V

120 10 11
                                    

Meganla bir akşam okulda bir yıla değerdi. Tüm o şebekliğiyle bana biraz zaman vermiş ve bir akşamlığına da olsa bana her şeyi unutturmuştu.

"Hadi kalk Meg! Kahvaltı hazırladım." dedim.

Ama o kene gibi yapıştığı yorganına biraz daha sarıldı. "Pankekler soğuyor seni ayı. Kış uykusu zamanı geçeli çok oldu."

Bir şeyler mırıldanıp gözlerini açtı. "Günaydın."

Çatal bıçak sesleri mutfağa yayılmıştı. İkimizin de karnı yeterince doyunca

Ashton'dan bahsetmeye karar verdim.

"Meg, sana bir şey söylemem lazım."

Elindeki kahveyi masaya bırakıp bana döndü. "Evet Lis seni dinliyorum? " dedi ve ciddi bir surat ifadesi takındı. Ashtonla yaşadığımız olayları anlattım.

"Tanrım Lis! Bu çocuk hakkında acilen bir karar vermen gerek. Onun ne yaptığıyla ve senin bu konu hakkınd gösterdipin davranışlarla ilgili. Yoksa sonunun hiç iyi biteceğini sanmıyorum." diye çıkıştı ve masayı toplamaya koyuldu.

Kollarımı bağlamış düşünüyordum. Megan'ın saman alevi hala sönmemişti. Tabakları tezgaha sertçe bırakıp bana döndü. Arkasanı tezgaha dayadı. Şimdi bakışıyorduk.

"Ah Lis, sana bir şey önermek istiyorum. " bana cevap bekler gibi bakıyordu ama onun ani çıkışları beni germişti. Beklediği cevabı alamayınca devam etti. "Bence bir terapistle görüşmelisin."

Nefesimi hızlıca dışarı verdim. "Halihazırda zaten bir terapistim var Meg."

"Gerçek bir terapistten bahsediyorum. Okulun rehberlik servisinden değil. Eğer istersen tanı-"

"İstemiyorum. Ben güçlü bir kadınım. Bunu atlatabilirim." Megan'ın üzerimdeki bakışları hafifledi. Yanıma yaklaştı ve beni göğsüne bastırdı. "Tatlım bunun zayıflıkla alakası yok. Hadi inat etme."

Daha fazla savaşamıyordum. Gerçekten. Her şey sanki bana karşı cephe almıştı. Megan bile.

"İstemiyorum dedim." Beni bıraktı ve suratını ekşiterek bana baktı. Ağzını açıp bir şeyler söyleyecekken durdu. Ve yarım bıraktığı işime geri döndü.

¤

Okuldaki işimi askıya aldırmış, tüm gün evde takılıyordum. Gece yaşıyor, gündüz ise uyuyordum. Yine o gecelerden birinde elimde bir parti paketi Dorito's ve bir şişe kolayla The Bachlorette izleyip kaderime yanıyordum. Yüzüm on altı yaşındaki ergenler gibi sivilceyle dolmuştu ve beni asıl endişelendiren konu bunun umrumda bile olmamasıydı.

Megan beni bu akşam için bir iş davetine çağırmış fakat onu sert bir dille reddetmiştim. Onu da kendimden uzaklaştırıp kendi yalnızlık krallığımda yirmi kedi nüfusuna hükmedecektim. Sanırım terapist olayı yardımcı olabilirdi ama asla gidip Megan'a kararımdan vazgeçtiğimi söylemezdim. Bunu yapmazdım çünkü bu bendim. Sapkın bir kişilik...

O Bachlorette bölümünün gül seremonisinin tam ortasında kapı çaldı. Daha doğrusu dövüldü. Bu yüzyılda kim zil yerine kapı tokmağı kullanıyordu ki?

Elimdeki cips paketini ve kolayı sehpaya bırakıp dizleri çıkmış pijamamı sirkeledim. Kapıya doğru yürürken kendimden bileiğreneceğim bir şekilde dişlerim ve yanağımın arasında kalan artıkları temizledim.

Kapıyı sonuna kadar dayadığımında karşımda ellerini arkasında masum bir çocuk gibi bağlamış bir Ashton duruyordu. Başını kaldırıp bana baktığında binbir türlü kahkahasından birini attı.

remediless hearts club | ashton irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin