"Tahminimce Shikadai'nin takımı da buralarda, Sarada'nın fikri doğruysa."
Mitsuki bir şey demedi, diyemedi. Boğazında oluşan yumru konuşmasını imkansız kılmıştı. Ağzı bir anda kurumuştu, diliyle ne kadar ıslatmaya çalışsa da dili de kurumuştu. Boruto'nun anlattıklarının dehşeti bir yana, bunları anlatırken takındığı tavrın ağırlığı bir yana; anlattığı, tarif ettiği Mitsuki'nin kendisine oldukça tanıdık gelmesinin suçluluğu da apayrı bir yanaydı.
Boruto'ya itiraz etmeyecekti Mitsuki. "Ben yapmadım." ya da "Öyle bir şey yapmam." gibilerinden polemiğe girmeyecekti. Çünkü Mitsuki'nin iradesini almış olsaydınız ya da doğduğundan beri bambaşka şeyler anlatılsaydı, daha doğrusu fikri değiştirilseydi, Mitsuki gerçekten de çekinmeden yapardı bunları. Aklının hep bir köşesinde sorgulamıştı; kararlarını, eylemlerini, bakış açısını... Ama yanında Boruto varken elbet bunları düşünmeye ihtiyaç duymamıştı! Hep Boruto'nun davranışlarını benimsemişti. Bu tamamen karşısına çıkan fırsatla ilgiliydi. Belli şeyler yaşanmadıkça, kimseyi iyi ya da kötü olarak adlandıramazdınız. Yani karar Mitsuki'ye bırakılsa ve temel düşünceler başka bir kaynaktan verilse, belki Mitsuki gerçekten de arkadaşlarına ihanet etmeyi seçerdi. Boruto gibi iyi niyetlilerden başka, dünya düzenini bozmayı amaç edinmiş bir başkasının düşünceleri, mesela.
Mitsuki artık kendisine oldukça tanıdık olan aynı konumda oturuyordu yine. Güneş'inin evinin çatısındaydı, bu sefer Güneş'yle birlikte. Boruto da, kendisi gibi hemen yanına uzanmış evden yükselen hararetli konuşmaları dinliyordu.
"Ne görevi bu?" diye sordu birden, hiçbir şey anlamamış olan sarışın.
"Bilmiyorum, çok takip edemedim." Burukça gülümsedi. "Aslında her gün yaşananları pür dikkat izliyordum ama gariptir ki, bir o kadar da bihaberim her şeyden."
"Yare yare..." İç çekti Boruto. "Sarada'ya göre, düşmanımızın stratejisi şu: Rakiplerinin asıl düşüncelerini pasifleştir ve hep beyninin bir köşesine yolladığı duygularını gün yüzüne çıkar. Aslında tekniği bu değil ama bunu yapabiliyor." Boruto bir saniye durakladı, hemen cümlesini düzeltti. "Duygularını değil, duygular hep kalıcıdır. Sadece insanların mantığıyla oynuyor. İradesi güçlü olan için bundan kurtulmak zor değil. Ayrıca, bedenimizden ayrılan irademiz veya düşüncelerimiz -ya da adı artık her neyse- buraya yollanıyor," iki kolunu da gökyüzüne kaldırıp yanlarına doğru genişçe kavis çizdi. "bu ne olduğu belirsiz dünyaya."
Mitsuki aşağılanmış hissederek Boruto'ya laf attı. "Sen neden buradasın o zaman?"
Boruto duyulabilir bir şekilde yutkundu. Belki de ona en ağır gelen şey buydu. Çatlak sesiyle yanıtladı:
"Benim iradem günler önce kayboldu zaten. Sen benim yüzüme küstahça bakarken, düşüncelerimi önemsemeyip kaçarken irademi seninle bıraktım, yine dön diye."
Mitsuki bu sözlerin ağırlığının altında ezilecekmiş gibi hissetti. Suçlu olup olmadığını asla kestiremedi. Bir şey de diyemedi. Gergin havayı dağıtmak adına bir laf attı ortaya.
"Konuşma tarzın değişmiş."
"Evet, artık kendimi kandırmıyorum." Gülümsedi. "Hep derim, yine diyorum; ben babam değilim. O aptal moruk yıllarca kendini kandırmış olabilir, sonunda başarılı olmuş da olabilir ama umrumda değil. O onun tarzı, benim de kendime göre bir başarı yolum var, elbet."
"Bunu atlattığını sanıyordum. Babana benzemekten... Gurur duymuyor muydun?"
"İkisi farklı şeyler."
Mitsuki bir şey demedi.
"Eee? Ne yapacaksın, buradan kurtulma konusunda?"
Mitsuki afalladı, konuşmanın başından beri ilk kez Boruto'ya çevirdi yüzünü. "Hapsolduk gibi duruyor, ne yapabiliriz ki?"
