20

195 17 1
                                    

Ava hala Clint'in, Klaus'la konuşurken ki surat ifadesini hatırlayıp gülüyordu. Clint ise Ava'nın gülüşleri yüzünden sürekli somurtuyordu. Ava'nın gülüşlerinin üstüne bir de Tony'nin dalga geçişleri de gelince Clint artık isyana başlamıştı.

"EĞER BENİM YERİMDE SEN OLSAYDIN BENDEN DAHA BETER OLURDUN STARK! ŞİMDİ KES SESİNİ!"

"Tamam millet, artık Clint ile dalga geçmeyi bırakın çünkü o tam bir bebek."

"Senden nefret ediyorum Tony."

Clint eliyle Ava'ya kırılmış kalp yaptı ve "Dayının kalbini kırdın, bunu hiçbir zaman unutma küçük cadı." diyerek onların yanından uzaklaştı. Ava bir kaç saniyeliğine gülüşünü kesse de Clint odadan çıkınca bir de onun söz sözlerine gülmüştü. Tony, kızı uzun zaman sonra bu kadar içten görünce o da yüzüne bir gülücük kondurmuştu. Bu ortamı bozan kişi Steve oldu.

"Biriniz artık her şeyi açıklığa kavuşturabilir mi?"

Steve'in sorusuyla ortamda ölümcül bir sessizlik oluştu. Duyduğu soruyla Clint odaya geri döndü. Tony her zaman ki rahatlığıyla "Olaylar düşündüğünden çok daha karışık Rogers." dedi. 

"O zaman anlatmaya başlayın."

Ava, Tony ve Clint birbirleriyle bakıştılar. Ava bütün olayları açıklasalar da ona bir şey olmayacağını biliyordu fakat yaşlı adamın 70 yıldır buzda olan arkadaşının kızı ve oğlu olduğunu  ve bu çocukların takım arkadaşlarından birinden olduğunu öğrenmesinin onun için kolay hazmedilecek bir şey olmadığını da biliyordu. Üstelik saygıdeğer ebeveynlerinin de bunların ortaya çıkmasını istemeyeceğini, isteseler bile kendileri anlatmak isteyeceklerini de biliyordu. Bu yüzden olayların sadece ufak detayları anlatmaya karar verdi. 

"Tony ve Clint ile Natasha sayesinde tanıştım. Ortak bir geçmişimiz var. Bu küçük hanımda Clint'in az önce telefonda konuştuğu kişiyle benim kızım."

Tabi ki de her şeyi tam gerçeğiyle anlatmamıştı. Anlatamazdı. O esnada Steve başka bir soru sormuştu.

"Soy adın Barnes mı?"

"Yeni soy adım Barnes. Red Room'dan kaçan birisi olarak gerçek kimliğimle burada yaşayabileceğimi düşünmüyorsundur herhalde?"

Steve'in çatık kaşları biraz daha yumuşarken "Hayır, tabi ki hayır." dedi. Ava samimi gibi gözüken küçük gülümsemesiyle karşılık verdi. Steve ve Ava arasındaki garip bakışmalar yüzünden herkes onlara bakarken Tony ikisinin arasından kalkıp kendisine içki koydu. Sam, Hope'un tatlı gülüşlerine dayanamayarak kalkıp Ava'ya doğru ilerledi.

"Küçük hanımla oyun oynasam sıkıntı olur mu? Odada gergin olmayan bir tek o kaldı."

Ava başıyla hafifçe onaylayıp Hope'u Sam'e verdi. "Hadi ama. Benim ne zaman gerildiğimi gördün?" diye alayla sordu Tony. Sam kucağında ki bebeğe bakarak cevapladı.

"Emin ol saymaya başlasam bir çok an bulabilirim ama şuan bu tatlı hanımefendiyle ilgileniyorum."

Tony mızmızlanarak Ava'nın yanına gitti.

"Hope'u kucağıma vermen için ciddi manada iki saat yalvarmıştım ve şimdi ona anında veriyor musun? Ciddi manada en yakın arkadaşın olup olmadığımı sorgulamaya başladım."

"Son kez söylüyorum Tony. Evet biz yakınız ama benim en yakın arkadaşım J-"

"Beni söyleyeceğini biliyordum. Özrün kabul edildi."

Ava, her sözcüğünün vakit kaybı olduğunu biliyordu bundan ötürü sadece göz devirip arkasına yaslanmakla yetindi. O sırada Rhodey lafa girdi.

"Senin en yakın arkadaşın benim sanıyordum."

"Endişelenmene gerek yok, sen hala benim en yakın arkadaşımsın. Onun pek arkadaşı yok. İyilik yapıyorum diyelim."

Rhodey, Ava'nın Tony'e olan bakışlarına gülmemek için kendisini tutmaya çalıştı. Onun aksine Clint çoktan kahkaha atmaya başlamıştı. Thor;

"Başına büyük bir bela alıyormuşsun gibi duruyor Stark." dedi "Natasha ile aynı yerden geldiğini varsayarsak dua et de cidden seni en yakın arkadaşı olarak görüyor olsun" diye devam ettirdi Steve. Tony, Ava'ya bir bakış attı.

"Tamam lütfen beni öldürme."

...

Bucky yatakta yanındaki kadına bakarken arkasında bıraktığı yılları tekrardan hissetti. Kadının o kan kızılı saçları, beyaz ve pürüzsüz teni, bakarken içinde kaybolduğu zümrüt yeşili gözleri.... Hepsi Bucky'nin yanında ki kadına tekrar tekrar bağlanmasını sağlıyordu. Kadın, Bucky'e bakarak;

"Gözünde ki kırıklığı görebiliyorum James." dedi.

"Ama merak etme. Bundan sonra ne Hydra ne de KGB bizi ayıramayacak. Buna-"

"Buna izin vermem." diye Natasha'nın sözünü tamamladı adam. Bunlar önlerindeki bir kaç saat için son cümlelerdi. Bir kaç saati sadece birbirlerine bakarak ve fiziksel özlemlerini gidererek geçirmişlerdi.

...

Natasha  uyandığında yanında Bucky'i göremeyince kaşlarını çattı. O uyanmadan buradan gideceğini tahmin ediyordu ama içten içe yanında görmeyi umut ediyordu. 

İçeriden kapı açılma sesi gelince Natasha otomatikman yastığının altındaki silaha sarıldı. Sessiz adımlarla kapıya doğru yürürken içeriye giren Bucky'i görünce rahatladı.

"İnsan alışkanlıklarından asla vazgeçemiyor ha?"

Natasha bunun karşılığında sadece ufak bir tebessüm ederek karşılık verdi. Bucky yavaşça Natasha'ya eğildi ve öptü.

...

Herkes Avengers kulesinde F.R.I.D.A.Y. kuleye iki kişinin daha girdiğini haber verdi. Tony, Ava ve Clint kimlerin geleceğini bildikleri için rahattılar. İçeriye Bucky ve Natasha girince Steve'in suratı giderek şaşkın bir hale geliyordu.

Bucky ve Natasha bütün olayı Steve ve diğerlerine açıkladıklarında Steve hala da kabullenmekte biraz sıkıntı çekiyordu fakat arkadaşına kavuşmanın mutluluğu bunu bastırıyordu.

Kısaca bundan sonra Ava ve Archie'de birer Avenger oldular olaylar daha uzun tabi ki ama bir daha yazmayacağımı bildiğimden dolayı böyle bir finalle kapatıyorum hepinize okuduğunuz için teşekkürler.

The Little BallerinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin