15

930 44 5
                                    


İçim içime sığmıyor.

Ruhumu esir alan bir mutlulukla dolup taşıyorum.

Uzun zamandan sonra kahvaltıya uyanmıştım.
Kardeşlerimle uzun bir sohbet eşliğinde karnımı doyurmuştum.

Keyifle çayımı yudumladım.

"Sultanım ellerine sağlık" diyip yanımdaki bedene uzanarak sıkıca yanaklarından bilmem kaçıncı defa  öptüm.

Sakin bir kahvaltı masasındaydık.

Çok mutluyduk en azından ben.

Kendime yeni çay doldurmak için ayaklandığımda kapı çaldı.

Boş bardağımı tezgaha bırakıp kapıya ilerledim.

Kapıyı gülerek açtım ve o gülüş karşımdaki suratı görmemle ortadan kayboldu.

Ellerim kapı kolunda öylece baka kaldım.

Zor da olsa kendimi toparladım.

Duruşumu dikleştirdim bakışlarımı karşımdaki nefret duyduğum bedene diktim.

Uzun zaman sonra babam olacak adam karşımdaydı.

Siyah takım elbisesiyle ve elinden eksik etmediği tespihiyle karşımda dikilmiş önünden çekilmemi bekliyordu.

Çekilmeyeceğimi anladığında beni iterek içeri girdi.

Kapısı açık olan mutfaktan içeri girdi ve kabus başladı.

"Ohh keyfe bak bir kuş sütünüz eksik lan."

Ferhat ayağa kalktı babamın arkasından ona otur işareti yaptım.

Bu ailede babamla kavga edecek tek kişi ben olmalıydım bir abi olarak.

Sesizce karşımdaki bedenin arkasından neden geldiğini anlamaya çalışarak baktım.

"Kerem hazırlan, Alican'ın canı sıkılmış işe geçmeden seni oraya bırakayım."

Üvey kardeşimden bahseden babama sonunda cevap verebilmek için tüm gücümü topladım.

"Keremin bir yere gittiği yok, git oğluna daha büyük oyuncak al."

Öfkeden deliye dönmüştüm.

Onca yıl bizim tek bir oyuncağımız olmazken çok sevdiği oğlunun oyun odası vardı.

Erkekler oyun oynamaz diyerek eğitmişti bizi asker gibi. Baba sevgisini hiç hissettirmemişti bize. Sadece kabus gibi üstümüze çöküyordu.

"Sana fikrini sormadım."

Sesi tok ve kalındı.

Bir çocuğu anında ağlatacak cinsten korkutucuydu.

"Bundan sonra soracaksın."

Kulaklarıma dolan iğrenç kahkahası midemi bulandırdı.  Elimde olsaydı sesini duymamak için kulaklarımı keser, onu görmemek için gözlerimi oyardım.

Bana döndü kolumdan çekiştirerek beni kendi odama götürdü kapıyı arkamdan yüksek bir gürültüyle kapattı ve bana döndü.

Yüzünde vahşice bir ifade vardı. Karşısında oğlu değil de düşmanı vardı sanki. Nefretini gizlemeden bana tiksinerek bakıyordu.

Ben ne yapmıştım ki bu adama?
Ben babamdan mahrum kalmak için ne suç işlemiştim?
Kansa kanı kanımdı, cansa canımız birdi.

Gözlerimden gözlerini çekmeden kemerini ağır ağır çözdü.
Marka kemerini çözmeyi bitirince ani bir hareketle yerinden çıkardı.

Kelebek TüyüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin