Oldukça uzun bir zaman sonra
"Jungkook, Eun ağlıyor." diye seslendi Jimin duştan.
Evleneli iki sene olmuştu, ikisi de iyi birer işe sahipti ve geniş güzel bir evleri vardı artık ve Jungkook'un babası vefat ettikten sonra anne de onlarla beraber yaşamaya başlamıştı.
Bu eve taşındıktan neredeyse hemen sonra Eun-Jeong'u evlat edinmişlerdi. Henüz 3 aylık bir bebekti Eun ve bu ismi ona Jungkook vermişti.
İsimlerin kişilik oluşumunda etkili olduğunu düşündüğünden ve küçük kızlarının Jimin gibi olmasını istediğinden ona zarafetle birleştirilmiş anlamına gelen bu ismi vermeyi istemişti. Jimin de itiraz etmemişti tabii.
Doğduktan sadece birkaç gün sonra yetimhaneye bırakılmıştı Eun ve yetimhanede ona henüz bir isim verilmemişti onunla tanıştıklarında.
Jimin ve Jungkook daha doğar doğmaz karşılaştığı zorluklardan habersiz tatlı tatlı gülen bu bebeğe hemen ısınmış ve onu yanlarına alabilmek için ciddi bir çaba sarf etmişlerdi.
Jungkook ağlamasını çoktan duymuş ve bebeğinin yanına koşmuştu hemen. Onu dikkatlice kucağına alıp başı omzuna gelecek şekilde üstüne yatırdı.
Odada yavaşça gezinerek kızını sakinleştirdi, biraz zaman geçtikten sonra onu altını değiştirmek üzere yatağına yatırdı.
Küçücük bacaklarını incitmekten korkarak değiştirdi bezini, onu dikkatlice giydirip tekrar kucağına aldı ve sallanan sandalyeye oturdu.
Hafif bir ritimle sallanırken sakin bir şarkı mırıldandı Eun'un kulağına. Kızı tekrardan uykuya dalarken Jimin de duştan çıkmış ve yanlarına gelmişti. Dolaba yaslanıp gülümseyerek onları izledi.
Şu hayatta en sevdiği kişiyle beraber bir bebeğin ailesi olmayı başarmışlardı, alışmak ne kadar zor olsa da gerçekten çok çabalamış ve Jungkook'un annesinin de yardımıyla kısa sürede Eun'a uyum sağlamışlardı.
Jungkook, Jimin'in geldiğini fark edince ona bakıp gülümsedi."İçin rahat etmedi değil mi?"
"Sen olduğun sürece benim içim rahat Jungkook, sizi izlemek istedim sadece." dedi Jimin de gülümseyerek ve yaklaşıp Jungkook'un dudaklarını öptükten hemen sonra eğilip Eun'un küçük yüzüne de hafif bir öpücük kondurdu.
"Annem nerede?" diye sordu Jungkook.
"Mutfakta yemek hazırlıyor, ben yapacağımı söyledim ama bana 'sen zaten işten yeni geldin gidip biraz dinlen ben bütün gün yatıyorum bırakın da bari yemek yapayım.' dedi kızdı, sonra ben yardım teklif edince kulağımı çekip beni mutfaktan attı." dedi Jimin hafifçe dudak büzerek.
Jungkook sessizce gülerek Eun'u yatağına yatırıp üstünü güzelce örttü sonra da Jimin'e yaklaşıp kollarını beline sararak onu kendine çekti. "Ona alınma, biliyorsun kendini oyalamaya çalışıyor."
"Biliyorum,"diye mırıldandı Jimin "onu anlıyorum da, ben seni kaybetmeyi düşününce bile kalbim ağrıyor ama keşke kendisine bu kadar yüklenmese."
"Sevgilim,"dudaklarını alnına bastırdı "senin kalbin attığı sürece seninleyim ben her zaman da orada olacağım. Tıpkı babamın hâlâ annemle oluşu gibi asla bırakmayacağım seni."
"Böyle şeyler söyleme,"dedi Jimin, gözleri dolmuştu "seni döverim bak."
"Peki güzelim." Ona sımsıkı sarılıp kokusunu içine çeke çeke boynunu öptü "of nasıl da özlemişim."
"Jungkook, sadece birkaç saat ayrı kaldık."
"Evet ama bu birkaç saat her gün kendi tekrar ediyor ve her gün sensiz birkaç saat geçiriyorum. Bu durumdan rahatsızım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVE POEM|JİKOOK
FanfictionJimin Seul'de yaşayan bir lise öğrencisiydi Jungkook ise Busan'da yaşıyordu. Bir gün okullarının her öğrencinin bir mektup arkadaşı olmasına karar vermesiyle tanıştılar ve ilişkileri böyle başladı.