∆~Son Anlar

110 12 5
                                    

her yaşamımda ve
her ölümümde
daima sen


Ursine Vulpine, Annaca
Lovers Death

"Ne oluyor lan burada!" Lord Oren'ın sesini uzaktan duydum ve buna bile sevinemedim. Zihnim bir boşlukta süzülüyormuş gibi hissediyordum. Nerede ve ne halde olduğumu hatırlamıyordum. Fakat bedenimin üzerinde ki acıyı ve sıcaklığı hissedebiliyordum.

"Sikeyim!" Bedenime dokunan parmakların soğukluğu, sıcak bedenime bir an için iyi gelmiş olsada sonrasında bu canımı yakmıştı.

"Farah! Sırası değil! Nabzını duyamıyorum, çok düşük! Duyuyor musun beni? Onu kaybediyoruz."

•••

Üçüncü Kişi Açısından

Oren, Imera'yı kolları arasında hızla saraya getirdiğinde aynı zamanda Farah'a da hakim olmakla uğraşıyordu. Çünkü Farah'ın içerisinde gezen öfkeyi anbean hissetmiş ve tanımıştı. O an içinde kendisi de aynı duyguları yaşasa da Imera'nın durumu kötüydü.

Farah'ın yılan gözüne dönüşmüş gözlerine bakarken yanında yer alan onlarca yılana da bakmayı unutmamıştı. Yılanlar kızgındı. Kanlarını akıttıkları Kraliçeleri zarar görmüştü ve onlar engel olamamıştı.

"Venid, mis pequeños cazadores. Ven y toma el dolor de la Reina." Gelin küçük avcılarım. Gelin ve alın Kraliçenin üzerinde ki acıları.

Odada bulunan yılanların hepsi bu sözlerle yatağa çıkarak Imera'nın bedenin her yerini ısırmaya ve acılarını emmeye başladılar. Farah onun ateşten dolayı kararan bacaklarına baksa da yanma söz konusu değildi. O Kızıl Kraliçeydi, ateş ona zarar vermezdi. Fakat henüz bağlanma gerçekleşmediği için sadece acısını hissetmişti.

"Oren." Farah gözlerini zorlukla Imera'nın kanla kaplanmış yüzünden çekmiş ve öfkeden bedeni kasılan Oren'a dönmüştü.

"Hepsini öldürmek istiyorum. Onları bul, bul ki ona çektirdiklerinin binlercesini onlara yaşatayım!" Farah nefretle bürünen sözcüklerini onun bedenine sarılarak azaltmaya çalışsa da başarısız olmuştu. Çünkü karşısında ki adamda en az kendisi kadar öfkeliydi. Oren'ın parmakları Farah'ın beyaz saçlarına dokunup nazikçe okşarken onu dokunuşlarıyla kendisini de Farah'ın kokusuyla sakinleştirmeye çalışıyordu.

O sırada dışarıda duyulan gök gürültüsünün ve esen sert rüzgardan dolayı açılan pencereden asıl felaketin yaklaştığını ikisi de hissetmişti.

Peki ya onu kim sakinleştirecekti?

•••

Douglas saraya vardığında üzerinde ki kılıcı sertçe fırlatmış ve bakışlarını bahçede gezdirmişti. Karşısında dikilen Oren ve Farah'ı gördüğünde dişlerini birbirine bastırarak derin bir nefes aldı.

Başlayan yağmur dışarıdaki herkesin üzerine sertçe düşerken Douglas bakışlarını Imera'nın olduğu odaya çevirmişti. Pencereden sızan zayıf ışığı görebiliyordu. Savaşın ortasındayken duyduğu haykırış bedenine adeta bir hançerin saplanmasını sağlamıştı. Imera'nın sesi olduğuna emindi. Öyle acıyla bağırmıştı ki ardından içinde oluşan acıya anlam verememişti. Bir şey olduğunu anlamıştı. Bu yüzden vakit kaybetmeden savaşı bırakarak Lemaf'a geri dönmüştü.

ONSRA /Ara Verildi/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin