chapter eight

2.1K 309 111
                                    

8- killing me

Oğlum kollarım arasında, annemin özlediğim kokusu eşliğinde uyanırken bir kez daha fark etmiştim ailenin insana ne kadar çok şey kattığını. Yalnızca bir günde hem Younghan, hem de benim yüzümden gülümseme eksilmez olmuştu ve ikimiz de bunu annem ile babama borçluyduk.

"İç bakayım şu çayı, iyi gelir." Annemin dudaklarıma yasladığı kupanın içerisindeki bitki çayından bir yudum alıp kupadan uzaklaştım. Acı tat damağımda iz bırakırken yüz buruşturmamak adına uzun uğraşlar vermiş, annem sağ olsun yastık yorgan yattığım koltukta etrafımı çevreleyen yastıklardan birini kucağıma çekmiştim.

"Annecim, ilaçlarımı içiyorum zaten bunlara gerek var mı?"

"Sus oğlum, anneni dinle." Annemin gülmekten fazlasıyla uzak olan yüz ifadesi susup önüme getirilen her şeyi kabullenmemi sağlarken karşımdaki koltukta Hyunjin'le beraber oturan babama çevirmiştim bakışlarımı. İkisi birbiriyle samimiyetsiz bir sohbet başlatırken Younghan ise boş koltuklar dururken yere, ayak uçlarına oturmuş resim çiziyordu.

"Yardımların için teşekkür ederiz oğlum, başını şişirdik biraz kusura bakma."

"O ne demek öyle, lafı bile olmaz tabii ki yardım edeceğim. Oğlum ve babasından bahsediyoruz, her ikisi de benim için fazlasıyla önemli." Hyunjin'in babama kıyasla daha kısık çıkan sesi kulaklarıma ulaştığında yanaklarıma pembelik katarken, aynı zamanda kendime fazlasıyla kızmamı sağlıyordu. Ne zamandan beri onun söyledikleri beni heyecanlandırır olmuştu? Yıllardır binbir zorlukla ördüğüm duvarlarımı istemsizce birer birer yıkmamı sağlıyordu ve ben buna karşı çıkmak istiyor, tekrardan üzüleceğimi kendime sürekli olarak hatırlatmaya çalışıyordum.

"İşimiz gereği gitmemiz gerekiyor artık, bugün Jeongin'i de alıp Busan'a gideceğiz. Her şey için teşekkürler, epey yardımcı oldun." Ailem Busan'da kendi kliniklerini işletirken ben metropole inme tutkusuyla yanıp tutuşmuş, başımın belası bu şehre taşınmıştım. Yaşantıma Younghan gibi çeşitli güzellikler katsa da babası gibi bir pişmanlığıma da imzasını atmış, hayatımın eksiksiz her köşesine bir iz bırakmıştı. Şimdi ise büyüdüğüm yere gidecek, ailemim sıcak kollarına sığınıp her şeyden bir süre boyunca uzaklaşmaya devam edecektim.

"İşinize karışmak istemem ama burada kalmaları daha uygun değil mi? Gerek Younghan'ın okulu gerek her ikisinin güvenliği olsun burada kalmaları ikisi için de en iyi seçenek. Övünüyor gibi gözükmek istemem fakat bir savcının evine değil kurşun sıkmak yaklaşmak için bile kırk saat düşünmeleri gerekir." Younghan'ın okulu atlattığımız badireler sonucu tamamen aklımdan çıkmış, kendimi sorumsuz bir baba gibi hissettirmişti.

"Evet dedoş, benim okulum var. Okulumda bir sürü oyuncak da var biliyor musun? Hatta bir tane mavi araba var, ben onunla çok oynadım çok hızlı gidiyor. Sana da getireyim mi ondan oynar mısın?" Youghan hızla ayağa kalkıp dedesinin kucağına atlarken annem zorla bir yudum daha içirmişti çayından.

"Yok balım getirme bana, sen arkadaşlarınla oyna olur mu?" Babam Hyunjin'i yıllardır yapmak istediğimi yapıp boş vererek tamamen Younghan'la ilgilenmeye başlarken bu sefer annem olaya dahil olmuş, Hyunjin'in bakışlarını üzerimize çevirmesini sağlamıştı.

"O kadar göz yaşından sonra sana güvenip oğlumu emanet etmeli miyim Hyunjin? Oğluma gerçekten iyi bakabilecek misin?" Odadaki varlığımı sadece arada bir bana bakıp gülümseyen Younghan hatırlıyor olacak ki geriye kalan herkes bana sormadan hareket ediyor, varlığımı şiddetle reddediyordu.

"İnsanlar hatalarından ders alır Bayan Yang, dersimi fazlasıyla iyi bir şekilde aldığımdan emin olabilirsiniz. Endişelerinizi anlıyorum fakat size temin ederim ki oğlunuzu gözümden bile sakınacağım." Laf cambazlığını burada da epey iyi bir şekilde kullanıyor oluşu sinirden küplere binmemi sağlarken, Hyunjin'e de kelimeleriyle kalbimi hoplatan diline de içten içe lanetler okuyordum.

slump. hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin