chapter four

2.7K 299 146
                                    

4- I need you right by my side

"Bebeğim yapma böyle ama, işi vardır babanın o yüzden açamamıştır telefonunu." Oğlumu göremediğim iğrenç bir hafta sonunun ardından nihayet dört gözle beklediğim Pazartesi gelmiş, meleğime kavuşmuştum. Okuldan eve dönerken Hyunjin'i aramak istemişti fakat meşgule düşen çağrı hayallerini de suya düşürmüştü meleğimin ve yol üzerinden aldığım çikolatalar, beraber yarış yapalım dediğim arabalar moralini yerine getirememişti.

"Ama ben Hyunjin babama da anlatmak istiyorum okulumu." Dudaklarını büzerek huysuzlanan oğlumla beraber seslice bir nefes verip dizlerim üzerine çöktüm ve boylarımızı eşitleyip her iki elini de tuttum.

"Bir tanem, ben ameliyat yaparken seninle konuşabilir miyim?" Kafasını olumsuz anlamda iki yana salladığında konuşmaya devam ettim. "Aynı şekilde baban da duruşmadayken telefonunu açamaz ama çıkar çıkmaz arar o bizi merak etme." Aramasını umarak oğlumu teselli etmeye çalışırken aksi bir ihtimali düşünmek bile canımı yakıyordu. Younghan duygusal açıdan fazlasıyla hassas bir çocuktu ve Hyunjin'e de bir o kadar fazla değer veriyordu, aralarındaki bağa zarar gelirse nasıl toparlanırdı, ya da toparlanır mıydı kestiremiyordum.

"Baba pasta yapabilir miyiz?" Büzdüğü dudaklarıyla benden bir şey istediğinde hayır deme ihtimalim tabii ki de yoktu. En büyük zaafım oğlumdu ve kendisi bunun farkında olup, çok iyi kullanıyordu.

"Yapalım tabii, içine ne koymak istersin?"

"Çikolatalı olsun, hep yaptığımızdan yapalım." Çikolatalı pasta gözlerinin içini parlatırken az önceki buruk havanın yavaşça dağıldığını hissedebiliyordum.

"Koş mutfağa önlüğünü giy." Yanağına bir öpücük kondurup eğildiğim yerden kalktım ve o koşarak mutfağa giderken ben de telefonumun zil sesini iyice yükseltip oğlumun peşinden ilerledim.

"Babiş şunu bağlar mısın?" Bana arkasını dönmüş belininin yanından sarkan iki ipi elleri arasında sallarken, dizlerim üzerine çöküp ipleri bağladım ve gitmesine izin vermeden kolunu acıtmayacak şekilde ısırdım.

"Ben kendi tatlımı yediğime göre daha enerjik bir şekilde pasta yapabiliriz." Younghan kıkırdarken ben de gülümseyerek ayağa kalkmış ve oğlum mutsuz olduğu için tatsız geçen akşam yemeğinden kalan tabakları kaldırıp masada boş yer açmıştım. Younghan sandalyelerden birine çıkıp dizleri üzerinde durarak masaya boyu yetişecek bir hale geldiğinde dolaptan çıkardığım hazır pasta kekini önüne bırakmış, kremaları da çıkarmıştım. Normalde keki de kendimiz yapıyorduk fakat saat gittikçe daha da geç olurken bir de pişmesiyle oyalanmak istemiyordum.

"Baba yeşil krema yapalım, çimen gibi olsun." Nereden geldiğini bilmediğim çimen sevdasına karşı çıkmayıp doğal yollardan elde edilen yeşil gıda boyasını da çıkardım. Bu konuda takıntılı mıydım bilmiyordum fakat oğluma yedireceğim şeylerin içeriklerine ayrı bir dikkat ettiğim kesindi.

"Sen krema ve çikolata paketini aç bebeğim." Kafasını sallayıp beni onaylarken ben de kakaolu keki ortadan iki ayrı parçaya bölüp sütle iyice ıslatmıştım, kuru keki sevmiyordu beyefendi.

"Baba bu çikolatadan azıcık yiyeyim mi?" Gülümseyerek bana bakarken, çikolatayı da gittikçe daha da dudakları arasına yaklaştırıyordu.

"Ye oğlum ye." İzin vermemle beraber paket çikolatanın çeyreğine yakın bir kısmı minik ağzıyla buluşmuş, oturduğu sandalyede dans etmeye başlamıştı. Bu haline seslice kıkırdayıp biraz daha yakınına giderek saçlarını öptüm ve açtığı krema paketini elime aldım. Toz karışımı derin bir kabın içerisine boşaltırken üzerine biraz da süt eklemiştim. "İstersen kulaklarını kapatabilirsin bebeğim, makine biraz gürültülü çalışacak." Younghan hakkındaki en önemli diğer bir şey ise yüksek seslerden nefret ediyor oluşuydu. Bebekliğinden beri sürdürdüğü bir alışkanlığıydı bu, ses yükselir yükselmez yüzünü buruşturur, yanında ben varsam arkama saklanırdı.

slump. hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin