Oyun

288 22 0
                                        

Media/ Kindra

Yorum yapmayı ve beğenirseniz votelemeyi unutmayın lütfen...

Keyifli okumalar :)

Üzerimde, içimdeki her şeyi söylemiş olmanın rahatlığıyla yanlarından ayrıldım. Kindra'yı bulma ümidiyle bar bölümüne geçsem de onu görememiştim. Yüksek bar sandalyelerinden birine oturup beklemeye karar verdim. Sarı saçlarını yukarıdan toplamış, beyaz gömlek ve siyah önlüğüyle bardakları temizleyen kıza baktım. Elindeki havluyu omzuna atıp bardağı da diğerlerinin yanına koyduktan sonra gülümseyerek oturduğum yere geldi.

"Ne içmek istersin? Shot, viski, bira, kokteyl..." Arkasındaki raflarda bulunan içki şişelerini eliyle işaret ederek sıralıyordu.

"Sadece arkadaşımı bekliyorum." dedim, gülümsemesine karşılık vermeyi ihmal etmemiştim. Yalandan kaşlarını çatarak işaret parmağını bana doğru salladı.

"Sarhoş olmayan bir Dionysos kabul etmiyorum." Hala ayık olan sayılı kişilerden biriydim ve böyle kalması yararıma olurdu. Olumsuz anlamda başımı sallamakla yetindim. Eliyle okulun yanında bulunan, ek bina olarak kullanıldığını düşündüğüm yeri işaret etti. "Neden onlara katılmıyorsun?" Omzundaki havluyu tekrar alarak bu kez tezgahta gezdirmeye başladı.

"Kimlere?" dedim sorgulayan bakışlarla. "Ayrıca ne var ki orada?"

Kollarını az önce sildiği tezgaha yaslayıp derin bir iç çekti. Tezgahın diğer tarafında halinden pek memnun değil gibi görünüyordu. "Her tanışma partisinde oynanan yılların getirdiği klasik bir oyun. Kalabalık yavaş yavaş dağıldığına göre, herkes oraya gitmiş olmalı. Arkadaşın da oyuna katılmıştır." kibarca teşekkür ederek yanından ayrıldım. Yaklaştıkça ek binadan gelen kalabalık sesi daha da anlaşılır olmuştu. Boyası kabararak dökülmüş, yılların getirdiği yıpranmışlıkla paslanan demir kapı kendine yakışır şekilde gıcırdayarak açıldı. Tıpkı barmenin söylediği gibi dağılan kalabalığın neredeyse hepsi buradaydı. Yüzlerce kişi kendince gruplara ayrılıp çember şeklinde dizilmiş ve ortaya şişe koymuşlardı. Doğruluk mu cesaretlik mi oynadıklarını anladığımda hepsine bir an ergen gözüyle baktım.

"Brielle!" Tania heyecanla onu görmem için elini havada salladı. Sienna ve Kindra'nın da yirmi kişilik grubun içinde olmasına hem şaşırmıştım hem de haber vermedikleri için alınmıştım. Fakat alınganlığım, alkolün bıraktığı mayhoşluğun etkisinde olduklarını anladığımda sona erdi. Özellikle Kindra, fazlasıyla içmiş gibi görünüyordu. Onların yanına gittiğimde oturmam için ayrılan boşluğa yerleştim. Caleb, Orion ve Seth'in de bulunduğumuz grupta olmasından rahatsızlık duysam da bozuntuya vermedim. Seth kalabalık ortamları sevmese de bu oyuna katılmıştı.

"Kimde kalmıştık?" adını bilmediğim çocuk sabırsızca devam etmeyi bekliyordu. "Bende." Onu tanımadığım başka bir kız cevaplamıştı. "Soruyorum." Caleb erkeklere kısa bir göz gezdirdikten sonra tekrar kıza baktı. "Gruptaki erkeklerden hangisiyle yatardın?" tam da ondan beklenecek bir soruydu bu. "Cevap vermek zorunda değilsin." diyerek devam etti şişenin etrafına dizilmiş onlarca shot bardağını işaret ederek. Kız çapkın bir gülümseme takınıp alt dudağını ısırdı. "Seth." Gözlerimi kısarak ona baktım, halinden memnun gibiydi. Bakışlarım kızın bakışlarını takip ettiğinde Seth'le göz göze geldim. Verilen cevaba oldukça kayıtsız duruyordu. "Şişe parlamadığına göre doğru söylüyor." dedi Tania. Cam şişenin içine dürüstlük tohumları atmışlardı. Bu şekilde biri yalan söylerse, rahatça görebilirlerdi. Şişenin bende durmaması için çoktan dua etmeye başlamıştım. Günlerdir lanet okuduğum Zeus, intikam gibi şişeyi benimle Seth arasında durdurdu. İçimden bir kez daha lanet ettim.

Zeus'un KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin