20-ANNE

2.8K 126 11
                                    

Aklım sende kala kala senden gidiyorum. İnsan yarısında terk ettiği filmin sonunu merak eder mi? Ediyorum.

Ve hiç medet ummazdım ki kendimi kalabalığın içinde buldum,senden sonrasına gidiyordum.İnanabiliyor musun? Senden.Sonrası..
Bir saat öncesi.
  Hava öyle kapalı öyle doluydu ki geceden beri yağan yağmur dinmiş fakat her an tekrar gelecek gibi havayı ağırlaştırıyordu.Annem üç dört gündür eve uğramıyordu ve biz de bir süredir Marcus ile birlikte kalıyorduk.Beni seviyor mu, umursuyor mu kendi içimde bile bilmiyordum fakat bugün rahmimi aldırmamı istiyordu inatla.Bir yandan her an gidecek gibi yüzüme bakıyor, bir yandan hiç gitmeyecekmiş gibi  tüm işini erteleyip benimle kalıyordu. Lera konusu en çok kafamı oyalayan konuydu bugünlerde.Ayağa kalkıp kahvaltı hazırlama seslerinin geldiği yöne doğru ilerlerken hala aklımda birleşmeyen yapboz parçalarını düşünüyordum. Marcus ise erkenden uyanmış ve patates kızartmaya çalışıyordu. Yanına doğru yaklaşıp mutfak tezgahına yaşlandım ve bakışlarımı üzerine çevirdim. Gülümseyerek biraz da endişeyle:
-Ne düşünüyorsun, diye sorduğunda burnumu öpmek için bana doğru yaklaşmıştı. Ona öyle bir tutku ile bağlıydım ki... Masaya oturup :
-Bu işler nasıl başladı Marcus, dediğimde elimi ekmeğe uzatıyordum ve onun da karşıma oturmasını bekledim bir süre. O da ekmeği önüne alırken:
-Aslında bilirsin otorite, dedi ve devam etti kaşlarını kaldırıp. Onlar ol der olur, yaparız, yapmak zorundayız Liya. Herşey Wad ile başladı. Wad ve Opeloa.Dünya ile bağlantı kurma yolunu bulduğumuzda ilk incelenen insan Opeloa oldu. Onun her hareketini izliyorduk. Uzun bir süre sadece izledik.

Sağ elimi çenemin altına yerleştirip devam et anlamında başımı yukarı aşağı salladım. O da devam etti:
-Aslında herşey iyiydi bu aşamaya kadar.O da kabullenmişti görevleri. Bu göreve kadar geldikten sonra Wad çok kötü bir haber ile geldi.
Gözlerimi açarak, "Ne oldu ki?", dediğimde gülümseyerek:
-Opeloa intihar etti , Liya, dedi. Bunu derken o da şaşkın şaşkın bakıyordu.
-Daha sonra dünya ile bağlantı yasaklanmıştı ta ki bana kadar.Seni Lera ile birlikte bulduk.Ben sadece görevleri tamamlamakla yükümlüyken sana aşık oldum işte. Olaylar burada kopuyor.Bir gizemin var Liya.Beni sana çeken birşeyler var. Bir gün ne olursa olsun, bana inanmaktan vazgeçme olur mu?
Ortama bir sessizlik hakim oldu o an.
"Marcus," dedim. "Lera konusunu konuşmak istiyorum.
Marcus toparlanarak:
-Hadi hazırlan.Bunu da yolda anlatırım.Bugün hastane günü, dediğinde bende uyuşuk adımlarla odama doğru yöneldim.
                           ***
Hastane yatağından kalktıktan sonra saate doğru kaydırdım gözlerimi ve kapının önünde camdan beni izleyen Marcus ile bakışmaya başladım. Sonunda o kazanmıştı ve istediği olmuştu.Arabaya kadar koluma girdi ve ilerlememiz bittikten sonra kapımı kapatıp kendi koltuğuna geçti ve kapısını yavaşça kapattı.Bana doğru gülümseyerek saçımı bir kere okşadıktan sonra  ben Lera denilen kızdan bahsetmesini beklerken o hiç konuşmadan yola devam etti. Yolu yarılayana kadar hiç konuşmadı. Ben ise oturmuş öylece manzarayı izliyordum.Sıklıkla saate bakıyordu Marcus.Evin bulunduğu dağ yoluna girerken arabayı hızlıca durdurdu ve bana doğru döndü. Gözlerini sımsıkı bastırıp :
-İn aşağı, dediğinde anlamamış gözlerle Marcus'a bakıyordum. Tekrarladı.
-İn dedim Liya.Beni de bir daha asla bekleme.Özür dilerim.İn.
Arabanın kapısını üzerimden eğilerek açtıktan sonra kafasını öne doğru eğdi ve konuşmanın bittiğini belli eder gibi derin derin iç çekti.
Ben ise sadece açık kapıyı geriye doğru itip ,indim.Tek gördüğüm hızla uzaklaşan araba ve karşıdan gelen komşumuz Jale teyzenin bana doğru koşuşuydu.

ANKSİYETİK-Düzenleniyor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin