✽ ⇠ ❦ ⇢ ✽Ertesi sabah Jeongguk, Jimin ve Hoseok arabadan inerken otoparka giriş yaptı. Jimin her zamanki gibi maskesini takmıştı, yüzü çıplak, saçları doğal halinde gözlerinin üzerine doğru sarkıyordu. Bu sefer elinde yerel pastanedenin büyük bir poşeti vardı, telefonuna bakarken dikkatle taşıyordu.
"Günaydın." İkili sete doğru ilerlerken onlara yetişmek için koşmaya başladığında seslendi.
"Günaydın, Jeongguk-ssi." Hoseok kibarca gülümsedi. Jimin ise varlığına kaşlarını çatarak tepki vermişti, telefonuna bakmaya devam ediyordu. Jeongguk sabırlı olmak üzerine çalışıyordu o yüzden büyüklük yapmaya karar verdi ve gülümsemeye devam etti.
Üçü otoparkta ilerlerken tekrar Jimin'in elindeki kutuya baktı, "İçinde ne var?"
Jimin çantayı önüne doğru çekti ve omzunun üzerinden keskin bir bakış attı "Hiçbir şey."
Jeongguk ellerini masumca havaya kaldırdı, "Sadece sohbet ediyordum." Jimin ona bakmak için döndü, gözleri yüzünde şüpheyle gezindi. Cevap vermeden tekrar telefonuna döndü ve ilerlerken cihazı saran parmaklarını biraz daha sıktı.
Jeongguk Jimin'in omzunun üzerinden baktığında, onun yayınlanan son Naver makalelerini incelediğini gördü. Arama çubuğuna kendi adını yazdığını ve son yayınlananlar arasında gezindiğini görünce kaşlarını çattı.
Seokjin ve Taehyung'un Jimin'in genç yaşta medya tarafından linçlenmesi hakkında söylediklerini hatırladı. Her gün bir yerde adından söz ediliyordu. Jeongguk aniden, hayranlarının ve genel halkın olumlu veya olumsuz sırf adı geçtiği için her şeye tıklayacağı gerçeğini fark etti.
Jimin'in her sabah hakkında ne yazıldığını görmeyi bekleyerek uyandığını, güne adını aratarak başlaması gerektiğini fark ettiğinde midesinde bir ağrı hissetti. Herkesin gözü üzerindeyken ve adın herkesin dilindeyken bu şekilde yaşamayı hayal bile edemiyordu. Jeongguk düşüncesiyle bile bunalmıştı.
Stüdyonun girişinden geçtiklerinde Jimin daha hızlı yürümeye başladı, soyunma odasına doğru ilerlerken çantayı göğsüne yakın tutuyordu. Hoseok heyecanlı bir ses çıkararak peşinden soyunma odasına ilerledi.
Jeongguk koridorda gezindi ve ana stüdyoya ilerlerken Jimin'in soyunma odasının önünden geçti. Setin köşesindeki her zamanki koltuğunda kendini rahat hissediyordu. Çantasından dizüstü bilgisayarını çıkardı ve Yoongi'ye bir güncelleme e-postası yazmadan önce bağdaş kurarak yerleşti.
Birkaç dakika sonra Jimin'in soyunma odasının kapısı açıldı. Jeongguk merakla başını dizüstü bilgisayarından kaldırdı ve Hoseok'un Jimin'in tuttuğu çantayla ilerlediğini gördü. Genellikle gün boyunca abur cubur ve atıştırmalık yiyeceklerle dolu olan atıştırma masasına, uzun çekim gününü oyuncular ve ekip için daha katlanabilir kılıyordu, doğru gidiyordu.
Hala oldukça erkendi, bu yüzden kimse pahalı görünen hamur işlerinden, keklerden ve turtalardan oluşan diziyi dikkatli ve hızlı bir şekilde koyarken fark etmemişti. Süslü kutuları açmayı ve masaya yerleştirmeyi bitirdiğinde, masanın yarısı neredeyse doluydu. Dizmeyi bitirdiğinde memnuniyetle başını salladı ve aceleyle soyunma odasına geri döndü.
Jeongguk bakışlarını ikramlı yiyen personellere çevirdi, "Vay canına, şuna bakın," dedi içlerinden biri bir tabak dolusu hamur işini gösterirken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the inside story [çeviri] | kookmin
Fanfictionjeon jeongguk, park jimin hakkında bilmesi gereken her şeyi biliyordu. korkunç itibarını ve manşetleri süsleyen bitmek bilmeyen söylentileri duymuştu. iki ay boyunca jimin'i takip etmesi ve onun hakkında bir makale yazması emredildiğinde memnuniyets...