5

439 43 42
                                        

Ben, Kozume Kenma. Kendimi bildim bileli kendime yalan söylüyordum.

Sandıklarının aksine aptal değildim, sadece mutlu olmak istiyordum. Her şey mükemmelmiş gibi davranırsam iyi hissedeceğimi sanıyordum.

Oysaki bu sadece beni yıpratıyordu.

Dışarıdan karamsar biri gibi göründüğümü biliyordum ama bu sadece içe dönük olmamla ilgiliydi, yoksa kendi içimde en kötü durumlarda bile iyi olabilmek için bir sebep buluyordum.

Bu beni yoruyordu.

Bu beni çok yoruyordu.

Bu beni çok fazla yoruyordu ve ben bıkmıştım.

Kendime çok fazla yalan söylüyordum ve artık neyin doğru neyin yalan olduğunu ayırt edemiyordum.

Çocukluğumda bile iyi hissetmek için kendime yalanlar söylediğimi hatırlıyordum.

"Annem ve babam beni seviyor, sadece beni korumak istedikleri için böyleler."

"Okuldakiler beni seviyor, söyledikleri dalga amaçlı değil, ben yanlış anlıyorum."

"O beni sadece seviyor, bana dokununca rahatsız hissetmem sadece benimle ilgili."

"Ailem işleri yüzünden benimle ilgilenemiyor, yoksa beni çok sevdiklerini biliyorum."

"Beni sevdikleri halde sevmediklerini hissetmem bencilce, aptal olan benim."

"Kötü hissetmem sadece nankör olduğumu gösteriyor, gereken her şeye zaten sahibim."

Aslında ailemin umrunda olmadığını, beni sevmediklerini biliyordum.

Okuldakilerin benden nefret ettiğini biliyordum.

Onun dokunuşlarının, sadece küçük bir çocuğu sever gibi olmadığını biliyordum.

Sadece, gerçekleri kabullenmek o yaştaki bir çocuk için çok zordu.

İlk kez "pollyanna" maskemi ne zaman düşürdüğümü çok net hatırlıyordum.

O gün, her şeyin mahvolduğu o gün...

O günü hatırlamak bile canımı yakıyordu.

Ne ara, hangi kafayla Kuroo'yu arayıp evime gelmesini, kötü hissettiğimi söylediğimi bilmiyordum. Kapıyı çaldığında yorgunca açtım, beni gördüğünde şaşkınca bana baktı. Çok kötü göründüğümü tahmin edebiliyordum, saatlerdir ağlıyordum sonuçta...

"Kenma, ne oldu sana?"

"Kuroo..."

"Ne oldu? Kim, ne yaptı benim güzelime?"

"Artık bu yükü tek başıma taşıyamıyorum, çok yoruldum."

"Tek başına taşıyamıyorsan beraber taşıyabiliriz."

"Taşır mıyız sahiden?"

"Taşırız, güzelim."

Biraz daha sakinleşince anlatmaya başladım ama hâlâ ağlıyordum.

"Ben daha çocuktum, Kuroo... Daha çok küçüktüm, anlamıyordum. Anlamamamı kullandı ama ben birkaç yıl sonra anladım."

"Neyi anladın?"

"İlkokul öğretmenimin bana bakışları, dokunuşları farklıydı," deyip dolu gözlerimi ona çevirdim.

"Rahatsız olurdum ama anlam veremezdim, kendimi suçlu görürdüm. Öğretmenim beni bu kadar severken ondan rahatsız olmam yanlıştı çünkü.

"Ama sonra gördüm, diğer öğretmenler öğrencilerine onun bana davrandığı gibi davranmıyordu. Taciz edildiğimi ilk fark ettiğimde üçüncü sınıftaydım.

"Bana sonraki dokunuşunda ona istemediğimi söyledim, rahatsız olduğumu ve yapmaması gerektiğini, bunun taciz olduğunu... O ise beni sevdiği için yaptığını söyledi. Kaçmaya çalışınca eliyle ağzımı kapattı," deyip elimi ağzıma bastırdım hıçkırığım duyulmasın diye, sonra ise gözlerimi yere çevirdim.

"Kuroo... O zamana kadar gerçekten çok iyi dayanmıştım, biliyor musun? Yaşıtlarıma göre olgun bir çocuk olduğumu söylerdi herkes, kimse anlamazdı olgunlaşmak zorunda kaldığım için böyle olduğumu. Ailemin umrunda değildim, okulda zorbalığa uğrardım ama alışmıştım, umursamıyordum. Her şey mükemmelmiş gibi davranıyordum ama o gün bu son buldu.

"O gün kirlendim... Önce tişörtümü çıkardı, sonra pantolonumu... Pis elleriyle dokundu bana," derken titreyen ellerimi tuttuğunu hissedip yutkundum.

"Kuroo, ben bunları hak etmedim."

"Etmedin güzelim, bunları kimse hak etmez," dedi ellerimi okşamaya devam ederken, sesi yumuşak çıkıyordu.

"Aileme söyledim, zor da olsa onlara olanları anlattım ve bana ne dediler, biliyor musun?"

"Ne dediler?"

"Bunu kimseye söylemememi, bunun iğrenç bir şey olduğunu ve benim kirlenmiş olduğumu. Sonra ise olay kapansın diye başka bir okula yazıldım ama asla derslerde başarılı olamadım çünkü öğretmenler beni sever diye korkuyordum. Öğretmenler beni sever diye korkuyordum, Kuroo, bu ne demek anlıyor musun?"

"Kenma, sen bunların hiçbirini hak etmedin... Keşke geçmişe gidip bunları düzeltebilsem ama yapamıyorum."

"Çok kirlenmiş hissediyorum ama sana bir sarılsam her şey geçecekmiş gibi," deyip buruk bir tebessümle ona baktım.

Kollarını belime doladığında dünyalar benim olmuştu sanki. Belki de ilk kez birinin dokunuşlarından bu kadar az rahatsız olmuştum.

"Kuroo, sen de beni kandırmayacaksın, değil mi?"

Ben bile kendimi kandırırken onun kandırmamasını beklemek saçmaydı, biliyordum ama o an ne söylese inanacak gibiydim...

"Hayır güzelim, ben hep yanında olacağım ve seni asla kandırmayacağım."

Ve o gün ben bu yalana inanmayı kendim seçtim.

tell me the truth - kurokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin