6- feeling so cold
"Kusura bakma, biraz dağınık olabilir." Hyunjin kapıyı açıp içeriye girerken mırıldanmış, ardından kapıyı sonuna dek açarak elindeki çantaları kenara bırakmıştı. İçeri girer girmez gri koltuklu ve koltuklara tezat yeşil kırlentli bir salon karşılamıştı bizi. Kesinlikle Hyunjin'i yansıttığını düşündüğüm bir ev değildi, daha çok Younghan'ın izlerini taşıyordu. Hyunjin'e ait olduğu belli olan tek şey ise koca yemek masasının neredeyse hepsini kaplayan dosyalar, çeşitli evraklardı.
"Sorun değil." Salonu daha fazla izlemeyi es geçip içeriye adımladım ve koltuklardan boş olan rastgele bir tanesine oturdum. Younghan çoktan evin içinde bilmediğim yerlere girip çıkmaya başlamış, ben ise kuruntularımla baş başa kalmıştım. Bu evde kalacak olma düşüncesi bile kalbim ve göğüs kafesim arasında tekme tokat bir savaş başlatıyor, en ufak detayları kafama takıp beynimin acıyla kıvranmasını sağlıyordu.
"Odanı hazırlamamı ister misin, uyursun belki? Ya da önce yemek hazırlayayım, ne yemek istersin?" Uzun kabanını çıkarıp neredeyse her zaman üzerinde olan gömleğinin kollarını gözlerim önünde kıvırdı. Beyaz, damarlı kolları manzaram olurken kalbim zerre sakinleşmiyor, Hwang Hyunjin canıma okuyordu.
"Bir şey yemek istemiyorum, burada uyurum ben." Sol kolumun üzerine, dizlerimi kendime çekerek yatmış ve Hyunjin'e arkamı dönmüştüm. Ne göz göze gelmeye, ne de eskileri hatırlamaya takatim kalmamıştı.
"Minho'ya size iyi bakacağıma dair söz verdim, istersen biraz kestir ama uyandığında bir şeyler yemelisin." Başlarda iyi hissettiren ilgili tavırları şimdi yalnızca canımı sıkıyor, sinirden gözlerimi dolduruyordu. Baştan aşağı sahteydi; bana ilgiyle bakan gözleri, sözleri ve hareketleri. Hiçbirine inancım kalmamıştı artık. Bizim boşanma sebebimiz onun ilgisiz oluşuyken nasıl olur da bir anda tamamıyla değişebilirdi?
"Gerek yok Hyunjin, kendi başımın çaresine bakabilirim. Younghan'ın yanında dur yeter." Gözlerimi sıkı sıkıya kapamış, sakinleşmek adına derin nefesler almıştım.
"Ne demek gerek yok Jeongin? Yaralı olduğunun hala farkında değilsin galiba." Göz göre göre benimle oyun oynuyor, keyfine göre istediğini yapabileceğini zannediyordu. Kesinlikle düşünceli değil, fazlasıyla bencil bir insandı. Ne geride bıraktığı sızım sızım sızlayan duygularımı, ne de kafa karışıklığımı düşünüyordu. Yalnızca kendine göre hareket etmesi gittikçe daha da çok yıpratıyor, canımı yakıyordu.
"Artık susup uyumama izin verecek misin?"
"Hayır, burada uyuyamazsın." Israrla benimle inatlaşmaya devam ediyor, zannımca sabrımın sınırlarını test ediyordu.
"Sanane Hyun- Bırak beni aptal herif!" Sinirle ona doğru dönecekken bacaklarım ve belimde hissettiğim kollarla birlikte kendimi Hyunjin'in kucağında bulmam bir olmuştu. İstemsizce bağırırken o an Younghan'ın korkabileceği dahi aklıma gelmemiş, yalnızca panikle bir elimi omzuna atabilmiştim. "Hyunjin manyak mısın? Bırak, ineceğim." Elimi omzundan vurmaya özen göstererek indirmiş, onun hızla attığı adımlara karşın kucağında çırpınmıştım.
"Düzgün dur düşeceğiz." Agresifçe aldığı nefesler yüzüme çarparken ilk defa ona karşı bu kadar yakın olmak mutlu değil, huzursuz hissettiriyordu.
"İndir o zaman beni aptal herif." İkimizin de sesi git gide yükselirken koridordan koşarak bize doğru gelen Younghan'ı biraz geç fark etmiştim.
"Babiş bebek olmuş." Hyunjin ve benim aksime kıkırdayarak gülerken bir elini ağzına kapatmış, diğer eliyle de beni işaret ediyordu.
"Evet oğlum, babişin huysuz bir bebek olmaya karar vermiş. Onu sen uyutmak ister misin?"
"Olur! Benimle beraber uyusun mu? Yatağıma ikimiz bir sığabiliriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
slump. hyunin
FanfictionHyunjin işine aşık bir adamdı. Evlenmeden önce de, sonra da zerre değişmemişti. Ben hamile halimle onun hapse tıktırmaya çalıştığı zanlılar tarafından ölüm tehditleri alırken de aynıydı, Younghan ateşlenip hastaneye yattığında da. Başarılı bir savcı...