İkinci kıvılcım.

252 22 6
                                    


Yeşil, garip gözler bana dik dik bakmaya devam ediyordu. İnsanların sürekli bana bakmasına alışkındım. Ama bu kızın bakışları beni sinirlendirmeye başlamıştı. Aldırmayıp, çekip gidecekken sakin bir sesle;
"Ne yaptığını biliyorum." dedi, garip kız.
"Ne yapmışım ?" diye sordum.
"Sen Pyrokinetik'sin. Senin gibi birini tanımıştım."
Kızın yüzünde bir gülümseme oluştu. Bu kızı başıma bela açacağı konusunda güçlü hislerim vardı. O yüzden bu gereksiz konuşmayı bir an önce bitirip buradan gitmeyi planlamaya başladım. Konuşmayı sevmezdim zaten, özellikle de porselen bebek gibi görünen küçük kızlarla. Kıskandığımdan değil, sadece anlaşabileceğim tipler değillerdi.
Alaycı bir tavır takınmaya çalıştım;
"Ne olmuş yani ?"
"Yalnız takılan birisin sanırım..."
Sorumu cevaplamak yerine konuyu saptırıyordu. Acaba tek bir laf etmeyip, koşarak hemen şu köşeden eve gitmem çok mu kaba olurdu ?
Kız devam etti,
"Adın ne ?"
"Vera."
"Kaç yaşındasın ?"
"18."
"Bir öğretmenin var mı?"
Kızın ne kastettiğini anlamamıştım. Hem tüm bu gereksiz sorularla yeterince zaman kaybetmiştim. O yüzden arkamı dönüp, parkı töylece erk ettim. Doğrusu kızın arkamdan ne diyeceği umrumda değildi. Kızdan kurtulduğum icin mutluydum.
Ama mutluluğum fazla uzun sürmedi. Kız arkamdan gelip beni yakaladı. Kolumu tutmuştu, sıkı tutmuş olmasa bile bu beni aşırı rahatsız etti. Sinirle kolumu çektim,
"Benden ne istiyorsun ?" dedim.
Kızın yüzüne hafif bir hüzün dalgası yayıldı, kaşlarını kaldırdı ve,
"Sadece yardım edebileceğimi düşünmüştüm. Seni birkaç gün önce de görmüştüm. Aura'nın değişik olduğunu fark ettim, neden bilmiyorum ama senin gibi birinin ortalıkta savunmasızca gezmemesinin gerektiğini düşündüm..."
Kızın söyledikleri karşısında duraksadım. Yani bu kız aura görebiliyordu. Auralar hakkında pek bir şey bilmiyordum doğrusu, ama önemli bir şeydi diye hatırlıyorum. Savunmasızca gezmek konusunu anlamamıştım. Eğer bir serseri yoluma çıkarsa, kolayca kurtulabiliyordum. Yıllar boyunca kendi kendime göz kulak olmuştum, hiç kimseye ihtiyacım olmadı. Kendimi toplayıp, kıza cevap verdim;
"Bak auramın farklı olması konusuyla pek ilgilenmiyorum. Sonuçta ben bir pyrokinetik'im, tabi ki diğer insanlardan farklı olacağım. Değil mi ? Ve yıllarca kendi kendimi kolladım. Ben buralara alışkınım. Düşündüğün için teşekkürler ama kimsenin yardımına ihtiyacım yok." bunları dedikten sonra yüzüme samimi olmayan bir gülümseme yerleştirdim.
"Beni yanlış anladın galiba, diğer telekinetikler karşısında savunmasızsın. Ne derler bilirsin, birlikten güç doğar. Eğer senin gibi biri, bizim gibilerle ittifak olursa... Kormamız gereken hiçbir şey kalmaz."
Doğru ya... Şu ana kadar çevredeki tek telekinetiğin ben olduğunu sanıyordum. İçten içe doğru olmadını biliyordum tabi ki. Ama diğerleri karşısında savunmasız kalmak ? Normal insanlara karşı korkutucu olabiliyordum ama benim gibiler karşıma dikilirse ?...
Bu düşünceler arasında eve doğru ilerledim. Uzun zamandır birşeyler için endişelenmemiştim. Endişelenmek bana göre değildi, basit bir hayatım vardı. Her gün aynı şeyleri yapıp, anlık yaşardım. Beni takip eden kızın sesiyle irkildim. Etrafa baktım, sokak lambaları eski binanin önünü aydınlatıyordu. Eve gelmiştim. Kız aniden elime bir kağıt tutuşturdu, kağıtta güzel bir el yazısıyla yazılmış bir adres yazıyordu.
"Yarın sabah beninle o adreste buluş"
Kafamı yana doğru eğdim, gidip gitmemem gerektiğini tartıştım. Kaybedecek ne vardı ki ? Gitmeliydim, benim için sabahları televizyon izlemekten daha ilginç olabilirdi. Kızın sarı sokak lambası altında aydınlanan yüzüne baktım, bana gülümsedi ve arkasını döndü. O, Bir kaç adım gittikten sonra adını sormadığımı fark etti.
"Hey, adın ne ?" diye bağırdım.
"Sara...ve bu arada mutlu yıllar!" dedi.
----------
Bir süre sokağı terk edişini izledikten sonra eve girdim ve koşarak kendimi yatağa attım. Yaşadığım en garip doğum günümdü. Masamın üstüden bir sigara aldım ve yeniden düşünce denizimde bir dalışa atladım.

PyrokineticHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin