kendi yerini okumaya başladı.
"Yoldan Geçen sağ olsun. Varya'yı korkuttu da, yalnız kalabildik."
"Varya korkuyor, ansızın birbirimize aşık oluruz diye bütün gün yanımızdan ayrılmıyor. Dar kafası, bizim aşkın da üstünde olduğumuzu kavrayamıyor. Adına aşk denilen-" Harry'nin sözü Louis'nin yüksek sesle oflamasıyla bölündü. Harry gözlerini sıkıca kapatıp sakinleşmeye çalışırken Louis annesine laf yetiştirmekle meşguldü.
"Louis, arkadaşının lafını böyle bölemezsin. Saygı duymanı beklerdim."
"Ama çok duygusuz okuyorlardı. Belki de sorun onlarda değil de karakterlerdedir. Bir erkek bir erkeğe aşık olamaz mı? Ya da bir kız başka bir kıza. Neden zorlama duygular ve hissizlik araya girmek zorunda? O dönemlere göre çok uçuk bir şey söylediğimin farkındayım ama bu eserleri modernleştirmek de bizim elimizde. En azından duyguyu tam vermiş olurduk. Sadece fikir." Louis ellerini kaldırıp lafının bittiğine dair bir işaret yapınca Bayan Tomlinson düşünceli ifadesiyle sınıfın kalanına döndü.
"Değişik bir bakış açısı, sevmediğimi söylesem yalan olur. Diğerleri de böyle düşünüyorsa bir daha deneyelim mi? Louis kendinden çok eminsin sanırım, bu sefer Tromifov sen ol, Harryciğim senden de Anya'yı rica ediyorum. Ama lütfen ikiniz de karakterleri erkek gibi düşünüp ona göre vurgu yapın. " Öğretmenleri sözünü bitirince Harry bıkkın bir homurdanmayla ona zorla verilen görevi yerine getirdi.
"Yoldan Geçen sağ olsun. Varya'yı korkuttu da, yalnız kalabildik."
"Varya korkuyor, ansızın birbirimize aşık oluruz diye bütün gün yanımızdan ayrılmıyor. Dar kafası, bizim aşkın da üstünde olduğumuzu kavrayamıyor. Adına aşk denilen, özgürlüğe ve mutluluğa engel o küçük ve saydam şeyin çevresinden dolanıp geçmek. İşte bizim yaşamımızın amacı ve anlamı. İleri! Biz orada, uzakta parıldayan parlak yıldızlara doğru gidiyoruz, bizi kimse tutamaz! İleri! Dostlar, geride kalmayın!"
"Ne güzel konuşuyorsunuz!" dersin bitmesine on dakikadan az kaldığını gören Johannah ikiliyi durdurdu.
"Bu... Gerçekten etkileyiciydi. İkinize de teşekkür ederim. Derse girerken aklımda bu yoktu ama hepimiz gerçekten önemli bir şey öğrendik. Aşk nasıl bahsedilirse bahsedilsin, gerçekten bir şey hissetmedikten sonra izleyiciye kolay geçirilecek bir duygu değil." yaptığı imayı anlayan Louis kızaran yanaklarını saklamak için kafasını eğdi. Johannah yüzündeki gülümsemeyi silmeden çocuklara toparlanmalarını söyledi.
Dersten sonra okulun bitmesiyle ev yolunda olan Jay ve Louis, ders hakkında konuşuyorlardı. Louis her ne kadar Jay'in imasını anlasa da kabul etmekte hâlâ zorlanıyordu ama zorlandığı şey ne bu hoş duyguyu kabullenmek ne de hissettiği kişinin cinsiyetiydi, sadece karşı tarafın kendisine olan açık nefreti işleri Louis için zorlaştırıyordu. Jay ise oğlunun her zaman yanında olduğunu vurgulayarak Harry'le şu anki olan geçici durumlarının moralini bozmaması gerektiğini söyleyip ekledi:
"Duygularını ilk fark ettiğim zaman sorsaydın basit bir hoşlantı bile diyebilirdim ama şimdi anlıyorum ki, inan bana bebeğim, sadece Harry'e olan bakışların bile çoğu yaşayan şairin aşka olan aşkını sorgulatır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In Case You Need Me
FanficCW: smut, argo, içki... w/ @larrylovebot28 Hayatı futbol olan bir Doncaster çocuğu ve çellosundan başka bir şeyle ilgilenmeyen bir Cheshirelı. Yolları kesişince en güçlü iki duyguyu da hissedecekler, nefret ve aşk. Diğer bir elde de destekçi bir İr...