"Selam gençler!"
Burak Hoca'nın neşeli sesiyle birlikte bıkkınlıkla nefesimi dışarı vererek başımı kaldırdım. Okul temsilciliğine aday olanları bir araya toplamış, bilgilendirme yapacağını söylemişti. Kollarını iki yana açarak bizi selamlarken ona zoraki bir gülümseme ile karşılık verdim. Gözleriyle bizi süzdü tek tek. "Hepiniz buradasınız ama tek bir kişi eksik. Arda nerede?"
Alaycıl bir tavırla, "Kaybedeceğini anlayınca adaylıktan geri çekildi galiba hocam," dedim fırsattan istifade. "Eh, haksız da sayılmaz. Ne de olsa karşısında benim gibi dişli bir rakip var."
Burak Hoca söylediğim şeye gülerken ne ara geldiğini bilmediğim Arda seslendi arkamdan. "İçi boş hayaller kurma güzelim, üzülürsün."
Omzumun üzerinden yüzüne bakıp, "Aaa geldin mi?" diye sordum yapay bir şaşkınlıkla. "Ben de korkup kaçtığını düşünmüştüm."
Otuz iki dişini gösterircesine sırıttı. Dudakları iki yana kıvrılırken yanağında oluşan büyük çukurda takılı kaldı gözlerim. Hadi ama, gamzelilere zaafım vardı. Bu bana yapılacak iş miydi şimdi? "Öyle bir şeyi anca rüyanda görürsün, şekerim."
"Eğer seni rüyamda görürsem bu şey rüyalıktan çıkar," dedim memnuniyetten uzak bir ifadeyle yüzüne küçümseyici bir bakış atıp. "Kabus olur o."
"Ha ha ha," diyerek yüzünü buruşturdu. "Çok komik!"
"Çocuklar, çocuklar.. " diye araya girdi Burak Hoca gergin ortamı dağıtarak. "Anlıyorum bu iş için çok heyecanlı ve hırslısınız ama lütfen bu hırsınızı birbirinizden çıkarmayın."
"Pardon hocam." dedim dudaklarımı ıslatıp mahçup bir tavırla yüzüne bakarak. "Bir daha olmaz, kusura bakmayın."
Gülümsedi Burak Hoca. "Sorun değil Ceylin."
"Eee hocam, niye topladınız bizi buraya?" diye sordu adının Birkan olduğunu öğrendiğim çocuk sabırsızlıkla. "Bir an önce söyleseniz de gitsek artık?"
"+1," diyerek ona destek çıktı diğer rakibim olan Selim, tahammülsüzce hocanın suratına bakarak. "Ne zamandır bekliyoruz, tek kelime eden yok."
"Sakin olun lütfen," diyerek ikazda bulundu Burak Hoca yeniden. "Hepinizin gelmesini bekliyordum çocuklar. Artık tam olduğumuza göre başlayabiliriz."
Derin bir nefes alarak dikkatimi hocaya verdim. "Hepiniz birer afiş hazırlayacaksınız kendiniz için." diyerek konuşmaya başladı Burak Hoca. "Bu afişleri okulumuzdaki panolara asacaksınız. Tabii, güzel bir slogan bularak."
"Bunun kadar saçma bir şey duymadım," dedi Selim, kendini tutamayıp. "Neden yapıyoruz ki bunu? Amaç ne?"
Burak Hoca ne diyeceğini bilemezken, "Konu hakkında fikrin yoksa cümlenin devamını dinlemeyi öğrenebilsen keşke." dedim çenemi tutamayıp. "Biraz daha beklersen açıklama yapacak adam."
"Sana mı söyledim ben, sen niye burnunu sokuyorsun?" diyerek tersledi beni. "Her şeye muhalefet olmasana sen."
"Karşındaki bir hoca, saygılı ol biraz." dedim kaşlarımı çatıp Selim'in yüzüne bakarak. "Benimle de düzgün konuş."
Belli belirsiz gülümsedi sinir bozukluğuyla. "Konuşmazsam ne olur?" diye sorarken bana doğru adımladı. "Ne yaparsın?"
"Kafanı kırarım mesela," dedim ben de ona doğru adımlayıp.
"Kırsana yiyorsa." derken bir adım daha atacaktı ki, üzerime yürümesine engel olan kişi Arda olmuştu. Tam aramıza girerken elini Selim'in göğsünün üzerine koydu.
"Hop hop, ağır ol." dedi tok bir sesle. "Buraya olay çıkarmaya gelmedik, ne bu atarlı giderli laflar?"
"Sana ne oluyor lan artist?" diyerek kaş göz yaptı Selim, sinir bozucu bir tavırla. "Sen ne giriyorsun araya?"
"Ağzını topla, yoksa ben toplamasını bilirim." dedi Arda, oldukça ciddi bir şekilde gözlerini Selim'in gözlerine dikerek. "Adam gibi çekil kenara, dinle hocayı, sonra da bas git işine."
"Çocuklar, tamam.." Burak Hoca nihayet olaya müdahale etme gereği duyarken Selim hiç oralı olmadı.
"Adamlığı senden mi öğreneceğim?" diye dik dik konuşmaya devam etti. "Bana adamlığı öğretecek son kişi bile değilsin sen artist, bas geri."
"Ne diyorsun lan sen?" Arda fevri bir şekilde Selim'e karşılık verecekti ki Birkan ve Murat Selim'i geriye doğru çekiştirip olayı kapatmaya çalıştılar.
Fakat Arda hiç de olayı kapatacak gibi görünmüyordu. Hoca araya girdiği hâlde Selim'e doğru adımlayacaktı ki derin bir nefes verip onu bileğinden kavradım. Şaşkınlıkla başını kaldırıp yüzüme baktığında, "Uzatma artık." diye mırıldandım sessizce. "Olay çıkarmaya gerek yok."
"Duymuyor musun Ceylin ne dediğini?" diye sitem etti, kaşlarını çatarak. "Kimse benimle böyle konuşamaz, herkes haddini bilecek. Bırak kolumu."
"Nesin sen mafya mı?" dedim alayla. "Ne bu ağır abi tavırları? Delirtme insanı, gel şuraya!"
Onu bileğinden çekiştirirken Selim yine çenesini tutamadı. "Bırakın beni lan artık," dedi Birkan ve Murat'a ithafen. "Bu herifle kavga edecek hâlim yok ya! Baksanıza köpek gibi havladı havladı sonra da kızın arasına saklandı."
Elimi alnıma vurdum söylediği şeyle. Arda'nın öfke saçan bakışları beni bulurken, "Bana söyledi değil mi onu?" diye sordu ürkütücü bir sakinlikle. "Bana dedi onu?"
"He vallahi sana dedi." dedim omuz silkerek.
"Bana dedi.." diye tekrar etti, aynı sakin tavrını koruyarak. Hemen sonrasında dudaklarını ıslatıp bileğini kavradığım ellerime uzandı. "Şu kolumu alayım artık ben," dedi sessizce. Elimi kendinden uzaklaştırdıktan hemen sonra yüzüme baktı yeniden. "Yanlış anlama, arada bunun gibi şerefsizlere yumruk atmaya yarıyor da."
Ne dediğini idrak edemedim kısa bir anlığına. Yüzüne aval aval bakıp, "Ha?" dedikten hemen sonra ne dediğini anlamama gerek kalmadı.
Çünkü uygulamalı olarak gösterdi.
Aradaki Burak Hoca'yı, Birkan'ı ve Murat'ı hiçe sayıp resmen Selim'in üzerine atladı.
°
Arda hahsjsjdk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hodri Meydan | texting [tamamlandı]
Short Story-tamamlandı.- +05** : duyumlarıma göre aday olacakmışsın, temsilci olmak için. +05** : bak güzelim, üzülmeni istemem. +05** : her yıl düzenli olarak ben adaylığımı koyar ve diğer adaylara büyük fark atarım. +05** : takdir edersin ki, bu sene de g...