✽ ⇠ ❦ ⇢ ✽Cheongsapo, küçük ama sevimli bir sahil kasabasıydı. en yoğun günlerinde bile çok gürültü olmazdı, bu yüzden sabahın neredeyse dördünde şehre yaklaşmışken jeongguk'un arabasının yoldaki tek araç olması şaşırtıcı değildi.
ana yol kasabanın sahil şeridine paralel uzanıyordu. jeongguk limanı uzaktan görebiliyordu, sabahın erken saatlerinde açılmaya hazırlanan balıkçı gemilerinin ışıkları onun işin eve hoş geldin işareti gibiydi.
kasabanın girişine az kala yavaşladı, sağ taraftaki küçük çakıl taşlı patikaya saparken arabanın lastikleri gıcırdadı. başka biri burada bir yol olduğunu bile bilmezdi ama jeongguk gözü kapalı bulabilirdi. patikanın sonuna vardığında arabayı durdurup motoru kapattı.
telefonuna uzanmadan evvel emniyet kemerini çözdü, ufak bir sızlanmayla boynunu ve sırtını esnetti. kardeşi kayıkhaneyi canı her istediğinde kullanmasına izin veriyordu, kendisi nadiren kullanırdı, yine de jeongguk her seferinde gelmeden önce ona haber vermeyi seviyordu. mesajını gönderdikten sonra yana uzanarak jimin'in omzunu hafifçe dürttü.
"hyung, uyan."
jimin gözlerini kırpıştırarak yavaşça başını kaldırdı, "hm?"
"geldik."
"geldik mi?"
jeongguk onaylarcasına başını salladı, "cheongsapo'ya hoş geldin hyung, memleketim."
jimin omuzlarını dikleştirerek oturuşunu düzeltti, aniden uykusu açılmıştı. kapıyı açtı ve arabadan indi. jeongguk da onu takip etti. dalgaların sesi birdenbire etraflarını sarmıştı, taşlar jimin'in ayağının altında gıcırdıyordu, arabanın etrafından dolaşarak kıyıya vuran dalgalara baktı. dolunay suya yansıyordu ve gökyüzü, seul'de görmeyi hayal dahi edemeyeceği kadar parlayan yıldızla kaplıydı. kayalıkların arasına yerleşmiş kayıkhane, beyaz ahşaptan dış cehpesiyle ay ışığında parlıyordu.
ılık deniz meltemi, vücudunu yalarak jimin'in saçlarını ve kıyafetlerini savurdu.
"vay canına..."
jeongguk ellerini ceplerine sokarak yanına ulaştı, gömleği ılık deniz havasında uçuşuyordu, sanki onu böyle resmi giymek deniz melteminin kafasını karıştırmıştı. "beğendin mi?"
"çok güzel. büyüdüğün yer burası mı?"
jeongguk başını salladı, "hala saat geç, biraz dinlenelim. yarın sana etrafı gezdireceğim. yani teknik olarak bugün ama yarın işte, gündüz yani."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the inside story [çeviri] | kookmin
Fanfictionjeon jeongguk, park jimin hakkında bilmesi gereken her şeyi biliyordu. korkunç itibarını ve manşetleri süsleyen bitmek bilmeyen söylentileri duymuştu. iki ay boyunca jimin'i takip etmesi ve onun hakkında bir makale yazması emredildiğinde memnuniyets...