Onuncu Kıvılcım.

161 13 6
                                    

Güneş batalı bir kaç saat olmuştu, gökyüzü lacivert ve grinin garip tonlarından oluşuyordu. Birazdan yağmur yağacak gibi görünmesine rağmen, kapşonumu takmaya zahmet etmedim. Hızla grafiti kaplı sokaktan geçip, Kafenin önünde beklemeye başladım. Bu sefer kaybolmamıştım. Uzun bir beklemeden sonra, Darren sonunda yanıma geldi;

- Beklettiysem kusura bakma, dostum. En erken bu saatte çıkabilirdim. Neyse, bu gün Memphis'in önemli bir noktasında izleme görevim var. Yani yanımdan ayrılma ve sessiz olmaya çalış. Başımı belaya sokarsan, bu ikimizinde gruptan atılabileceği anlamına gelir. Ve unutma, bu saatlerde etraf polis dolu olabiliyor. Kavga çıkarsa sakın, pat diye ortasına dalma. Ve ayrıca... Görev bittikten sonra ıssız sokaklarda gezme,  seni kurtarmak için koşmam, dedi. Ses tonu alaycıydı. Gözleri kısıktı ve, göz altları yine siyahlanmıştı.

Bu adam beni aptal mı sanıyordu ? Memphis'te büyümüş biri olarak bunları çok iyi biliyordum. Yaşadığım Şehir Amerika'nın en tehlikeli bölgelerinden biriydi. Son yıllarda suç oranı biraz düşmüş olsa da, her yer yine serseri ve kendini gangster sanıp herkese silah çekenlerden geçilmiyordu. Yaşadığım yerden nefret etmemin başka bir sebebi de buydu, Av olmamak için avcı olman zorunluydu.

- Merak etme, sarışın. Buralarda o tip olayları her gün görüyorum. Eminim, o zaman durumu senden daha iyi kontrol edebilirim, bende hafif kendini beğenmiş  bir ses tonuyla cevap verdim.

Darren hafifçe kaşlarını çattı;

- Göreceğiz o zaman. Yüzünde hafif, sinsi bir gülümseme oluşmuştu. Arkasını döndü ve sokaktan aşağı doğru yürümeye başladı, hızlı adımlarla onu takip etmeye çalışırken bir yandan da soru soruyordum. Devin'e ne olduğunu merak etmiştim;

- Peki ben gittikten sonra ne oldu, yani Devin'e ? Durumu iyi mi ?

Darren bana göz ucuyla baktı, bir süre düşündükten sonra cevap verdi;

- Evet, evine gitti. Ağabeyi gelip onu aldı. Hakkında endişelenmeye değecek bir şeyi yok. Şu an asıl endişelenmemiz gereken Depo'daki eşyalar. Zaher, artık başka bir yere taşımamız gerektiğini söyledi. O ortamdaki negatif enerji, eşyalara zararlıymış falan heralde. Aslında taşımanın mantığı yok, zaten onların çoğu kullanılmıyordu. Tabi grupta kullanmasını bilen düzgün adam yok ki! ... Şey, Zaher ve bir kaç kişi dışında, diye söylenmeye başladı. Lanet olası eşyalar onun için neden bu kadar önemliydi ? Artık o zımbırtıları Amazon'dan bile satın alabilirdin heralde. En azından bir kaçını.

- Hey, o eşyalar senin için çok değerli gibi görünüyor, dedim.

Darren kaşlarını kaldırdı, endişeli bir şekilde güldü;

- O eşyalara bir kaç yıldır ben göz kulak oluyordum, ve... ister istemez eşyalarla aranda bağ oluşuyor. Ayrıca o eşyaların çoğunun ne işe yaradığını biliyorum, Devin'in aksine. Hiç bir bok bilmediği için, bu gün eşyaları tehlikeye attı. Herneyse sessiz olsak iyi olacak, görev bölgesine yaklaştık. Bu arada tırmanmada iyisin değil mi ? Bir binanın çatısından izleyeceğiz.

Sesimi çıkarmadan, Darren'i takip etmeye devam ettim. Umarım bu adam beni çatıdan falan aşağı atmazdı. Hemen karşısında yanıp sönen sarı bir sokak lambası ve bolca sokak köpeği olan bir binanın karşısında durduk. Apartman,  çok yüksek değildi ama yangın merdiveni olması sayesinde kolayca tırmanabilirdik. Beni rahatsız eden nokta, sokak köpekleriydi. Yaklaşık 3-4 tane vardı ve hepsi de bize dik dik bakıyordu. Darren'a döndüğümde çoktan merdivenleri çıkmaya başlamıştı. Hızla arkasından onu takip ettim. Düz çatının üstüne çıktık ve etrafa bakınmaya başladım. Bir kaç sokak ilerideki  Beale caddesi, her gece olduğu gibi göz kamaştırıyordu. Caddede barlar ve dükkanlar'ın ışıklı tabelaları sıra sıra diziliyordu. Normalde oradan pek geçmezdim ama geceleri  fena değildi.

PyrokineticHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin