"Yorgunluk bir karanlık gibi çöktü üzerime. Artık dur dedim kalbime 'dur'. Sen de yorulmadın mı? Karanlığın içinde önce kalbimi kaybettim ben. Şimdi ise sen kayıp gidiyorsun ellerimden. Çıkamıyorum bu karanlıktan. Senden sonra yeniden aydınlatamıyorum ben hayatımı. Benim ışığımdın sen, ışığımı kaybettim ben. Şimdi küçük bir evde, yataktan bozma bir kanapede gözlerim tavanda duruyorum öylece. Gözlerim kapanmamak için direniyor adeta. Sanki göz kapaklarımın üzerinde duran bir geçmiş vardı ve ben ne zaman gözlerimi kapatsam geçmişim kirpiklerime düşüyordu. Kirpiklerimdeki var olmaya çalışan geleceği yok ediyordu sanki. Uykusuzluk bedenime çivilenmiş gibi benimleydi. Adeta benimle bütünleşmişti. Uykusuzluk denilince akla ben ve göz altlarım geliyordu. Gece uykusu diye bir şeyin varlığına daha da inanır oldum. Gerçekten geceler çok kıymetliydi. Gecelerini uyuyarak geçiren insanların daha huzurlu bir hayatı olduğunu düşünmeye başlamıştım. Elimden hiçbir şey gelmiyordu artık. Ki bundan öncesinde de pek bir şey yaptığım söylenemezdi. Bu zamana kadar hatta bu yaşıma kadar hakkıyla yapabildiğim tek şey sevmekti. Ve nasıl yapıyorum bilmiyorum ama birini sevince, sevilmemeyi de beraberimde getiriyordum. Cidden bazen kendimi aciz biri gibi hissetsem de, bu bulanık hissi seviyordum. Çünkü bence bir insan ancak sevdiğinin karşısında aciz konuma düşerse bunun bir anlamı olurdu. Belki ona karşı yenilmek, yeniden başlamak için bir umut olurdu. Elimden geleni yaptım, artık yolundan çekiliyorum demek olurdu."
S.İnsan geçmişini inkar edebilir miydi? Yaptıklarına yapmadım, yenildiği kalbe yenilmedim, söylediği şarkıları söylemedim diyebilir miydi? Mutsuz geçen günlerini hiçbir şey olmamış gibi gülerek hatırlayabilir miydi? Sahi insanlar bu kadar güçlü müydü? Genç kız bir gün ansızın unuttuğunu sandığı ne varsa yeniden hatırlıyordu. 'Bir yabancı sayesinde' dedi kalbi, 'bir yabancı yüzünden' diye düzeltti aklı. Sevda için geçmişten gelen bir yabacıydı Alaz. Sevda'nın arkasından geçmişini haykırırken, Sevda'nın 'geçmişim' dediği adamın yanı başında durduğunu bilmiyordu. Genç kızın geçmişini yanına alarak onu arkasından vurduğunu bilmiyordu. Alaz, bugün Sevda'nın arkasından bağırırken Mert'in duymaması gereken şeyleri haykırdığından bir haberdi. Söyledikleri ona hiçbir şey kazandırmayacak aksine çok daha kıymetli bir şeyi kaybettirecekti.
Sevda'yı.Sevda, olduğu yerden kıpırdayamazken bir kez daha neden geri döndüğünü sorguluyordu. Neden bu şehirde, bu evde, bu sokaktaydı şu an? Neden görmezden gelmeye çalıştığı ne varsa ayağına dolanıyordu? İnsanlar neden her şeyi berbart etmek zorundaydı? Tam şu an arkasında kalan bu iki adamda yabancıydı ona, biri onun için atan kalbin varlığından habersizken diğeri seni tanıyorum diye haykırıyordu adeta. Oysa ikisi de yabancıydı işte, geçmişten gelen.
Sevda, Alaz'ı gerçekten tanımıyordu ama Alaz kendisini tanıdığını söylüyordu. Sevda, onlara dönmeden önce kendinden emin bir şekilde gür çıkan bu sese bir cevap arıyordu aslında. Birkaç dakika boyunca ne diyeceğini düşündü, şu an buna bir cevap bulmak üç bilinmeyenli bir denklemi çözmekten daha zordu. Alaz gerçekten Sevda'yı tanıyorsa ve şarkıdan söz ediyorsa Sevda onunla aynı lisede okumuş olmalıydı. Bu da demek oluyordu ki Alaz ve Mert de aynı liseden tanışıyorlardı. Her şey bir bir yerine otururken, Sevda Alaz'ın kendisini liseden tanıdığına emin oldu. Çünkü Sevda bir tek lisedeyken şarkı söylemişti ve eğer Alaz şimdi bunları söylebiliyorsa o şarkıyı da dinlemiş olmalıydı.
Sevda tüm bunları aklından geçirirken, Mert ve Alaz her zaman olduğu gibi bir tartışmaya girişmişti. Ne zaman yan yana gelseler Alaz bir konudan tartışma çıkarır, sonuç olarak iki genç adam birbirlerine girerlerdi. Alaz, uzun bir zamandır babasının ikazları sonucu ablasıyla nişanlı olduğu süre boyunca Mert ile kavga etmemişti. Sonuç olarak bazı noktalarda babasının sözü, Alaz'ı tamamen ezer geçerdi.
Şimdi ise Mert ile tamamen bağımsız bir şekilde evine gelmişken, Mert'i görmüş hiç yoktan öfkelenmişti. Oysa Alaz'ın tek derdi o gece gördüğü kızla yeniden karşılaşmak, belki ondan özür dileyip onunla yeniden tanışmaktı. Uzun bir zamandır kimsenin yer edinemediği aklında, yer edinen bu kızın hayatıyla ilgili her şeyi öğrendiğini düşünürken belki onunla oturup bir kahve içmek istemişti. Fakat Alaz'a göre Mert tüm planını suya düşürmüş, onunla kavga etmek için eline geçerli bir sebep vermişti. Alaz, Mert'e rağmen giden kızın arkasından 'Seni tanıyorum!' diye bağırmış, belki gitmez kalır diye de beklemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKSİK CÜMLELERİM
ChickLit'Eksik Cümlelerim' ismiyle yayımlanan ilk hikayedir. "Hayır saçların omuzlarındaydı.." diye konuştu Mert. Sevda genç adamı gülümseyerek dinlerken, Mert'in dudaklarında buruk bir tebessüm vardı. "Seni o sahnede ilk defa gördüğüm günü hatırlıyorum. S...