0.444...

118 15 7
                                    

Mitsuki yerinde bir an bile zaman kaybetmedi. Parka doğru uçtu, kelimenin tam anlamıyla uçtu. Umut ve heyecan, bedeninin her yerini kaplamıştı ve vücudunu onlar yönlendiriyordu. Durup düşünemedi.

Boruto'nun yanında bittiğinde beyninin ona oyun oynayıp oynamadığını merak etti. Dirseklerini dizlerine yaslamış, başı aşağı dönük olduğu için kendisini henüz görmeyen ve bankta oturuyor olan Boruto'nun omzuna çekinerek uzattı elini. Ve dokundu.

Dokundu. Bu bir hayal ürünü değil, Boruto'nun cisimleşmiş haliydi ve ona dokunabildi.

Bu ufak temasla Boruto birden kafasını kaldırdı ve Mitsuki'ye şaşkın bakışlarını yöneltti. Mitsuki ise Boruto'da olan değişimleri hayretle izledi sırayla.

Yüzünün soluşu, kaşlarını çatışı ve korku dolu ifadesi... Bu korkunun iğrenmeye dönüşmesi ise daha fenaydı.

"S-Sen...!"

Boruto aniden ayağa kalkıp Mitsuki'den uzaklaştı. Mitsuki'nin içindeki mutluluk ise alevlendiği gibi sönmüştü. Ses çıkarmadan sorgularcasına Boruto'ya baktı ve daha açıklayıcı davranmasını bekledi.

"Senin burada ne işin var?!"

Mitsuki şaşkınca ona bakıp kaşlarını çatarak bu beklenmedik tepkiyi sorguladı.

Boruto'nun gözlerinden ise korku okunuyordu. "Anlamamazlıktan gelip masumu oynama bana!"

Mitsuki gerçekten Boruto'nun neyden bahsettiğini anlamıyordu. Bunu olabildiğince yüzüne yansıtarak Boruto'dan cevap bekledi.

"Gerçekten anlamıyor musun?"

Mitsuki kafasını olumsuz yönde salladı. Buna karşılık Boruto'nun yüzü, nedendir bilinmez daha anlayışlı bir hal almıştı. Artık korkuyor değildi de Mitsuki'ye acıyor gibiydi daha çok.

"Neden konuşmuyorsun?"

Mitsuki önce tereddüt etti, içine derin bir nefes çektikten sonra kısık bir sesle konuştu.

"Beni... Duymayacağından korktum."

Anlamaz bakışlarını sergileyen kişi bu sefer Boruto'ydu. "Neden duyamayayım ki?" Her ne kadar bu sorunun cevabını merak da etse önemli değilmiş gibi büyük bir sırıtış yayıldı yüzüne.

Mitsuki, o ana kadar iradesini sağlam tutmuştu. Bir aya yakın bir süredir hayalet gibi yaşamıştı, Boruto da kendisine göre hayalet rolü oynamıştı ve şimdi o özlediği gülümsemesini görünce içinde bir şeyler koptu. Gözünden, çıkmak için o anı bekliyormuşçasına gözyaşları dökülmeye başladı. Ne yaptığını bilmeden Boruto'ya sarılırken buldu kendini.

İnsanların daha önce birbirlerine sarıldıklarını görmüştü ama daha önce böyle bir şey yapmadığı için asla gerçek anlamını bilmiyordu. Gereksiz bile görürdü bazen. Aynı zamanda da garip bir davranıştı, birbirlerine sarıldıklarında tüm dertlerini unutmuşlar gibi davranıyorlardı çünkü.

Ama şu andan itibaren öyle değildi. Sarılmak tarif edilemez bir duyguydu, bu yüzden Mitsuki hiçbir zaman anlamını öğrenememişti ama şimdi biliyordu. Gerçekten de, tüm dertleri çekiliyor gibi hissetti. Güvenliydi, sıcaktı, neşeliydi...

Boruto ise şaşkın bir halde Mitsuki'ye bakıyordu. Onu itmek istemedi ama sarılmak da istemedi. Kafası o kadar karışıktı ki, son günlerde birçok şeyi hatırlayamıyor olmuştu. Aklında belirli parçalar vardı ve bunları birleştirmeye çalıştıkça başı ikiye ayrılacakmışçasına zonkluyordu. Daha fazla bilgiye ihtiyacı vardı. Her şeyden önce, Mitsuki'nin hikayesini dinleyecekti ki sorularına cevap bulabilsin.

***

"İyi misin sen? Yoksa dalga mı geçiyorsun-ttbasa!"

"Dalga geçen birisi değilimdir."

"Doğru dedin... Beni bir aydır görmediğini söylüyorsun da, ben seni her gün gördüm ama? Birlikte görevlere gittik, vakit geçirdik ve..." Kasvetli bir şekilde sessiz kalmıştı Boruto. Ağzını zar zor tekrar açtı ve birkaç ayrıntı daha ekledi, "...son görevimizde daha farklı şeyler yaşandı. Ondan sonraki günler de, hiçbir zaman normale dönmedi."

"Ne demek istiyorsun?" Kaşlarını çatmıştı.

Boruto dudağını ısırdı. Kesinlikle söylemek istemiyordu ama söylemek zorundaymış gibi hissediyordu. "Düşmanımız zorluydu... Moegi-sensei'nin grubu ile araştırmaya gittiği kişiler. Görevden geri dönmedikleri uzun bir zaman aralığında, bizi gönderdiler. Bunları bilmiyorsun sanırım, hm?"

"Hayır."

Boruto bir iç çekerek devam etti. "Tam rotayı bilmiyorduk tabii, tahminen gittikleri yönde ilerliyorduk. Köy sınırlarından yeni çıkmıştık ki kendilerini gösterdiler ve saldırdılar. Aslında saldıran kişiler..." Gözlerini yumdu.
"...Moegi-sensei'nin takımıydı."

Mitsuki kaşlarını çattı. "Nasıl?"

"Bilmiyorum. Düşmanın kontrol ettiğini düşündüm ama... Gayet akılları başlarında davranıyorlardı. Nasıl desem, kontrol edilmekten çok bir anda bir şey yaşamışlar da fikirleri değişmiş gibiydi."

"Peki ya sonra?"

"Onlarla savaştık. Şunu söylemeliyim ki, İno-Shika-Cho üçlüsünün güçlü olduğunu hep biliyordum ama daha da güçlenmişlerdi. Bilmediğim teknikleri vardı. Zor dayandık diyebilirim. Çok can alıcı bir noktada, az kalsın kazanıyorduk."

Boruto yutkundu ve kaba bir sesle konuştu.

"Tabii sen bize ihanet etmeseydin."

Something is Wrong 『Mitsuki x Boruto』Where stories live. Discover now