Bölüm 2

69 4 0
                                    

Çırpınmaktan  bitap düşen ruhum iyileşmeyi bekleyen küçük bir kız çocuğu gibiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Çırpınmaktan bitap düşen ruhum iyileşmeyi bekleyen küçük bir kız çocuğu gibiydi. Ayak bastığımız dünyanın içinde milyonlarca hikaye vardı. Her canlının kalbinde kendi hayatının satırları vardı ve ben o satırlara dokunan kişiydim. Bu zamana kadar mucizelere inanmaktan delicesine korkan kalbim şimdi ufacık bir mucizeye tutunacak kadar acizdi.  Derinlerde kalbimin çatlaklarından sızan kimsesizlik hissi en zayıf noktamdı belkide. İnsanın etrafı ne kadar kalabalık olsada içindeki yanlızlık baş edilemeyecek kadar ağır geliyordu.

Elimdeki kupayı biraz daha sıkı kavrayıp üşüyen parmaklarımı ısıttım.  Sabaha karşı çöken kızıllık dağılmıştı. Maviliğin üzerine uzanan güneşin parıltıları havanın açık olacağının haberini veriyordu. Köprüdeki trafik sabahın en erken saatlerinde bile yoğunluğunu koruyordu. Arabalar birer birer hareket edip ivme kazanamadan tekrardan duruyorlardı. Balkonun trabzanlarına bedenimi yaslayıp denizin üzerine misafir olan vapurların gel gitlerine çevirdim bakışlarımı . 

Normal seyrinde devam eden hayat kimisi için birçok çaresizliği beraberinde getiriyordu.

Kahvenin dumanı beraberinde nem kokusuna karışıyor ve insanı dinçleştiriyordu. Sert esen rüzgar sabahlığımın açıkta bıraktığı yakalarımdan süzülüyordu.  Saçlarım rüzgarın etkisi ile geri savrulup omuzlarımdaki yerine geri düşmüştü. Uykusuz geçen bir gece daha sonunda sabahın ilk saatlerine ulaşmıştı.

Saatlerdir soğukta durmak beynimi uyuştursada bütün kötülükleri aklımın en ücra köşesine hapsetmeme yardımcı olmuştu. Beyaz ahşap kapıyı ardımdan kapatıp ince tülü çektim. Soğuktan sıcağa geçen kemiklerim anında gevşemişti. Duvardaki saat çoktan sabah 7 yi gösteriyordu.

Üzerimdeki saten sabahlığı yatağın üzerine atıp uyuşuk adımlarla giyinme odasına geçtim. Cam bölmelerin arasında gözlerimi gezdirip askıdaki kadife siyah şort ile sıfır kol  badiyi çıkarıp giyindim.  Bacaklarımın çoğunluğunu açıkta bırakan şortun altına siyah deri çizmelerimi alıp geçirdim. Saçlarım zaten düz olduğu için taramam yetmişti. Gümüş renk saatimi koluma taktım.  Siyah kadife ceketi omzumun üzerine atıp saçlarımı dışına çıkardım. Kol çantam ve telefonumu elime alıp sessiz adımlar ile yürümeye çalışsamda topuk seslerimin koridorda bıraktığı tok seslere engel olamayarak merdivenleri  indim.  Merdivenlerin sonuna geldiğim sıra salondan gelen yüksek sesleri duymamla kaşlarım çatıldı. Abimin kapalı salon kapısını aşıp koridora yayılan sesi adımlarımı sekteye uğratsada kapının kolunu çevirip başımı içeriye uzattım.

Abim salonda bir ileri bir geri yürüyor bir yandanda bağırmaya devam ediyordu.  Babam her zamanki berjerinde oturup elinde tuttuğu çay bardağı ile gözlüklerinin üzerinden abime ifadesiz sert bir çehreyle bakmakla yetiniyordu. Kapının tam arkasına konumlanan masada ise Annem kahvaltısını yapıyordu. Abim öfke ile elini şöminenin üzerindeki çıkıntıya vurmuştu. Çıkan tok ses yüzünden bir iki adım ileri atılmam ile bütün gözler üzerime çevrilmişti. Sırtımda hissettiğim bakışlar keskin bir bıçağın ucu batmış  kadar can yakıcıydı.

GİRDAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin