∆~Bir Ceset ve Bir Soylu

143 27 75
                                    


kaybettiklerin için gülümse,
çünkü sadece bunu
yapabilirsin.

Aaron
U-turn (Lili)

Kolumla yüzümü yeniden silip bataklıktan bir an önce kurtulmaya çalıştım. Bastığım her yer bir öncekinden daha derine batarken parmak uçlarıma sıkıştırdığım eteğimi biraz daha sıktım.

Canım yanıyordu. Üşüyordum ve korkuyordum.

Barbara, Karanlık muhafızları tarafından götürüldükten sonra nereye olduğunu bilmediğim bir şekilde yürümeye başlamıştım. Uzun bir süredir de yürümeye devam ediyordum.

Yghte'den kurtulmaya çalışsam da sanki attığım her adımda karanlık ormanın merkezine ilerliyordum. Üzerimde kendi kanıma karışmış Michael'ın kanı vardı ve oldukça fazlaydı. Yırtıcı bir hayvanın bu kokuyu çoktan alıp beni parçalamaya gelmesi gerekiyordu.

Her anımı ölmeye hazır bir şekilde geçirirken korktuğum olmamış, karanlık ormanda tek bir yaşam belirtisi bile görmemiştim. Sanırım Yghte insanları korkutmak için bu kadar abartılmıştı.

Etraf o kadar sessizdi ki kafamın içinde ki kendi sesimi duymak rahatsızlık vericiydi. Sağlıklı bir insan, yeteri kadarıyla Yghte'de kalırsa ruh sağlığını kaybedebilirdi.

Sağ ayağımı zorlukla çıkarıp ileride ki yüksek taşa bastım. Batmadığını görünce bataklığın buraya kadar olduğunu anlayıp derin bir soluk vermiştim.

Ölü dal parçalarına basarak sarsak birkaç bir adımla kendimi yere bırakmıştım. Hiçbir yol kat edemiyordum. Her yer o kadar karanlık ve aynıydı ki, bir çember etrafında dolanıp duruyor gibiydim.

Kendi nefes seslerim arasında başka bir şey duymaya başladığımda nefesimi tutmuş ve hareketlerimi kesmiştim. Bir hayvan sesi değildi. Bundan emindim. Uzaktaydı ve ne olduğundan emin değildim. İçimde ki meraklı taraf oraya doğru harekete geçtiğinde yere bastırdığım avuçlarım bu temasla yeniden kan sızdırmaya başlamıştı.

Çığlık atmamak için dişlerimi dudaklarıma acımadan geçirip hızla geri çekmiştim. Acıdan buğulanan gözlerimi titreyen ellerime indirdiğimde küçük dal parçalarının yarama acımasızca girdiğini görmüştüm.

Titrek nefeslerimi avucuma üfleyip acısını geçirmeye çalışırken işe yaramadığını fark etmem saniyelerimi almıştı. İçine batan parçaları çıkarmam gerekiyordu fakat bunun için oldukça dikkatli olmam gerekiyordu. Şuan ki halimle bunu yapamazdım.

Zorlukla ayağa kalkıp sese kulak verdim. Yavaşlayan adımlarımı oraya yönlendirmeden önce tepemde yükselmeye başlayan güneşe bakmıştım. Ay'ın Güneş'e yenildiği gibi bende bu ormana mı yenilecektim?

Evet, Yghte beklediğim gibi değildi. Ama yine de ölümcüldü. Girdiğiniz anda çıkışı yoktu. Ölüm için size kucak açıyordu.

Yeniden ilerlemeye başladığımda adımlarım artık isyan ediyordu. Bir an önce dinlenmem ve biraz su ve yiyecek bulmam gerekiyordu.

Attığım her adımda artan ses kulaklarımda uğuldamaya başladığında bunun bir su sesi olduğunu anlamıştım. O anda sarsak adımlarım güç ve kuvvet kazanmış koşmaya başlamıştım. Birkaç defa takıldım ama umursamadım. Suya ihtiyacım vardı. Hemde çok.

Sık ağaçların içinden çıktığım anda sisle kaplı nehire ulaşmış ve yüzümde bir gülümseme oluşmasına engel olamamıştım. Sanırım şuan da mutluluktan ağlayabilirdim.

ONSRA /Ara Verildi/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin