494

731 74 32
                                    

Yorum yapmazsanız sonunu kötü bitiriyormuşum *-*

505

Tüm hikayemizin başladığı o yer.
Taehyung'da oraya gidiyordu. 505'e.
O güzel, anılarla dolu otel odasına.

Çünkü orası Kim Taehyung'a aşık olduğum ilk yerdi. Aynı zamanda benden nefret ettiği o karanlık yer. Bazı filizlenmeler ve çürüyüşler orada yaşanmıştı. Güzel anılar da vardı. Fakat o zamanlar benim için çok büyük duygular değildi. Ve şimdi bildikleriyle Kim Taehyung için de.

"Lalisa !"

Dans öğretmenim bağırdığında yerimden sıçramış yanlış kareografi yaptığımı yine fark etmiştim.

Tüm dünyam nasıl o olmuştu ? Nasıl bu kadar diğer şeylerden soyutlanıp, sadece onu düşünür olmuştum ?

Düşüyordum, içinde sadece Taehyung'un cam kırıkları olan bir çukura. Bunlar canımı yaksa da, bedenimi kanatsa da umrumda değildi. Taehyung orada olduğu sürece bir mazoşist olacaktım. O beni kendimden nefret ettirip, benliğimi, kendi gözümde değersiz kıldırıyordu. Ve bunlar benim umrumda bile değildi.

Bu kadar aciz olmamalıydım.

Ve en kötüsü de diğerleri böyle olduğumu bile bilmiyordu. Uzaktan asla böyle durmuyordum. Ben sahte biriydim. Yalanlar söyleyen. Kendi arkadaşlarına bile güvenemeyen. İğrenç biriydim. Ya da belki de sadece abartıyordum.

"Afedersiniz" diye mırıldandım. Ellerimi direğe koyarken, yapmaya çalıştığım bacak hareketi yere düşmemele son bulmuştu. Çünkü titreyen ellerim direği tutamıyor, öylece, güçsüzce havada duruyorlardı.

Hayır diye düşündüm. Şimdi, bu kadar insan içinde olmasın.

Bu küçük dans odasında çoğu kişi kendi dansına odaklanmıştı. Beni umursamıyorlardı aslında değil mi ? Lütfen sadece kimsenin umrunda olmayım.

"Lalisa ? İyi misin ?"

Siktir.

Jimin de benim gibi ders alıyordu. Ne ara geldiğini bile bilmiyordum. Ellerimi çoktan arkama saklamış, gergin bir gülümse yerleştirmiştim yüzüme. Hızlıca başımı salladım "İyiyim" sonra titreyen ellerimi gördüğünü düşünerek ben, açıklama yapacakken devam etti

"Ah şu son sıralar kilo alıyor gibisin, umarım depresyondan falan değildir çünkü sana yakışıyor"

Kilo mu almıştım ? Ellerimi gördüğü halde bir şey dememişti. Acaba ben mi abartıyordum ? Kilo almak deprosyana girenlerin mi yapacağı bir şeydi ? Hastalık olduğunu anlamayacak kadar aptal değildi basit bir el titremesi olarak düşünmüştür

"Hmm " diye mırıldandım. Sonra hızlıca başımı salladım, titreyen ellerim umrunda değildi. İstediğim de buydu değil mi ? "Şu aralar diyet yapasım yok" diye bir saçma açıklamada bulundum. Acizdim. Bunu saklamak kolay değildi.

Ona veda edip lavoboya girdim.

Elimi yüzümü yıkadım ve aynada kendime baktım.

Lupus.

Hastalığım buydu. Bedenim benden nefret ediyor gibiydi. İyi miydim ? Hayır. İdare etmeye çalışıyordum. Sadece artık umrumda değildi. Çok ileri seviye olmasa da bende belirtileri gösteriyordum.

Saçma ve ironik olansa bunun Taehyung'un benden nefret etmesinden hemen sonra başlamış olmasaydı.

Bir kahakaha attım. Umutsuz ve acınası bir kahkahaydı. Babam dışında kimse bunu bilmiyordu. Taehyung bile. Kimse de bilsin istemiyordum.

Bilseler ne olurdu ki ? Acınası gözler, belki de uzaklaşırlar ya da gereksiz ilgi gösterirlerdi. Her halukarda tepkileri hoşuma gitmeyecekti. Odak noktası olmak sadece başarılı olduğum zamanlar için iyiydi.

505'e geri dönüyordu. Ellerimin ilk titremeye başladığı yere. Orada ne yapacaktı ki ? Şimdiye başkaları o otel odasını kiralamış ve bizim kaybolan anılarımıza yenisini ekliyordu.

Tanrım onu çok istiyordum. Kim Taehyung'u. Onu seviyordum. Çok fazla...

Duvardan yere doğru çöktüğümde ince, zayıf bacaklarım bıkkınca iki kenara açılmış, ellerim ise tam ortada tükenmişcesine duruyordu. Başımı duvara yasladım ve kimsenin gelmesini umursamayarak gözlerimi kapadım. Anılar benden izinsiz zihnime dolarken onlara lanet okudum. Beni bu kadar kolay etkileri altına aldıkları ve üzdükleri için.

Flasback
"Lisa ile bende bu odada kalalım"

Jisoo, Lisa'ya bakıp gülmüş aynı şekilde karşılık alınca diğerlerinden onay beklemişti.

"Ben ve Jimin 503'de kalacağız" demişti Jin.

Sonra ise Jennie ve Chaeyoung, Jungkook ile de Suga da birlikte kalınca, Kim Taehyung tek başına 505'inci odaya girmiş, sadece kendisine ait olan odanın tadını çıkarmayı amaçlamıştı.

Başını yastığa koyup, kendini yorgun ve bitkin bir halde yatağa bıraktı. Az önce Lalisa ile biraz içmiş, onu daha iyi tanıma fırsatında bulunmuştu. Onu okulun başlarında sevdiğini söylemişti ki bu doğruydu- öyleki hâlâ seviyordu. Ancak bunu bilmesine gerek yoktu.

Üzerinde ki tişörtü bir kenara atıp yanda duran megofana bir plak koydu. Daha önce dinlediği bir şeydi. Cazz severdi. Ama bu daha çok sanki duygusal olup da son anda onu mutlu eden bir şeye dönüşmüş gibi hissettiren güzel bir melodiydi.

Tavanla bakışmaya ve Lisa'yı düşünmeye başladığında kapı çaldı. Arkadaşlarının bir saniye bile onsuz dayanmadığını düşünüp kapayı sırıtan bir sıfat ile açtı.

Fakat gördüğü, siyah kahküllü saçları ile yere odaklanmış, üzerinde kendine bol gelen bir tişört ve altında ise siyah, ince bacaklarını ortaya çıkaran şort giymiş kızı gördü. Lalisa Manoban tam karşısındaydı, başını kaldırıp ona baktığında utançla kızarıp, saniyesinde gözlerini büyütmüştü. Taehyung onun bu haline gülmemek için çabalarken bir yandan da merak duygusu onu sarmıştı.

Ne işi vardı burada ?

Merakla başını sağa eğmiş bir kelime olsa bile beklerken Lisa utangaç bir şekilde mırıldandı. "Biraz daha..."

Taehyung kaşlarını kaldırıp ne dediğini anlamaya çalışırken Lisa bu sefer yutkunup daha yüksek bir sesle "biraz daha içebilir miyiz ?" dedi.

Doğrusu Taehyung ne diyeceğini bilememişti. Ancak hoşuna gidiyordu. Ondan hoşlandığı süre boyunca asla ilgi beklememişti. Doğrusu bir süre önceye kadar daha tam olarak kendi hislerini bile kestirmiş değildi. Ancak bunun bir takıntı ya da sadece hoşlantıdan ibaret olmadığnı anladığında onu daha fazla tanımak istemişti.

"Olur" diye mırıldanıp onu öylece içeri almıştı. Üzerinde bir şey olmadığını ise aynadaki yansımasından fark etmişti.

"Siktir" diye mırıldanıp hızlıca üzerine tişörtünü geçirmişti. Lisa'nın neden bu kadar utanmış olduğunu şimdi anlamıştı.

Lisa ise bu içki partneriyle olmaktan mutluluk duyuyordu. Onunla sohbet edip içmek hoşuna gitmişti.

Doğrusu hoşuna giden Kim Taehyung'du.

Ama kendisi bunu kabul etmeyip sadece anı yaşamaya odaklandı.

Bu odada daha ne boklar yaşanacak ama yavaş yavaş sindire sindire shsmbdmd bunu kısa bir fragman olarak şey edin pls.

505 •TaeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin