Kırmızı okulları daha önce görmüştüm ama bunların okları sarı renkliydi. Üstündeki üniformalarda mavi üstüne sarı oklar vardı. Kırmızı okluların bir kümesi olabilirdi. Belkide Red Shoot'ı yakalamaya gelmişlerdi ne de olsa o bir haindi onların gözünde. Red Shoot'ı omzundaki tişörtten tutarak bir ağacın arkasına götürmeye başladım. Bir elinde ok ve yayını tutuyordu. Eldivenimi birden bir el bombasına dönüştürdüm ve uzağa fırlattım. BOOM !!!!. Neredeye 7-8 asker ölmüştü ve hedefime ulaşmıştım. Ormandan birden alevler yükseldi. Bu bir işaretti. Aramız açılmıştı. Sırf 2-3 kız meleze kılıç dersi verdim diye artık onu sevmediğimi düşünüyordu. Birden Red Shoot'ın bağırışlarını duydum etrafını saran askerlere ok atıyordu. Nancy yaklaşık 50 kişilik bir ordu ile gelmişti. Red Shoot'a doğru koşmaya başladım. Birden zıt yönde Alecta'nın acı çığlığını duydum. O yöne baktım. Çevresi ağlarla çevriliydi. Hala kurtulma şansı vardı. Red Shoot ise Dark Punch diye bağırıyordu. İkilemde kalmıştım.
Sevgi mi? Arkadaş mı?
Alectayı kaybedersem tekrar kurtarma şansım azdı. Red Shoot içinde farklı bir durum söz konusu değildi.