Boruto dudağını dişledi, yüzü kasılıyordu. Mitsuki tam ne oldu diye soracaktı ki Boruto içinde tutamadığı gülme dürtüsünü birden saldı ve evden yükselen konuşmalar dışında sessiz olan bahçeyi alaycı kahkahalarıyla doldurdu. Birkaç dakika kadar iştahla güldü, bu süre boyunca Mitsuki ise sadece onu izlemekle yetindi. Sakinleştiğinde ise, gözünün kenarlarında biriken yaşları sildi -bunlar gerçekten gülmekten oluşan yaşlar mıydı, Mitsuki emin değildi- ve sonunda bakışlarını Mitsuki'ye yoğunlaştırdı.
"Hah, ben de gelmiş burada iradem yok diyorum. Sen benden de betermişsin. Bu kadar çabuk mu pes ettin?"
Mitsuki kaşlarını çattı. Boruto'nun sözleri iğneliyiciydi. Mitsuki sadece bir saliselik bir anda, bu sözlerden tiksindi. Hoş, Boruto burada geçirdiği vakit boyunca neler hissettiğini nereden bilsin ki? Bunun dışında, bir yanı da haklıydı tabii. Yine Boruto yanındaydı ve başka bir şeye ihtiyaç duymuyordu, yine o yanındayken düşünmeyi bırakmıştı.
Beklemediği bir anda, Mitsuki ona bakmazken Boruto'dan bir hıçkırık sesi geldi. Şaşkın bakışlarını tekrar ona döndüğünde Boruto'nun gözlerini dolduran asi yaşları gördü. Gözlerinden aşağı süzülmesinler diye titreyerek direniyordu Boruto, ancak bu savunmayı sağlayacak cephanesi yoktu. Güçsüz savunmadan hızla sızıp aşağı süzülen göz yaşlarını izlerken, Mitsuki'nin kalbinin bir yerinde bir şeyler koptu. Boruto'nun ağlamasına kesinlikle alışık değildi.
Şimdiye kadar güçlü tutmuştu kendini. Ama gerçekten, bu savaşı karşılayacak gücü yoktu.
"Of..." Hıçkırıklarını engellemeye çalışırken sessiz ağlayışına iniltiler eşlik etti. Mitsuki de Boruto'yu serbest bıraktı, sakinleşebilsin diye. Boruto biraz olsun rahatladığında ise konuşmuştu. "Günlerdir... Bunu dizginleyebilmiştim. Ne var ki, seni görmek inşa ettiğim bütün savunmaları güçsüz kıldı. Karşımda masumca dururken nasıl tüm suçu sana yıkabildim ki? Düşmanın marifetini bildiğim halde..." Burnunu çekti. "Lanet olsun, oluşturduğum tutumu bile koruyamıyorum. Özür dilerim, Mitsuki."
"Özür dilemeni gerektirecek bir şey yok, şu an saçmalıyorsun." Mitsuki ona bakmıyordu. Boruto ise itiraz eden gözlerini ona dikti, hızlıca doğruldu uzandığı yerden. "Hayır-"
"Boruto." Mitsuki imalı bir sesle Boruto'nun lafını kesti, ardından kendisi de onunla aynı hizaya gelmek için onun gibi doğruldu. "Tek istediğim, yine eskisi gibi olmak. Senin için mümkünse."
Boruto gözlerini kaçırdı. Zorlama bir gülümsemeyle, "Eskisi gibi, tabii..." diye mırıldandı. Sesindeki kırık parçalar, insanın kulağını tırmalıyordu. Şimdi apayrı bir duygu işitmişti Mitsuki, kızgınlık değil, yoğun bir üzüntü ve sesinin her ayrıntısında hissedilen hüzün. Nedenini tam kavrayamamıştı. Duygu işlerinden çoğu zaman anlamıyordu zaten.
Yine ve yine beklemediği bir anda Boruto, başını omzuna yaslamıştı. Mitsuki'nin şaşkın gözleri onda gezinirken ise konuşmuştu. "Bir süre duralım böyle, sonra buradan nasıl kurtulacağımızı düşünürüz." Gülümsedi. "Merak etme, kesinlikle bir yolunu bulacağız."
Akşam olmak üzereydi ve bu zaman kavramını yitirmiş Mitsuki için oldukça şaşırtıcı bir durumdu.
![](https://img.wattpad.com/cover/301209570-288-k490200.jpg)
YOU ARE READING
Something is Wrong 『Mitsuki x Boruto』
Ficção GeralSelamlar. Bu kitap; - Boruto serisinin fanon shiplerindendir. - bxb içerir, shounen ai tarzında - Animenin kendi kurgusunda geçecek bir hikayedir (tabi kurguyu yazdığım hikayeye göre şekillendireceğim).