four: move a little closer now.

34 4 0
                                    

İyi okumalar, sizi seviyoruz♡

Müdire Nicks, açılış gösterisinden sonra çok ciddi olduğunu düşündüğü konuşmasını yaparken, spot ışıklarının aydınlatmadığı bölgelere tiyatro gösterisi için dekorlar yerleştiriliyordu. Gelenek haline gelen festival, her grubun birbirini saygıyla izlediği ve yıl içindeki emeklerine saygı duyduğu sayılı günlerden biriydi. Bu yüzden, tiyatrocuları beklerken iç içe oturmuş gruplardan futbolcuların kaptanı Louis, gösteri sonuna kadar kendini tutmanın yollarını arıyordu. Üstünü değiştirmeye giden müzisyenlerden Liam'ın gelişine gözlerini devirdi mavi gözlü çocuk. Yorulacak bir şeyleri yoktu ona göre. Sadece elindeki iki tahta parçasıyla önündeki zımbırtılara vurararak ses çıkarmıştı. Aynısını evindeki tencerelerin arkasına vurararak da yaoabilecekken bunu meslek olarak görmeleri asla anlayamadığı detaylardan biriydi.

Zayn ayaklanıp sevgilisini çekiştirerek Louis'den birkaç sıra arkaya oturdu. Louis'ye seslenerek yanlarına çağırmış olsa da Louis birazdan geleceğini işaret edip onları geçiştirmişti. Önünde oturan takım arkadaşlarının birinin kulağına eğilmiş bir şeyler söylerken kapının tekrar açılmasıyla sürekli girip Bayan Nicks'in konuşmasını bölen öğrencilere fırça atan öğretmenleri duymuştu.

"Bay Styles. Bu sizi kaçıncı uyarışım olacak söyler misiniz? Saygısızlığınızdan bıktık. Kendinize gelin lütfen." Okulca nefret ettikleri felsefe öğretmenlerinin sesini duyar duymazsa, lafını yarım bırakıp onlara döndü Louis.

"Sahnede, en saygı duyman gereken kişi dururken kapıları sürekli açıp kapatmanız da nereden çıktı? Bu tavırlarınıza devam ederseniz sizi uzaklaştırmaktan çekinmem Bay Styl-" adamın sinir bozucu tonlaması araya giren müdüreyle bozuldu.

"Bay Azoff, öğrencime bunları söyleme hakkını size kim veriyor? Çocuklar çok yoruldular, okulumuz için önemli bir festivali açmalarıyla da kalmadı, hepimize kaliteli bir yarım saat sundular. Asıl onlara kızarak görevinden uzaklaştırılması gereken sizsiniz. Son şansın Jeffrey. En sevdiğim öğrencilerimle bir daha böyle konuşursan felsefeni evde kendine kendine yaparsın." Bayan Nicks göz kırparken salondan kahkaha sesleri yükseldi. Bütün okulun en şanslı olduğu konu şüphesiz müdüreleriydi. Niall Bay Azoff'un 'bunak Stevie' diye fısıldadığını duysa da bütün ilgi üstlerinde olduğu için sırıtmakla yetindi. Liam kapıda dikilen arkadaşlarını bir el hareketiyle yanlarına çağırınca ikisi de yavaş adımlarla yanlarına vardı. Harry hemen Liam'ın yanına otururken Niall Louis'ye kısa bir bakış atıp tekrar Harry'e dönmüştü.

"Şey, ben kantinden bize patlamış mısır alıp geleyim, istediğiniz bir şey var mı?" Hepsi kafalarını 'hayır' anlamında sallarken Niall sesini biraz yükselterek Louis'ye seslendi.

"Louis! Sen de benimle kantine gelmek ister misin?"

"Hayır Niall. Kendin git."

"Louis William Tomlinson bu bir soru değildi." Louis 'ne var' anlamında kafa sallasa da mavileri kızgınlıkla parıldayan Niall'ı görünce uzatmadan koltuğundan kalktı. Zayn'in sorgulayıcı bakışlarına kollarını kaldırarak bilmediğini belirtti. Sonra da Niall'ın peşinden merdivenleri çıktı. Sahneyi işgal eden müdürenin yavaş yavaş yaptığı konuşması bitince sahneye taşınan dekorların da tamamlanmasıyla perdeler kapandı. Harry ve Liam tiyatro oyunu izleyecek olmanın verdiği heyecan hissiyle sahneye bakarken Zayn ışıklar sönmeden önce son kez saatine baktı. Her öğrenciye verilen akış listesine göre tiyatro öğrencileri Çehov'un Vanya Dayı'sını oynayacaktı. Zayn yarı uyukluyor, Liam'sa sakince oyunu izliyordu. Harry'nin dikkatini ilk çeken de, sahneye bir bir çıkan oyunculardan kabarık eteği olanlardı. Oyunun geçtiği yer ve dönem tuvalet giymeye müsait olmasa da uzun elbiseler ve renk renk peruklar Harry'nin ağzının açılmasındaki en büyük etkendi. Rollerini çok iyi oynayan oyuncular da cabası.

Çok geçmeden kapkaranlık salonda yanında bir kıpırtı hissetti Harry. Niall'ın sesini duyunca da rahat bir nefes vererek arkasına yaslandı.

"Kantinde sıra vardı. Ama iki paket almayı başardık. Harry, bu paketi Liam ve Zayn'e uzatsana. Biz de bendekinden yiyelim. Ama benim kucağımda duracak bakın. Yemeğimi yemenizi istemiyorum." Niall fısıldamış olsa da bu fısıltı onlara emir gibi geldiğinden hepsi sorgulamadan itaat etmişti. Paketi hızlıca açtı Niall.

Paketi hızlıca açtı Niall. Ama oturduğu yer, Harry'nin yanı değil de Louis'nin yanıydı. Açtığı paketi Louis'nin kucağına verip o günlük işini yapmanın gururuyla arkasına yaslandı. Kantine gitmek için onu çağırdığında gösteri için sahneyi hazırladığının o olduğunu anladığını söylemişti. Simon'ın hiçbir şey yapmadığını mırıldanması ve Liam'ın ağzından yaptıkları işin birazını kaçırması işini kolaylaştırmıştı da denilebilir. Louis de reddetmemiş, sadece patlamış mısırları alıp Niall'ı çekiştirerek salona geçmişti. O karanlıkta görünmemelerini fırsat bilen Niall'da Louis'nin kulağına yer değişmelerini fısıldamış, Harry'nin Liam ve Louis arasında kalmasını ağlayıp kendisi Louis'nin diğer yanına oturmuştu.

İlk defa yemeğinden vazgeçtiği şu dakikalarda Harry'nin fark etmeyip sürekli Louis'nin kucağındaki paketten mısır yiyor olması ona büyük keyif veriyordu. Kendisi sakince oyunu ilerken Louis derin nefesler alıp veriyordu. Her on saniyede bir kasıklarına inip bacak arasındaki poşeti kavrayan geniş el ona hiç yardımcı olmuyordu. Harry de yanındakinin dostu olduğundan çok emin bir vaziyette arada el şakaları yapmaktan çekinmiyordu. Bu sadece Louis'nin hormonlarını biraz daha çıldırtıyordu. Niall Louis'yi düşürdüğü durumu fark eder etmez gülmemek için üstündeki hırkayı dişledi.

Harry tekrar yüzüklerle süslediği ellerinden birini Louis'nin bacak arasındaki pakete götürdü. İçinden bir tane alıp ağzına tıkıştırırken gözlerini ayrımadığı oyunun ilk perdesi de bitmek üzereydi. Niall yine durumu kurtarmak için nefesini tutmuş Louis'nin büyümüş ereksiyonuna ilk çözüm olarak yer değiştirmeyi önerdi. Kulağına fısıldayarak söyleyince ışıkların açılmasına kalan birkaç saniyeyi de kullanmak adına hızla ve mümkün olduğunca fark ettirmeden yer değiştirdiler. Niall kucağına mısır paketini alıp Harry'nin yanına otururken aradaki parfüm kokusu farkına takılmamasını umarak yerine yayıldı. Tam o an ışıkların açılmasıyla ağzına tıktığı mısırlardan birkaç parça ayaklarının dibine düştü. Umursamadan Harry'e gülümsedi. İkinci perdeden önce ön sıralardan Bayan Nicks'in kadifemsi sesi bu sefer mikrofonsuz duyuldu.

"Zayn Javadd Malik ve Liam James Payne! Oda tutun çocuklar. Doğmamış çocuklarınızı koltuklarımda istemiyorum. Gözüm üzerinizde." İşaret ve orta parmağını önce kendi gözlerine sonra da Zayn ve Liam'a tutunca çocuklar aynı anda ikiliye döndü. Tamam, buna hala öpüşme denmesinin sebebi sadece önleri kapalı fermuarlarıydı. İki koltuğu kalplamış, üst üste birbirlerini yiyorlardı demek ise, en mantıklı tabir olurdu. Liam kafasını iki yana sallayıp gülerek sevgilisinin üstünden kalkınca ışıklar tekrar sönmüştü. Zayn ve Liam el ele çıktıktan sonra Niall Louis'ye doğru konuştu.

"İyi misin dostum?" Louis koltuğun tepelerine kadar çıkarken pantolonunu çekiştirerek kendini kontrol etti. Bir eliyle de burnuyla oynarken kurtulamadığı ereksiyonunu saklamaya çalışıyordu. Tabii ki anlayan Niall hırkasını çıkarıp kucağına attı.

"Tuvalete git, seni ben idare ederim. Maça böyle çıkarsan karşı takımın oturamamasından korkuyorum anlarsın ya-aah, bunu niye yaptın?" Niall suratına yediği hafif tokatla birden susarken Louis gülerek ayaklandı.

"Çok konuşuyorsun," hırkayı beline bağlayarak mümkün olduğunca önündeki şişkinliği kapattı. "Kaçtım ben." Harry şaşkın bakışlarla onlara dönüp kapkaranlık salona rağmen parlayan yeşilleriyle 'sus' işareti yapınca Niall Louis'ye göz kırpıp önüne döndü. Oyunun son perdesine yakın, salona dağınık halde gelen üç arkadaş, Zayn ve Louis'nin daha maç başlamadan deşarj olduklarını kanıtlamıştı.

In Case You Need MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin