Gökyüzünü çevreleyen katran siyahı bulutlar, tıpkı içinde bulunduğumuz durum gibi, kasvetli bir hava bırakıyordu. Bu tür hava durumları Zeus'un sinirlendiğini işaret eder, felaket haberlerini çağrıştırdığına inanılırdı. Tüm gece Seth ve Caleb'dan haber alamamamız, bu batıl inanca itimatımızı artırıyordu.
Sanki Hades'in gücü gökyüzüyle birleşmişti. Zeus ve Hades arasındaki derin husumet bilinmese bunun mümkün olduğunu düşünürdüm.
Şakağımı pencere pervazına yaslayarak içli bir nefes verdim. Hislerimin de bu hava durumundan zerre farkı yoktu doğrusu.
Orion sessiz adımlarla yanıma gelerek kollarını birbirine kavuşturdu. "Sienna'yı ilk kez böyle görüyorum."
"İkizi, Hades'le anlaşma yapacak Orion, onun yerinde olsam bende aynı şekilde karşılardım." dedim bıkkın bir tonlamayla. Sienna gece boyunca için için ağlamıştı. Sonunda da ağlamaktan bitap düşmüş ve uyuyakalmıştı. Umarım Seth ve Caleb dönene dek uyanmazdı, onu daha fazla üzgün görmek istemiyordum.
Dört pegasusa bağlı taşıyıcı arabası okul girişinin hemen önünde durmuştu. Elf şoförlerden biri hafif çiseleyen yağmurdan korunmak için siyah bir şemsiyeyle yolcu kapısını açtı.
Üzerinde koyu gri tonlarında kürkü ve siyah topuklu botlarıyla asaletin can bulmuş hali gibi görünen kadına baktım. Kızıl rengi saçları, kar beyazı teniyle tüm kadınlara taş çıkartırdı. Her nedense oldukça endişeli ve tedirgin görünüyordu.
"İşte şimdi ortalık karışacak." Orion, Sienna'nın uyanmaması için fısıldadı.
Bakışlarım ona dönerken yaslandığım pencere pervazından çekildim. "Neden?" dedim meraklı meraklı. "Kim ki bu kadın?"
Arkasına dönüp kısa bir an Sienna'ya baktı. "Afrodit."
Yüzümdeki kanın çekildiğini hissettim. Çocukları için burada olduğu belliydi elbette, fakat beni endişelendiren şey bizi lanetlemiş olmasıydı. Benden nefret ettiği barizdi. Ayrıca dirildiğimi bildiğini sanmıyordum.
"Odadan ayrılma, Brielle. Neler olduğunu kontrol edip geri geleceğim." Orion cevap vermemi beklemeden hızla odadan ayrıldı. Bende az önceki işime dönerek dışarıyı izlemeye devam ettim.
Önümüzdeki hafta doğum günü olduğu halde Caleb yer altı dünyasının en karanlık köşesine kendi ayaklarıyla gitmişti. Böyle bir şeyi yapmış olmasını hala aklım almıyordu.
Seth'le birlikte Tartarus'a gidemediğim için de ayrıca dargındım. Seth'in beni korumak istediğini biliyordum ama değer verdiğim arkadaşlarımdan biri tehlikedeydi ve ben çabalamam gereken yerde öylece duruyordum.
"Sorun ne Brielle?" Orion'un az önceki yerini Tania almıştı.
"Hiç." dedim iç çekerek. "Sadece biraz endişeliyim."
"Belli oluyor." dedi sırtımdan dışarı sızan kararmayı göstererek.
Kaşlarımı çatarak boy aynasının önüne gittim. Sırtımdan kanatların sulietini alan siyah dumanlar yayılıyordu. Umarım Seth dönene kadar kanatlar çıkmazdı, aksi halde herkes öylesine bir yarı tanrının kanatları olduğunu öğrenecekti. Freya ile aramızdaki tartışmadan sonra herkesin ilgisi yeterince üzerimdeydi ve bundan aşırı derecede rahatsızdım. Kanatların dikkat çekmesi daha fazla şüphe anlamına gelirdi ve sonuçların hiçkimse tarafından iyi şekilde son bulamayacağı açıktı.
"Bunu saklamamız gerek." diyerek fısıldadım.
"Koridorda bekleyeceğim, odaya kimsenin girmediğinden emin olalım." Tania odadan ayrılırken sıcak bir gülümseme takındım. Böyle arkadaşlara sahip olmak, özellikle hatırlamasam da yaşadıklarımdan sonra büyük bir armağandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zeus'un Kızı
FantasiaEllis, yeni ismiyle Brielle, hiç tanıma fırsatı bulamadığı babasının göktanrı olan Zeus olduğunu öğrenir. Hera'nın lanetinden korunabileceği tek yer olan Melez Kampı'na çağırılır ve tanrı güçlerini kontrol etmeye çalışır. Fakat Ellis'in bilmediği bi...