Sessizlik... küçük daireye hakim olan tek şeydi. Hyunjin önünde duran tuvale baktı karaladığı yüzün üstüne kırmızı noktalar ekledi fırçayı her tuvale savuruşunda içindeki öfkeyi döküyordu sanki. Sonunda tuvalde ki karanlık yüz kan kırmızısına boyandığında fırçayı odanın bir köşesine savurdu. Savurduğu yer anında boya olurken dizlerini küçük taburede kendine çekti ve başını elleri arasına aldı. Ağzından küçük bir hıçkırık kaçtığında günler sonra ağlayabilmenin rahatlığıyla gözlerinden yaşlar süzüldü. Evin kapısı yavaşça açılırken genç adam duyduğu sesle göz yaşlarını sildi. Duvarda asılı olan saate baktığında çoktan gece 2 olmuştu bile. Derin bir nefes alıp birazdan yaşanılacak olan kavgaya kendini hazırlamak istedi ama aldığı nefes resmen boğazında düğümlendi. Ondan habersiz göz yaşları akmaya devam ederken camı araladı ve havayı içine çekti.
"Hyunjin?" diye seslendi eşi ona. Chan etrafta gözünü gezdirdi yerler tamamen boya olmuş fırçalar ise odanın her yerine dağılmıştı. Derin bir nefes aldı etrafa yayılan kırmızı rengi gördüğünde endişe ile eşinin yanına gitti omuzlarından tutup kendine çevirdi.
"Hyunjin iyi misin bir yerin mi kanıyor yaraladın-" Hyunjin hızla Chan'in ona dokunan ellerini üzerinden çekti.
"Bana sakın dokunma." dedi sinirle. Chan gözlerini devirdi yine başlıyordu yine kavga edeceklerdi üstelik Chan bu sefer gerçekten ne yaptığını bilmiyordu.
"Yine ne oldu?" Dedi Chan derin bir nefes alarak. Bu sefer ne olmuştu? Neyi unutmuştu? Hyunjin histerik bir kahkaha atarak karşısındaki bedene baktı. Uykusuzluktan göz altları morarmış son bir kaç günde kilo vermişti. Gözlerini gözlerine kenetlemiş ona bakıyordu.
"Söz vermiştin..." dedi kısık sesle Hyunjin. Daha sonra Chanden biraz daha uzaklaşıp etrafa savurduğu fırçaları toparlamaya başladı. Odaya soğuk hava dolarken Hyunjin önünde duran fırçayı yeniden yere fırlattı. Öfkesi dinmek bilmiyordu hem kendini aptal gibi hissediyordu hemde bir an önce bu odadan çıkmak istiyordu.
"Erken gelecektin yemek yapacaktık ve vakit geçirecektik." Dedi kısık sesle Hyunjin. Chan yüzünü elleri arasına alıp sesli bir nefes aldı. Sabah evden çıkmadan önce söz vermişti birlikte vakit geçirecekler ve ona en sevdiği yemeği yapacaktı. Neredeyse 2 aydır işlerinin yoğunluğu sebebiyle akşam yemeğine yetişemiyordu Hyunjin her zaman yalnız yemek yemek yalnız uyumak hatta yalnız uyanmak zorunda kalıyordu.
"Hassiktir." Dedi kendine kızarak. Önce odanın buz gibi olmasına sebep olan camı kapattı. Sonra hızla yere çökmüş olan Hyunjini kolları arasına aldı. Hyunjin ilk önce kendini geri çekmek istese de Chan güçlü kollarıyla onu daha çok sardı. Özlediği saçlarını öptü, kokusunu içine çekti. Genç adam uzun parmaklarını eşine sardı onu en çok yaralayanda oydu ona en iyi gelende. Çoktan akıtmaya başladığı göz yaşları eşinin siyah tişörtüne düşüyordu. Chan kendinden nefret etti onu böyle üzdüğü ve değersiz hissettiği için kendinden nefret etti.
"Hadi güzelim yatağımıza gidelim." Dedi Chan eşinin yüzünü elleri arasına aldı. Önce ağlamaktan kızarmış burnunu öptü sonra gözünden düşen damlaları sildi. Hyunjini ayağa kaldırıp elinden tuttu ve odalarına götürdü yatak olduğu gibi duruyordu odada bir kaç parfüm şişesi yerdeydi. Chan eşinin bir yerini yaralamadığına şükür ederken bilmiyordu ama eşinin kalbi çoktan yaralanmıştı ve istemeden de olsa buna o sebep olmuştu. Hyunjin hiç konuşmadan yatağa uzandığında Chan onun yanına kıvrıldı. Hyunjin ona arkasını dönmüş kocaman yatakta küçücük kalmıştı. Chan eşinin arkasından ona sarılınca Hyunjin ilk önce tepkisiz kalmak istedi fakat Chan daha fazla ona sokulunca derin bir nefes aldı. Ona asla karşı koyamıyordu ne kadar kızgın olsa bile ondan uzak durmak Hyunjin için imkansızdı. Bedenini saran elleri tuttuğunda sesli bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Married
FanfictionHyunjin ve Chan kötü giden evliliklerini kurtarmaya çalışırken her şey daha çok kötüleşir...