"Çok güzel görünüyorsun."
Kuroo, aylardır bana bir sürü iltifat etmişti ama hâlâ her iltifatında utanıyordum.
"Teşekkür ederim," deyip tebessüm ettim. O da bana gülümsedi.
Yapma, Kuroo. Gülümserken gözlerin donuk bakacaksa gülümseme.
Gözlerinin içi gülmediği sürece dudaklarının kenarlarının kıvrılmasının bir anlamı yok.
Eskiden, Kuroo gülümsesin yeterdi bana ama şimdi farklıydı. Gerçek ve sahte gülümsemeleri arasındaki farkı görünce kalbim kırılıyordu.
Eğlendiğimizi sanarken, gözlerinin donuk baktığını görünce uğradığım hayal kırıklığını yaşamayan kişi anlamazdı.
Fark etmediğimi sanıyor olabilirdi ama yanılıyordu. Yıllardır ona âşık bir kişi olarak fark etmemem saçma olurdu sanırım.
"Senin sayende matematik notlarım da yükseldi."
"Çalışmasaydın yükselmezdi, senin başarın bu."
"Sadece öğretmenim fazla iyiydi," deyip göz kırptı. Bu halleri çok tatlıydı, gerçi her hali çok tatlıydı...
"Teşekkürler."
"Her iltifatımda utanman ve teşekkür etmen çok tatlı... Ama benim yanımda utanmana gerek olmadığını da bil lütfen," deyip belimden tuttuğunda bu dokunuşlarına alıştığımı fark etmiştim.
Yapma, Kuroo... Sana alışıp güvenmeme izin verme. En azından benim için bunu yap, lütfen.
"İyi ki varsın," deyip başını omzuma koydu, bu halleri küçük bir çocuğu anımsatıyordu.
Sevilmeye muhtaç, henüz daha çok küçük bir çocuğu...
"Sen de iyi ki varsın, Kuroo..." diye fısıldadım kulağına ve saçlarını okşadım.
Titremeye başladığımda hâlâ tam olarak alışamadığımı anlamıştım ama sorun değildi, artık en azından sarılabiliyorduk. Neden titrediğimi anlayınca benden uzaklaşıp sakinleşmemi bekledi. Her ne kadar anlayışlı davransa da az da olsa kırıldığını biliyordum. Daha fazla kırılsın istemiyordum, travmamı yenmeye çalışacaktım.
"İyi misin?"
"Evet, özür dilerim..."
"Hayır, asıl ben özür dilerim. Sanırım seni biraz fazla zorluyorum."
Gözlerim doldu, ona böyle hissettirmek istemiyordum.
"Özür dilerim, Kuroo... El ele tutuşmaya, sarılmaya bile daha yeni alıştım ve biliyorum, daha fazlasını da istersin. Ben de isterim ama elimden gelen bu. Özür dilerim."
"Hayır, elinde olmayan şeyler için özür dileme. Ayrıca bana sana sarılmak da yeter."
Oturduğumuz koltukta biraz daha ona yanaştım ve televizyondan bir film açtım. Gerçi filmden çok onu izliyordum ama olsun.
--
Uyandığımda Kuroo'nun omzuna yaslamıştım başımı, o da başını benimkine yaslamıştı. Büyük ihtimalle filmi izlerken uyuyakalmıştık...
Onun da uyandığını anladığımda kafasını çekmesini bekledim ama önce bana sarıldı, sonra ise geri çekildi.
"Günaydın!"
"Günaydın."
"Kahvaltı hazırlayıp geliyorum," deyip koltuktan kalktığında ben de yardım etmek için yanına gittim.
"Senin yorulmana gerek yoktu güzelim, ben hallederdim..."
"Hayır, yorulmuyorum zaten. Hazırlayalım hadi."
Kahvaltı ettikten sonra biraz sohbet ettik, onu dinlemeyi çok seviyordum. Onu çok seviyordum.
Yapma, Kuroo... Seni bu kadar çok sevmeme izin verme. Sevgim gittikçe daha da büyüyor ve bu korkunç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tell me the truth - kuroken
Fanfiction"Gerçeği söyle, Kuroo Tetsurou." [bxb] [haikyuu kuroken fanfic]