4. Bölüm: SU SAATİ

62 17 63
                                    

Oy ve yorum yapmayı unutmayın!
Keyifli okumalar:)

4. Bölüm: SU SAATİ

Gerilim had safhaya ulaştığında ve sanki tüm bu sessizlik bir kılıçla dahi kesilemeyecek kadar kalınlaştığında kapı açıldı, içeriye giren adamla nefesler tutuldu. Öğretmenler dahi korkuyla dalga etkisindeki kumlar misali geri çekiliyor, öğrenciler endişeyle masadaki yemek bıçaklarını ellerine alıyordu. Kaşlarımı çatarak kapıdan giren adamı inceledim.

Esmer, hafif uzun saçlı bir adamdı. Yüzündeki bu esmerlik anne ve babasının armağanı olmaktan ziyade üzerine edilen birkaç küfürle harlanmış güneşte geçirilen ömrü anımsatıyordu. Hafif kafadan çatlak bir tip olduğu ilk bakışta dahi anlaşılabilecek nitelikteydi. Güneşin altında uzun günler geçirmenin getirdiği bir çatlaklık olduğu yadsınamaz bir gerçekti. Üzerindeki siyah gömlek ve siyah pantolona iğrenç eşyalarmış gibi bakıyor ama kendinden emin hareketlerini bırakmıyordu. Her hareketinde Zarok taçlı bir kralın kendinden eminliği ve bir o kadar da asiliği vardı.

Gözleri bize hiç kaymadan direkt Müdire'yi bulduğunda Müdire'nin dahi gerilediğini buradan görebiliyordum. Kimdi bu herkesin korktuğu adam? "Naber Zonnacığım, hafiften kırışmışsın bakıyorum?" Benim ağzım onun bu üslubu karşısında aralanırken o, ona korkuyla bakan bizlere gözünü bile değdirmeden öğretmenlerin masasına doğru yürüdü. Gözlerin üzerinde olmasına alışmış gibiydi. İnsanlar onun için önemsiz kişilerden ibaretti.

"Şu çalgı çengi işini de bi' değiştir rica ediyorum. Kral kasanın anahtarını mı kaybetti anlamıyorum ki! Bunlar geçen yüzyılın tarzı. Hiç yakıştıramadım size." Başını ayıplarcasına iki yana sallayarak yürürken ellerini de teftiş edercesine arkasında birleştirmişti. Üzerindeki kıldan ince fakat üzerine vuran ateşi bölecek kadar keskin kılıcı onu diğerlerinden ayırt etmek için en basit etkendi. Hoş, diğerlerinden ayırt etmek için böyle küçük şeyleri bulmamız da gerekmiyordu. Nerede olursa olsun dikkat çekeceğe benzeyen bir yapısı vardı ki bunu hiç umursamadan başarabiliyor oluşu sinirlerimi bozmuştu.

İki boş sandalyeden baş köşedekine oturduğunda Müdire'nin yerine oturduğunu ben dahil bütün salon anlamıştık. Bretlix öfkeyle bir şeyler mırıldanırken tekrar salona doğru döndü. "Gelenek haline gelmiş bu yemekte bize katıldığınız için teşekkür ede-" Bretlix'in sözünü yine o kibirli adam bölmüştü.

"Şu tuzu uzatır mısın? Herkes cimri olmuş, yemeğe tuz bile atamıyorlar. Görüyor musun Mathias?" Seslendiği yeşil giyimli oldukça kibar duran keçi sakallı adam başını sallayarak onaylamakla yetindi. Tuzunu aldığında yemeğe atmadan önce tuzun kabını tavandaki asılı şamdanlara tutuyor, nereden geldiğini incelercesine gözlerini kısarak küçük beyaz tanelere bakıyordu. Tuzu avucuna döküp havaya atarak aşağı doğru düşüşünü izledikten sonra tatmin olmuş olacak ki elindeki o aciz tuza yemeğiyle buluşma şerefini verdi. Gözlerimi devirmemek için zor duruyordum. Salondaki gergin hava devam ediyor, öğrenciler ellerindeki bıçaklara sıkı sıkıya sarılmış gözlerini o adamdan çekmiyordu.

Müdire sinirle nefes verdikten sonra boğazını temizleyerek konuşmasına devam etti. "Bize katıldığınız için teşekkür ederiz. Dersleriniz yarın itibariyle başlayacak olup programınız ve sınıfınız yataklarınıza bırakıldı." Herkes yemeği yemek için Müdire'nin onayını beklerken o adam peçetesini dizlerinin üzerine sererek az önceki mağara kaçkını tavırlarının aksine İngiliz saraylarının en soylu asilzadelerinden biriymiş gibi büyük bir kibarlıkta yemeğini yemeye başlamıştı.

Dudaklarımın arasından kaçan nefesle başka bir şeylere odaklanmak için gözlerimi Oris'e çevirdim. Üzerindeki lacivert uzun elbiseyi düzelterek gerginlikle Müdire'yi izlediğini gördüm. Elbisesi dizlerine kadar aynı bir Hanımeli Goncası gibi dar bir biçimde inerken dizlerinden sonra bollaşıyordu. Tek yırtmacı ve yine dar inerek bilekte bollaşan kollarıyla Osmanlı kadınlarının kaftanlarını andırıyordu. Kaşlarım yaptığım bu benzetme karmaşasıyla çatılırken elbisenin üzerindeki desenlerin nasıl böyle tek tek işlenebildiğini düşündüm uzun bir süre.

ZODYAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin