"Hyung, sanırım mektup arkadaşım çok utangaç biri baksana sadece adını yazmış."diye mırıldandı Jimin dudaklarını büzerek "Ne yazarsam rahatlatırım onu?"
"Bilemiyorum Jiminik, sen bulursun bir yolunu."diye mırıldandı Hoseok başını yazdığı mektuptan kaldırmadan.
"Senin arkadaşının adı neymiş hyung? Ne yazmıştı mektupta?"
"Arkadaşımın adı Taehyung, benimle tanışmak için çok heyecanlı olduğunu falan yazmış işte."diye mırıldandı. Yazdığı mektuba öyle odaklanmıştı ki Jimin'e bakmıyordu.
"Sen ne yazıyorsun peki?" diye sordu bu sefer de.
"Kendimi tanıttım şimdi de günümü anlatıyorum."
"Ben de günümü anlatsam onu sıkar mıyım acaba? diye kendi kendine sordu Jimin bu sefer, arkadaş edinmeyi çok severdi. Yeni insanlarla tanışıp konuşmak onun için çok değerliydi bu yüzden bir mektup arkadaşının olması onun için çok özeldi.
"Biliyor musun hyung ben yazdığım mektuplara kuruttuğum çiçeklerden koyacağım."
"Benim tatlı Jimin'im,"dedi Hoseok gülümseyerek "eminim mektup arkadaşın seni çok sevecektir, sakin ol biraz."
"Ama hyung, çok heyecanlıyım ne yapayım?" dedi Jimin de. Sonra da hyunguna kocaman sarılıp "ben sınıfıma gidiyorum hyung, eve giderken beni almayı unutma olur mu?"
"Ne zaman unuttum ben seni?"diyerek hayıflandı Hoseok şaka yollu
"Unutmadın ama ben yine de hatırlatayım dedim hyung, üzülürüm sonra."
"Tamam tamam."dedi gülerek "Git hadi."
Jimin, Hoseok'un yanından ayrılıp sınıfına geçer geçmez çiçek kokulu kağıtlarından çıkartıp mektubuna başladı.
"Sevgili Jungkook,
Seninle tanışma şansına sahip olduğum için gerçekten çok mutluyum. Mektuplaşmaya kendini tanıtarak başlaman gerçekten çok hoş bir hareketti, teşekkür ederim.
Ben de Park Jimin, şu sıralar 17 yaşındayım. Bir kardeşim yok annem ve babamın tek çocuğuyum ama onlar için olabildiğince iyi bir evlat olmaya çalışıyorum.
Hâlimi soracak olursan şu sıralar gerçekten iyiyim. Senin de iyi olduğunu umuyorum, nelerden hoşlanırsın bilmiyorum bu yüzden sana biraz kendimden bahsedeceğim ve sen de bana kendinden bahsedersen gerçekten memnun olurum umarım bundan rahatsızlık duymazsın.
Kitap okumayı, çiçekler yetiştirmeyi çok severim. Yolda gördüğüm kedilerle oturup sohbet etmek benim için dinlendiricidir, insanları da çok severim gerçekten harikalar değil mi? Üzülebiliyor, ağlayabiliyorlar mutlu olabiliyorlar ve gülebiliyorlar. Her şeyden de önemlisi sevebiliyorlar.
Sevmek varken nefreti seçenleri anlayamıyorum, bu onlara saygı duymadığım anlamına gelmiyor tabii ama yine de sevmek gibi kalbi hafifleten bir özelliğe sahipken nefreti seçip kendine yük olmak çok anlamsız değil mi sence de?
Sevgili Jungkook, 'Nihayetinde, ister evlilik ister arkadaşlık olsun bütün ilişkilerini tutkalı karşılıklı konuşmadır.' diyor Oscar Wilde bir kitabında sağlıklı bir ilişki, iyi bir arkadaşlık kurabilmemiz için benimle konuşmaktan çekinme olur mu? Çünkü ben seninle konuşmayı, arkadaş olmayı ve tanışmayı çok istiyorum. Umarım iyi anlaşırız, şimdilik hoşça kal kendine çok iyi bak.
Sevgilerimle Park Jimin "
Mektubu bitirip özenle katladı, çünkü biliyordu eğer okursa utanıp yeni bir tane yazmaya başlayacak ve sonsuz bir kısır döngünün içine girecekti. Toz pembe bir zarf seçip kenara bırkatı. Koleksiyonunu yanından hiç ayırmadığına şükretti ilk defa.
Kendi hazırladığı dosyayı çıkarıp içinden Jungkook için bir çiçek seçti, renkli bir bantla mektubuna yapıştırdıktan sonra küçük bir kağıda çiçeğin anlamını da yazıp özenle zarfa yerleştirdi mektubunu.
Sarı papatya koymuştu mektubun yanına çünkü sarı papatya mutluluğu simgelerdi, gerçekten de Jungkook onun mutluluğu olacaktı.
***
"Jungkook! O mektuba bakarak biraz daha sırıtırsan seni döveceğim." diye söylendi Yoongi. Cidden sinirini bozmaya başlamıştı, mektubun güzel mi güzel bir kızdan geldiğini düşünüyordu ve Yoongi ona bir erkeğin de böyle zarif olabileceğini anlatmış olsa da onu çok takmamıştı, bir erkek nasıl böyle kibar olabilirdi ki? Ayrıca hangi erkek mektubuna kurutulmuş çiçek koyabilecek kadar inceydi? Mümkünatı yoktu.
"Ama hyung, öyle tatlı ki." Yatağında yuvarlanıp kendini yere bıraktı, bütün bir yıl mektuplaşacak olmamız çok güzel, belki telefon numarasını falan bile alırım."
"Mektuplaşmak çok daha özel, bunu bozmak istemeyeceğine eminim."dedi Yoongi.
"Çok romantik biriyim değil mi?"dedi Jungkook bu sefer.
"Aynen kardeşim çok romantiksin o yüzden mektuba sadece adını yazdın."
"Ama hyung, bana haksızlık etme ne yazabileceğimi bilmiyordum. Hem bir dahaki mektubumda şov yapacağım."
"Kitap bile okumuyorsun sen neyle şov yapacakmışsın."
"Hyung sen beni sevmiyor musun?"
Yoongi güldü "Bunu asla bilemeyeceksin."
"Kötü bir insansın sen, kalbimi üzüyorsun."diyerek dudaklarını büzdü Jungkook "hem ben onun için kitap okumaya başlayacağım. Ben de onunla alıntılar paylaşacağım görürsün hatta bu seferki mektubumda ondan kitap önerisi isteyeceğim."
"Senden beklenmedik hareketler bunlar, ne oldu? İki ince söz bir kurutulmuş çiçek kalbini mi çaldı? Aşık mı oldun Jungkook?"
"Yoo ne alakası var? Sadece çok hoşuma gitti."
"Bence sen gizli gaysin, daha aydınlanma yaşamadın." dedi bu seferde konudan bağımsız.
"Hyung, ben kızları seviyorum kaç kere diyeceğim daha ya!" diye söylendi Jungkook
"Ben sadece fikrimi söylüyorum, hem o mektubu yazan Jimin de bir erkek bak görürsün."
"Bir erkek o kadar ince düşünceli olamaz hyung, sığ varlıklarız biz." dedi Jungkook.
"Sen sığ bir varlıksın," diye düzeltti Yoongi.
"Sen de duygusuzsun."dedi Jungkook sonra da kollarını göğsünde kavuşturup "hıh!" Yaptı.
Yoongi sadece gülmekle yetindi, Jungkook koltukta oturmuş bir şeyler yazan hyunguna yanaşıp çenesini omzuna koydu "Hyung, senin çiçeklerle alakalı bir kitabın vardı, onu bana versene."
"Al orada,"diyerek kitabın yerini gösterdi Yoongi "bir tane de ayraç al masamdan kenarlarını katlama parçalarım seni."
"Haşin kedi sinirlenir sonra, kitabına çok dikkat edeceğim merak etme." dedi Jungkook gülerek. Yoongi ona ters ters bakıp tekrar defterine döndü, Jungkook da kitabı alıp Yoongi'nin yatağına çöktü tekrar ama birkaç sayfa okuduktan sonra uyuyakalmıştı.
Yoongi onun horladığını fark edince gülerek gidip üstünü örttü. Aptal çocuk kitap gördüğü gibi uyuyordu, telefonunu alıp Jungkook'un annesini aradı ve Jungkook'un yine uyuyakaldığını biraz geç kalabileceğini haber verdikten sonra koltuğuna geçip kendisi de uyudu.
***
Merhaba, yine ben. 🤭🤭🤭🤭🤭🤭 biliyorum biliyorum bölüm çok kısa ama henüz kurguyu tam oturtabilmiş değilim bu yüzden beni mazur görün olur mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVE POEM|JİKOOK
FanfictionJimin Seul'de yaşayan bir lise öğrencisiydi Jungkook ise Busan'da yaşıyordu. Bir gün okullarının her öğrencinin bir mektup arkadaşı olmasına karar vermesiyle tanıştılar ve ilişkileri böyle başladı.