Media/ Orion
"Ciddi bir sorunumuz var ve yardımınız lazım." Orion konferans salonundaki sahneye çıkıp eline de uzun ince bir çubuk almıştı. Dirseğini ayaklı tahtanın köşesine yaslayıp elindeki çubuğu bize doğru salladı. "Minotor'un serbest kaldığını biliyorsunuz. Poseidon, Olimpos sınırlarına girmeden onu yakalamamızı istiyor." Çubuğu tahtaya doğru çevirip çizilmiş çemberin üzerinde gezdirdi, sanırım o çember Olimpos'un sınırlarını gösteriyordu.
"Yani, neredeyse yedi metre uzunluğundaki et yiyen bir canavarı yakalamamızı istiyorsun?" Freya bıkkınlıkla nefesini üfledi. Olimpos halkını korumak için görevlendirilmiş birinin bu denli kayıtsız kalması etik değildi. "Sizi bilmem ama biz gelmiyoruz." Seth'e mümkünmüş gibi daha fazla yaklaşıp koluna girdi. Görmemiş gibi davranması midemi bulandırıyordu.
Seth ondan uzaklaşmaya çalışarak koltuğun diğer tarafına yaslanmıştı. "Ben geliyorum." dedi Freya'ya bakmadan. Nedensizce Seth'in onu bozması hoşuma giderken kıkırdadım.
"Poseidon'un kızı olarak bu görevi Orion'la birlikte üstlenmen gerekmez mi?" Sienna alaylı bir gülüş takınmıştı. "Ayrıca Orion'un seni buraya davet etmediğini sanıyorum. Haksız mıyım?"
"Erkek kardeşim ve nişanlımın katıldığı bir ortama davetle girmem gerekmiyor." Freya kendini beğenmiş bir tavırla sırtını geriye yasladı.
"Seth senin aksine düşünüyor olmalı..." dedim az önceki konuşmalarını hatırlatarak. Açıkçası Seth'in Freya'ya karşı tamamen boş olduğunu düşünüyordum, ki davranışları bunu gösteriyordu.
"Sen kimsin?" dedi kaşlarını çatarak. Sanırım onu biraz sinirlendirmiştim ama umurumda değildi.
"Gelmek istemiyorsan çık Freya." Caleb konferans salonunun kapısını işaret etmişti. Anlaşılan gruptaki kimse Demeter ve Poseidon'un kızını sevmiyordu.
Freya bir süre gözlerini kısarak dikkatle beni izledi. "Nişanlımı yalnız bırakmayacağım." Seth Freya'nın bu cevabına ondan usanmış gibi ofladı.
Orion çubuğu birkaç kez tahtaya vurup sessizleşmemizi sağladıktan sonra konuşmaya devam etti. "Hiç kimse katılmak zorunda değil." diyerek küçük bir uyarıda bulundu.
"Minotorun kaçış noktası burası." Olimpos sınırının biraz ilerisindeki küçük noktayı işaret etti. "Burası da saklandığını düşündüğümüz yer." İkinci nokta Olimpos sınırlarına gereğinden fazla yakın duruyordu. Minotoru yakalamak için zamanımız kısıtlıydı, zira kısa sürede tüm halk tehlikeye düşebilirdi. "Onu saklandığı yerden çıkarıp kaçış noktasına götürmemiz gerekiyor."
"Oraya döneceğini hiç sanmıyorum." Tania başını olsumuz anlamda sağa sola salladı. Diğerileri de bu cümlesine katılan sesler çıkardığında Orion birkaç kez daha tahtaya vurma gereği duymuştu.
"Yıllardır yemek yemiyor, üzerimize çekip mağarasına yöneldireceğiz ve kapıyı kapatacağız." Orion tüm planı açıklandığında, mantıklı bulsam da fazlasıyla tehlikeli olduğu göz ardı edilemezdi.
Freya gözlerini irice açarak hızla ayağa kalktı. "Saçmalıyorsunuz! Bizi yem olarak mı kullanacaksın, Orion?"
Orion bu gayet normalmiş gibi omuzlarını silkti. "Senden kurtulmuş oluruz."
Herkes bu cevaba kahkaha atarken Freya bozulmuş bir yüz ifadesiyle ayağını sertçe yere vurdu. "Ben gelmiyorum. Ne haliniz varsa görün! Umarım Minotor'un yemeği olursunuz." Söylenerek kapıdan çıktığında, rahatlamış gibi yüksek sesli bir nefes verdim. Freya'yla tehlikeli bir ortamda bulunmak istemezdim. Gözünü bile kırpmadan canıma okurdu. Ondan korkmuyor olsam da gücünün benimkinden fazla olduğu aşikardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zeus'un Kızı
פנטזיהEllis, yeni ismiyle Brielle, hiç tanıma fırsatı bulamadığı babasının göktanrı olan Zeus olduğunu öğrenir. Hera'nın lanetinden korunabileceği tek yer olan Melez Kampı'na çağırılır ve tanrı güçlerini kontrol etmeye çalışır. Fakat Ellis'in bilmediği bi...