"Hadi bakalım Mısra, yayın kirişini 3 parmağınla birlikte tut. Kendine çek."
Mısra, beceriksizce yayı kavrarken babası ona ok uzatıyordu. Oku, yaya yerleştirdikten sonra hızlı ve net bir hareketle nişan alıp kirişi bıraktı. Ok, göz açıp kapayıncaya kadar yaydan uzaklaşmıştı. Hedef de ortayı vurmasını beklemiyordu elbet babası ama hedefi tutturamamasına şaşırmıştı.
*Hiçbirşeyın dikkatimi dağıtmasına izin veremem. Okçuluğu nasıl öğrendiğim önemli değil. Önemli olan ne için kullandığım.*
Başlığının yanlarından sarkan saçları ahenk ve şevkle sallanıyordu Mısra'nın. Gözleri hedefine kilitliyken, aklında sadece onu öldürmek varken dahi yüzünde ufak bir şefkat ifadesi vardı. Oğluna kızan bir anne edası vardı Mısra'nın yüzünde.
"Mısra bir anneydi belki de. İnsanları çocukları olarak görüyordu. Lakin tek bir problem var. "Kendine rakip dahi tanımadığı çocuklar mı ?" yoksa "Benim yetiştirdiğim insanlar mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mısra
AksiŞafak,bir bıçak darbesinden hızlı olamazdı. Doğanın kanununu Mısra dahi bozamaz. Mısra. Paralı asker. Suikastçı. İnsanların ona taktığı isim Kızıl.