31-HIRS

1.7K 81 0
                                    

"Yemin ederim isteyerek yapmadım Marcus! Yemin ederim. O çok güçlüydü ve benim güçlünün yanında durmaktan başka şansım yoktu... Allah kahretsin. "

Lera tırnaklarını yemeyi kesmediği için sürekli Anıl ile yüz yüze geliyorduk soğuk sokakta.
"Bana hayatın boyunca hiç sevmedin" , dedi birleştirdiği ellerini çözerek.

"Marcus sus artık." Ellerini titreyen hareketlerle saçının arasında gezdirirken tırnaklarını yemeye devam ediyordu Lera. "Yine kavga edeceksiniz." Kendimi eski bir banka atıp sinirle gülmeye başladım. Gülüşüm gitgide büyüyüp kahkahaya dönüştü. Hem Liya'yı kaybetmiştim, hem neler yapmıştım. Biraz zaman geçtikten sonra  Anıl'ın kolunun altına kedi gibi sinmiş Liya uyandı.İkisi de ölmeye yüz tutan hastalar gibi görünüyorlardı.
Biraz zaman bakıştıktan sonra Liya'nın telefonu çaldı ve titrek elleriyle çıkartıp uzun zamandır çalmayan telefonunu açtı."Nasılsın Liya, dedi karşıdan gelen ses. İkram edememiştim içimde kaldı. Yeni etlerin tadına beraber bakarız dedim... Deadhumana uğra bir ara."

Liya titreyen elleri ile telefonu bize doğru tutarken hoparlörü açarak yüzüme baktı."Sana demiştim Liiiiiyaaaa... Marcus iti etinin tadına bakacak demiştimmmm... Laa laaa... Daha fazla gerçeğe hazır mısın? Oturduğun insanlardan birisi senin öz be öz kardeşin. Kardeşini mi bulmak istiyorsun çaresizce? Üzgünüm Liya... Bulmak seni güçlü değil, ölü kılacak. Şimdi önüne bak. Kardeşin orada duruyor... Ha birde Sevgilerimle... Daniel .."

Liya telefonu elinden fırlatıp bize baktı. Şimdi üçümüzde yan yana durmuş birbirimize bakıyorduk... Anıl daha şaşkınca bana bakarak eğildi. Dişlerinin arasından konuşarak, "Canını alacağım Marcus, dedi. Ama önce o Daniel orospu çocuğunun canını alacağım!"

Anıl hala bana küfürler savururken Liyanın manasız gözlerinin en içine baktım. Ne yani? Şu üç kişiden birisi onun öz kardeşi miydi?

"Saçmalık! Saçmalık! İş birliği yaptığın pisliğin söyledikleri saç ma lık! "
___

LİYA-

Anıl, sakin olmayıp tekrar Marcus'a saldırınca ağzım aralık bir şekilde tekrar yere baktım. Aynı noktaya bakıyordum fakat gördüğüm üç yüzden ve bir suretten ibaret olmaktan başka hiç bir şey değildi. Sokak bekçisi koşarak Anıl ve Marcus'u ayırdı. Hala saldıracak bir yer arayıp, arada saçlarını çekiştiriyor, beni kendine çekip sımsıkı sarılıp gökyüzüne bakarak dua ediyordu, "Ne olur onu da alma!" diye. Sokağın yaslanıp beni kendisine çekti yavaşça ve başım göğsüne geldiğinde sesleri dinlemeye başladım. O ise Lera ve Marcus'a bakıyordu zavallı gözlerle. Gözleri kıpkırmızı, bakışları çaresiz...
"Üzülme ne olur", diye inlercesine seslendim. O bakmaya devam ederken bir yandan saçlarım ile oynuyordu.

ANIL-

Liya arkamdan oturduğum banka gelince Marcus, "İsteyerek yapmadım Liya. Cani değilim ben...", dedi. Liya'ya dönüp derin bir iç çektikten sonra Liya'nın son cümlesi Marcus'a oldu.

" Haklıydın", dedi. "Gerçek canavarlar insanlarmış!"

Liya... Git gide o kadar hırçınlaşıyordu ki. Değiştiğinin farkında bile değildi. Asi, itaatkâr bir nebze isyankar bir kahramana dönüşmüştü. 

ANKSİYETİK-Düzenleniyor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin