"Hayat sandığımızdan daha hızlı geçiyor ve fark etmeden bir ömrü tüketiyoruz. Ne zaman sonu geleceğini bilmediğimiz bir hikayeyi yazmaya gayret ediyor, birçok satırında da duraksıyoruz halbuki. Hayatımızla ilgili kararlar alırken her seferinde daha büyük bir engel çıkıyor önümüze. Her defasında daha sert düşüyor ve bir o kadar da hızlı kalkıyoruz düştüğümüz yerden. Bir gece yine oturdum, sana hayattan bahsediyorum. Öylesine bir gece işte, yine seni düşünmekle geçiriyorum dakikalarımı.. Bir hayalim bitse biri başlıyor, her hayalin sonunda mutlaka bir gerçek beni bekliyordu. Bu gece anladım ki sana sandığımdan daha uzaktım. Aramızda yollar, yıllar ve belki de bir ömür olsa da kalbinin kalbime uzaklığı hepsinden ağırdı. İnsan kalbine 'beni sevmiyor' diyemiyor ya hani ben uzun bir süredir sevilmiyorum diyorum kendi kendime. Ama kalbim inatçı bir çocuk gibi işte, sevilmediğini kabullenemiyor. Şimdi sorsan bir gün ansızın karşıma geçip 'Beni hiç sevdin mi?' diye. 'Hayır' derdim ben seni sadece sevmedim, ben sensiz eksik kaldım. Hiçbir zaman tamamlanamayacağım. Sen yoksun, gözlerin yok, hayaller var, en çok da kabuslar.."
S."Sevda!" diye bağırdı Sedef Hanım cam kırıklarınının üzerine yığılan kızına. Sesini ona duyurmak istemişti ancak Sevda onu duyamayacak kadar kötü bir durumdaydı. Sedef Hanım kızını cam kırıklarınının üzerinden kaldırmaya çalışıyordu ama Sevda'yı kaldırmaya çalıştıkça cam kırıklarını genç kızın vücuduna daha çok batıyor, onu daha çok kanatıyordu sanki. Sedef Hanım ne yapacağını bilemez bir halde ayağa kalktı. Kızı biraz daha o cam kırıklarınının üzerinde duracak olursa eğer kan kaybından ölecekti. Yusuf evde yoktu, kızını nasıl yerden kaldıracağını bilemedi. Sevda da yıllar önce böyle mi hissetmişti sahiden? Annesini kaldıramayınca o da böyle çaresiz mi hissetmişti kendini? Sedef Hanım evin kapısına doğru yöneldi, yardım çağırmalıydı. Kapıyı açıp bağırmaya başladı. Delirmiş gibiydi, apartmanın içinde yankılanıyordu sesi. "Yardım edin! Yardım edin! Kızım ölüyor!"
Genç kadının sesiyle neye uğradığını şaşıran teyze-yeğen alelacele kapıya koştu. Nalan Hanım Sedef Hanım'ı sesinden tanımıştı. Nalan Hanım ve yeğeni Mert kapıyı açınca sesin sahibi kadına baktılar panikle. Çok endişeli görünüyordu, telaş içinde konuştu. "Yardım edin!" Dedi sesi çaresizdi. Mert'e doğru yöneldi. "Kızım ölüyor, onu hastahaneye yetiştirmemiz lazım. Ne olur yardım edin!" Genç kadın Mert'i damatlığıyla karşısında gördüğünde bir anlığına şaşırmıştı ama onun kızına yardım edebileceğini düşündü. Mert şaşkınlık içerisinde yardım isteyen kadına baktı. Sonrada hızlıca açık bırakılan kapıdan içeriye girdi, Sedef Hanım ve teyzesi de arkasından içeriye girdiler. Sedef Hanım onları salona doğru götürürken kendine lanet okuyordu. Bu gece olanlardan kendini sorumlu tutuyordu.
Mert genç kadının gösterdiği odaya girdiğinde gözlerine inanamadı. Şaşkınlıkla yerde, cam kırıklarınının üzerinde baygın yatan yeşil elbiseli kıza bakarken, "Aman Allah'ım!" diye mırıldandı. Genç kız yerde öylece hareketsiz yatıyordu, ellerinde, omuzlarında hatta yüzünde bile kesikler vardı. Dizleri paramparça olmuştu. Mert hızlıca kızı kucağına aldı, saçlarından dolayı yüzü tam görünmüyordu. Çok kan kaybetmiş olmalıydı, genç adam kucağındaki kızla alelacele merdivenlerden inmeye başladı. Asansöre binmek şu durumda pek iyi bir fikir gibi gelmiyordu. Mert kız ile birlikte apartmanın kapısından çıkarken hızla arabasına doğru yöneldi. "Teyze! Anahtarlar sol cebimde." Yaşlı kadın anahtarı alıp hızlıca kapıyı açtı, Mert kızı arka koltuğa bırakırken Sedef Hanım diğer kapıdan binip kızının başını dizlerine aldı. Mert, genç kızı arabaya yerleştirirken bir an kızın yüzünü kapatan saçlarını yüzünden çekmeye çalışmıştı. Ve sonrada akmış rimeline, kuruyan dudaklarına rağmen onun güzel yüzüyle karşılaşmıştı. Mert şaşkınlıkla duraksadı fakat hemen sonra Sedef Hanım'ın sesiyle kendine geldi. "Hadi acele et biraz!" Mert onun ikazıyla hızla doğrulup kapıyı kapattı. Genç adam üzerindeki takım elbiseyi çıkarmadığı için kendi kendine söylenirken, hızla şoför koltuğuna oturup arabayı çalıştırdı. Bu damatlık üzerinden çıkmadığı sürece bu gece bitmeyecek gibiydi. Nalan Hanım ise ön koltuğa otururken hâlâ bu kızın nasıl bu hale geldiğini merak ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKSİK CÜMLELERİM
Genç Kız Edebiyatı'Eksik Cümlelerim' ismiyle yayımlanan ilk hikayedir. "Hayır saçların omuzlarındaydı.." diye konuştu Mert. Sevda genç adamı gülümseyerek dinlerken, Mert'in dudaklarında buruk bir tebessüm vardı. "Seni o sahnede ilk defa gördüğüm günü hatırlıyorum. S...