8

202 27 10
                                    


Selam aylar sonra ben geldim, bu bölümü çok sevdim...


Hissettiğim sıcaklıkla gözlerimi açtım. Chan kollarını belime dolamış kafasını tam boynumun girintisine koymuş, nefesi boynuma çarpıyordu. Kafamda dönen düşünceler beni şimdiden yemeye başlarken uzun zamandır hayatımda olan artık benim parçam olan eşime baktım. Bunların hiç birini hak etmiyordu Chan mutlu olmayı, gülmeyi, sevilmeyi hak ediyordu ve ben bundan sonra onu mutlu edecektim. Düşüncelere dalmışken kenarda titreyen telefon dikkatimi çekti. Hızla elime aldığımda Chan'ın uyanmaması için dikkatlice yataktan kalktım Changbinin aradığını görünce gözlerimi devirdim.

"Ne var kumam?" Changbin telefonun arkasında kahkaha atarken bende onunla beraber güldüm.

"Kocamız nerede?" Dedi alay eder bir şekilde.

"Changbin senin ağzının ayarını-"

"Sana da günaydın prenses. Chan uyuyorsa uyandır işlerimiz var."

"Keyfim isterse uyandırırım." Dedim telefonu kapatmadan önce. Tekrar Chan'ı arayacağını bildiğim için suratına kapatmıştım. Dolabı açıp üstüme Chan'ın gömleklerinden birini geçirdim. Sızlayan bacaklarım bana engel olsa da alt kata inip mutfağa girdim. Güzel bir kahvaltı hazırlayıp Chan'ı uyandırmayı kafama not ettim. Ben zeytinleri koyarken çalan kapıyla irkildim saat daha çok erkendi üstelik. Kapıyı açtığımda öksürük krizi geçiren Felix'i görünce telaşla ona baktım.

"Felix bu halin ne ne oldu?"

"Hyunjin evi evi yakıyordum. Bir anda dumanlar çıkmaya başladı ben-" hızla kollarımı ona sardım korkudan resmen titriyordu. Destek olmak için sırtını sıvazlarken nefesleri düzene girdi. Arkamda duyduğum öksürük sesi ile Felixten ayrıldım. Chan kaşlarını çatıp bizi izlerken bakışları Felix ve benim aramda geziyordu. Sonra beni baştan aşağıya süzdü kaşları yeniden çatıldı. Kollarını belime sarıp saçlarıma öpücük kondururken bir an olsun bakışlarını Felixten çekmiyordu.

"Günaydın, aşkım ve Felixti değil mi?" Felix mahçup bir şekilde başını sallarken Chan ürkütücü bir şekilde ona bakmaya devam ediyordu. Çaktırmadan onun belini sıktığımda bana sert bir bakış attı.

"Felix iyi değilsin, biz de kahvaltı edecektik hadi gel içeri."

"Rahatsız etmek-"

"Hayır lütfen gel ben zaten her şeyi hazırladım." Felix mahçup bir şekilde başını sallarken içeri geçmesi için geri çekildik. O salona doğru yürürken ben arkasından gitmeyi planladım fakat sadece planladım Chan kolumdan çekip dudaklarıma sert bir öpücük kondurdu ve karşılık vermeme fırsat vermeden geri çekildi.

"Yukarı çık ve üstüne başka bir şey giy." Dedi fısıltıyla. Tek kaşımı kaldırıp ona baktığımda meydan okurcasına bana baktı. Daha sonra salona kısa bir bakış atıp beni kucakladı ve duvara yasladı.

"Yoksa tam burada..." dedi boynuma doğru fısıldarken.

"Kendime engel olamayacağım." Boynuma öpücükler kondururken devam etti. Eli kalçamı sıkıyor, sıcak dudakları boynuma öpücükler bırakıyordu. Sonunda yavaşça beni bıraktığında mesajını almış hızlı bir şekilde odaya çıkmıştım.

Yazardan:

Felix salona girdiğinden beri evi inceliyordu duvarda Hyunjinin imzası olan bir kaç tablo tv ünitesinin yanında Chan ve Hyunjinin fotoğrafları vardı. Bir kaç bebeklik fotoğrafı yanında köpeklerinin fotoğrafları da vardı. Evin ferah bir havası vardı kocaman bir cam bahçeye açılıyordu. Merdivenleri takip ederek üst kata çıktığında 4 kapı karşıladı onu. Bir tanesinin kapısı açık mor ışıklar koridora yansıyordu. Felix merakına yenik düşüp odaya girdi bir sürü müzik malzemesi, mikrofon ve bilgisayarlar vardı.

MarriedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin