Friday

1.6K 167 188
                                    

Felix'in Anlatımı

Hyunjin'in en sevdiğim tür olan pembe güllerden bir buket ile bana doğru yürürken gördüm.

"Senin için Lixie." dedi elindeki buketi bana uzatırken, kıkırdayıp buketi elinden aldım.

"Teşekkürler Hyun"

Elimi tutup beni kıyıya doğru götürdü. Sahildeydik şu an da. Her şey mükemmel görünüyordu. Akşam yemeği, kırmızı masa örtüsü ve ortasında bir mum ile gerçekten güzeldi bu gece. Ve Hyunjin takım elbisesi ile gerçekten nefes kesiciydi.

"Hyunjin... sana bir şey söylemeliyim" dedim yavaşça birbirimize bakarken.

Devam etmem için cesaret verici bir gülümseme gönderdi.

"Bunun hakkında Pazar akşamına kadar konuşmak üzere anlaştığımızı biliyorum, ama daha fazla bekleyemem. Bak, Hyun seni çok seviyorum ve senin de aynı şeyi hissedip hissetmediğini bilmek istiyorum. Çünkü Hyunjin, bu beni incitiyor. Buradaki her şeyi bilmek sadece bir bahisten ibaret olmasıda canımı yakıyor. Ama gerçekmiş gibi hissettiriyorsun ve bu beni daha fazla incitiyor. Yani Hyunjin, lütfen söyle bana benden hoşlanıyor musun?"

"Felix... Üzgünüm... ama ben aynı şekilde hissetmiyorum." dedi bakışlarımdan kaçınarak.

"Ama. . ."

"Felix, bahis bahistir, hiçbir duygu hissetmiyorum işte şimdi bunu kafana soksan iyi olur."

[ding]

[ding]

[ding]

Kapı zilinin sesiyle uyandım derin kabusumdan. Görüşümün bulanık olduğunu fark ettim elimi yüzüme çıkardım ve sıcak gözyaşlarımı sildim.

"Ne kabustu ama" dedim kendi kendime.

"Ama... bu olmayacak, değil mi? Beni seviyor, değil mi?" Kendime sordum.

[ding]

Bir daha zili duymamla kendime geldim ve kapıya yöneldim.

Odamdan çıktığımda dışarının hala karanlık olduğunu fark ettim, saate bakmak için telefonuma baktığımda içimden inledim.

12:30

Saatte baktığımda Hyunjin'den gelen mesajlarıda görmüş bir yandanda onlara bakıyordum.

Hyunjin-ah🦋 : Hey. . . Lixie, planımız var unutma, umarım o zamana kadar uyanırsın.

"Sana da günaydın" dedi içeri girerken.

"Üzgünüm, yeni uyandım."

"Hadi hazırlan çıkalım." dedi Hyunjin, daha çok bekletmemek için başımı salladım ve odama gittim.

"Oh ve günaydın" dedim odama doğru giderken.

• • •

"Nereye gidiyoruz?"

Önünde ellerimi birbirine çarptım ama yine ses gelmedi.

"Nereye gidiyoruz?"

alkış

alkış

alkış

"Nereye gidiyoruz?" bir daha alkışladım ve kafasını bana döndürdü.

"Alkış yapma, araba kullanıyorum."

Ben somurtup biraz sinir krizi geçirirken, "Yaklaşıyoruz, o yüzden bekle." dedi.

"Dudaklarını büzme, şirin oluyorsun... Söz veriyorum neredeyse geldik." dedi Hyunjin, sadece kızardım ve pencereden dışarı çevirdim kafamı.

Şehir dışında bir yere gittiğimizi fark ettim. Yani, tek görebildiğim atlar ve bazı çiftlik hayvanları.

7 days {Hyunlix}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin