6

1K 111 93
                                        

Gözlerimi zar zor açık tutmaya çalışırken diğer yandan da Minho'yu uyumaması için uyarıyordum. Sabahın altı buçuğunda okula gelmek başka bir saçmalıktı zaten fakat 'ya Hyunjin benden önce gelirse' korkusuyla gece uyuyamamıştım bile. Hem de bir kaç şey halletmem gerekiyordu.

Pencerenin önüne bıraktığım soğuk suyu alıp kafama diktim. Belki böyle biraz kendime gelirdim.

"Hassiktir, geliyor. Hadi git."

Su şişesini siktir edip çöpe atarken hızla kapıdan çıktım. Neden bu kadar heyecan yaptığımı ben bile anlamamıştım.

Tam Hyunjin'in önünde durduğumda gülümseyerek kafa salladı. "Selam."

Kalp atışlarımı duymaması için derin bir nefes alıp karşılık verdim. "Selam. Nasılsın?"

"İyiyim, teşekkür ederim."

Yan yana okula girdiğimizde okuldakilerin odak noktasına çevrilmiştik. Yüzümü buruşturup yüksek sesle konuştum. "Neye bakıyorsunuz?"

Fısıldaşmalar artarken Hyunjin'in kolunu tuttum. O kadar gergin gözüküyordu ki...

Şaşkınlık içinde bakışlarını çevirerek yüzüme bakarken hafifçe çekiştirdim. "Benimle gel. Rahatsız olduğun yüz kilometre öteden fark ediliyor."

İkiletmedi. Kaçmak istiyordu zaten.

Onu yangın merdivenlerine getirdiğimde kolunu geri çekip fısıldadı. "Bizi burada görürlerse ceza alabiliriz. Geri dönelim."

Bu kadar tatlı olması illegaldi.

"Ben hep geliyorum. Sorun yok. Endişelenme."

Bir şey demeden adımlarımı takip etmeye başladı. çatı katına kadar çıktığımızda sessiz olmaya özen göstererek kapıyı açtım ve kendimi dışarıya attım. Hyunjin de peşimden beni takip ediyordu.

Bir kaç saat önce çatıya kurduğumuz düzeni görünce şaşkınlık içinde bana döndü. "Felix. Bunlar da ne böyle? Cidden hiç gerek yoktu."

Gülüp ilk kez cesaret ederek elini tuttum. Kalbim depar atarken çekiştirerek yerdeki yastıkları işaret ettim. "Otur bakalım."

İkiletmeden oturup piknik sepetine bakıp kahkaha attı. "Okulun çatısında piknik yapan ilk çift olarak adımızı tarihe yazdıracağız."

İlk çift...güzel.

"Neden olmasın? Akılda kalıcı bir şey yapmak istedim sadece. Güzel değil mi?"

"Güzel." dedi. "Çok güzel."

Karşısındaki yastığa oturup piknik sepetini açtığımda içindeki meyveleri ve tatlıları çıkardım. Gülerek beni izliyordu. Doğruyu söylemek gerekirse bu oldukça hoşuma gidiyordu. Beni izlemesi.

"Hiçbir derse girmeyecek miyiz?" diye sorduğunda gözlerimi yüzünde gezdirdim. "Cidden bunu mu merak ediyorsun?"

"Evet? Okulda olduğum halde yok yazılmak istemem."

Omuz silktim. "Benden bıktığında gidebiliriz."

Gülümseyerek kafasını yana yatırdı. Oldukça tatlı görünüyordu. "Senden sıkılmak ne mümkün..."

En tatlı şekilde gülümseyip gözlerinin en içine baktım. O kadar güzeldi ki gözleri...çekik ve sert görünse bile gülümsediğinde fazlasıyla tatlı görünüyordu. Bunu bir tek bana göstermesi de fazlasıyla hoşuma gidiyordu.

wir leben schnell||hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin