0.999...

68 9 14
                                    

Mitsuki Boruto'nun yalan mı yoksa doğruyu mu söylediğini anlayamadı. Yalan söylediğine ne kadar inanmaya çalışsa da yine de kalbinin derinliklerindeki acıyı dindiremiyordu.

Oysa kendisi Boruto'ya o kadar değer veriyordu ki... Onun için ölmeyi de göze almıştı. Boruto bunu anlayamamış mıydı?

O kadar şoka uğramış olmalıydı ki Boruto endişeyle kendisine seslendi. "Mitsuki?"

Mitsuki kendine hakim olmaya çalışarak donuk bakışlarını Boruto'ya çevirdi fakat ona ancak birkaç saniye bakabildi. Daha fazlasına dayanamadan arkasını döndü. Hayal kırıklığına uğramış yüz ifadesini saklamasının başka yolu yoktu.

Samimi sayılacak şekilde gülmeye çalıştı Mitsuki fakat daha çok bir psikopatın gülüşüne benziyordu. "Doğru... Haklısın Boruto."

Mitsuki arkasından bir iç çekiş sesi duydu. "Pekala, kimse ölmeyecek. Şimdi başka bir çözüm yolu bulalım."

Ay karanlıkta git gide uzaklaşıyordu şimdi. Güneş'ten aldığı ısı ve ışık kesilmiş, onu terk etmişti. Ulaşabildiği kadarı ise çok, çok uzaktaydı.

"Benim birkaç fikrim daha var." dedi Mitsuki.

"Bunu önceden söylemeliydin!" Boruto kızmıştı.

Mitsuki hafifçe sırıttı. "Diğer fikirlerimin de bundan daha hoşuna gideceğini sanmıyorum."

Bu sefer sesszlik konuşmaya başladı. Bir taraf vicdanını rahatlatmaya çalışıyor ve kendine yalan söyleyip duruyordu. Öbür taraf ise sessizce kabullenme yolundaydı, son bir kez daha çaba sarf ediyordu yolun sonu için.

"Aylardır burada sağlıklı bir zihinle yaşamıyorduk zaten. Sağlıklı da düşünemiyoruzdur muhtemelen." Burukça yutkundu Mitsuki. "Fakat bunu kullanıp daha da ilerletebilirsek, belki zihin sağlığımız gerçekten bozulur ve bu bizi bedenlerimize bağlayabilir."

"Ama bedenlerimize döndüğümüzde iyileşeceğimiz kesin değil."

"Aynen öyle."

Mitsuki Boruto'ya bakacak cesareti bulup arkasına döndü en sonunda. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme, acı dolu bir gülümseme vardı.

"Bir fikrim daha var."

Boruto merakla dinlemeye koyuldu.

"Madem sen benim ölmemi istemiyorsun, ben de senin ölmeni istemiyorum, o halde aynı anda ölelim."

Boruto kahkaha attı. "Saçmalama. Kendimize bi' elektrik verdik mi geri döneriz bence."

"Hayır. Bu sadece seni yorar."

Boruto şöyle bir düşündü. Hiçbir fikir iç açıcı değildi. Zihin sağlıkları bozuk bir şekilde dönseler iyileşmeme ihtimalleri vardı. Tedavi görseler bile iyileşmeyebilirlerdi. Böylelikle yaşamamak daha iyi bir seçim gibi geliyordu, tabii kolayca tercih ettiği bir şey de değildi.

"Bir Genjutsu ile çözülmeyecek değil mi?"

"Evet, bunu konuşmuştuk."

Boruto kaşlarını çattı. Korka korka sordu.

"Peki... Aynı anda nasıl öleceğiz?"

"Kolay. Kunailerimizi aynı anda birbirimizin kalbine fırlatacağız."

Boruto ürperdi. Mitsuki bunu çok basit bir şeymiş gibi söylemişti.

"Gerçi, shuriken kullansak daha kolay olabilir. Tercihen jutsumuzla güçlendirebiliriz de." gülümsüyordu Mitsuki.

"Komik değil."

Mitsuki'nin gülümsemesi suratında dondu, tam ağzını açmıştı ki Boruto'nun tekrar konuşmasıyla susmak zorunda kaldı.

"Bu gibi şeyleri söylerken çok basitmiş gibi söylüyor ve gülüyorsun. Neden?"

"Çünkü işin sonunda ikimiz de kurtulabiliyoruz."

Boruto ona inanamıyormuş gibi baktı. Üzgündü, sinirlenmişti, elinde olmadan shurikenlerinden birini eline aldı ve parmağında döndürmeye başladı.

"Öyle olsun." dedi sinirle. Karşındakini ne kadar üzdüğünün farkında değildi ama böylesi daha iyiydi belki de.

Mitsuki de eline aldı shurikenini, kararsızlıkla konuşmaya başladı. Bu süre içinde, Boruto ile arasına mesafe koymaya başlamıştı.

"Her şeyden önce, lütfen ne yaptığımızın farkında olalım."

"Farkındayım. Sana kızmamak için çabaladığım birkaç dakika boyunca birkaç kez anlattın."

Boruto ne yaptığını kesinlikle bilmiyordu, hem kendisine hem Mitsuki'ye öylesine kızgındı ki artık ne olacaksa olsun istiyordu. Bu saçma yerin içine düşmeden önce onlara ihanet eden Mitsuki'yi de unutmamıştı henüz... Gerçek Mitsuki'nin öyle davranmayacağını bilse de beynine söz geçiremiyordu.

Mitsuki yeterince uzaklaştığını düşününce durup Boruto'nun tam karşısına geçti.

"Bir şey daha söylemek istiyorum."

Boruto içten içe artan tereddütüyle dinlemeye koyuldu.

"Sen benim Güneş'imdin, hala öylesin ve öyle kalmaya devam edeceksin. Işığından mahrum kalsam bile bu gerçek değişemez."

Boruto kafasıyla hafifçe onayladı. Kafası karışmıştı ama Mitsuki'yi anlıyordu.

Ben de seni seviyordum, Mitsuki.

Shuriken tutan elini geriye çekti. Onu gören Mitsuki de aynısını yaptı.

Hala seviyorum.

Boruto Mitsuki'nin acı çekmesini istemiyordu, o yüzden shurikeni dikkatli kullanmalıydı. Raiton tekniği kullanarak shurikeni elektrikle kapladı, elektrik Mitsuki'yi uyuşturacak ve böylece acı çekmesine engel olabilecekti. Mitsuki haklıydı, tercihen jutsuyla güçlendirebilirdi de.

Ve sevmeye de devam edeceğim.

Her ikisi de derin bir nefes aldı, aynı anda isabet alarak shurikenlerini birbirlerine fırlattılar. Boruto gözlerini kapattı. Mitsuki bu duruma üzülmüştü çünkü son bir kez Boruto'nun gözlerine bakmak isterdi. Bir zamanlar onun gözlerinin renginde bir dondurma almıştı...

Sevginden mahrum kalsam bile bu gerçek değişemez.

Bıçaklar havayı kesercesine yol aldı, her ikisinin hızı da birkaç saliseden sonra aniden kesildi ama yere yığılan sadece bir kişi vardı.

Boruto halen zarar görmemişti anladığı kadarıyla. Korkarak gözlerini açtı, ölümcül birkaç saniye içinde en çok şu an korkuyordu.

Karşısında yere yığılmış bir Mitsuki ve bedenine saplanmış iki shuriken vardı.

Ay karanlığa alışıktı nasıl olsa, ama Güneş bunu tatmamalıydı.


Something is Wrong 『Mitsuki x Boruto』Where stories live. Discover now