493

724 80 50
                                    

Medyayı dinleyerek okuyun <3 Ve sınır koymak istemiyorum ama lütfen oy ve yorumlarınızı unutmayın

Yalanlar yalanlar yalanlar

Bazıları ise gerçeği biliyor olmalarını dilediğim yalanlar... Anlamazdan mı geliyordu insanlar ? Yoksa bu bunalmışlık normal mıydı ? Mutsuzluk saklanabilecek bir şey ise ben neden başaramıyordum ? Kendimden saklamak istiyorum en azından.

Peki ya mutluluk ? Başkaları için doğrular mutluluk ise ve bizim için değilse yanlış mı oluyor ? Sırf herkes onayladı diye bir şey doğru olmak zorunda mıydı ? Yoksa sadece kurallara uymak doğuştan gelen bir his miydi ?

Biz insanlar yeterince bencil ve her şeyi mutluluğumuz için yapmıyor muyduk ? Her harketimizin altında mutluluğu bulma çabası yok mu ?

Öyleyse ben neden mutsuzdum ?

Onu istemek yanlış mıydı ? Doğruları ve yanlışları ayrıt edemediğimiz o çizgi arasında sıkışıp kalmıştım. Bütün bunlar midemi bulandırıyordu

Ama bir şeyler yapmanın vakti gelmişti çoktan.

505'e geri dönecektim.

Tıpkı onun gibi.

Onunla konuşmak beni endişelendirip kafayı yememe sebep olsa bile...deneyecektim.

Onunla konuşmaya ihtiyacım vardı.

Aynada ki solgun yüzüme baktım. Bir gülümseme yerleştirmeye çalıştım. Hemen kayboldu. Sağda duran makas o kadar gözüme batıyordu ki ne ara elime alıp saçlarımı kestiğimi hatırlamıyordum bile. Belime kadar uzanan siyan saçlarım artık omuzlarımın biraz aşağısında bitiyordu.

Tekrar gülümseye çalıştım. Onları keserken ne düşünüyordum ki ? Öylece anılarla beraber gideceklerini falan mı ?

Yaptığım aptallık ya da bilmiyorum bütün bu negatiflik ağlamama sebep olmuştu. Hıçkırarak ağlarken burnumu çektim ve bunu kesmeyi söyledim kendime. Gelen bütün o ağlama isteğimi yuttum. Yoksa babam duyabilirdi.

Üzerime bir şeyler giyinip saçlarımı öylece bırakıp dışarı çıktım. Babama Jisoo'ya gideceğimi mırıldanmıştım. Tabi bütün o iş çizimlerini yaparken beni duymuş ise...

Ellerim ceplerimde ilerlerken oraya gitmenin iyi bir fikir olup olmadığına dair kendimle kafamda tartışıyordum.

~

Büyük kocaman bina bana adeta buraya girme diye bağırırken Taehyung'dan önce gelmeyi umarak girdim otele. Ah çoktan o oda dolmuştur ki aptal Lisa. Ne diye geliyorsun ki ?

Bir ihtimal boşsa ?

Ne yaptırıyordu bana bunları ?

Resepsiyona ilerlerken sağda ki aynada, yamuk durduğumu görüp dik durmayı denedim. Üzerimde ki siyah dar tişört ve altında ki geniş siyah pantalon üşengeçliğimin basit bir kanıtı olabilirdi.

Resepsiyon bana gülümseyerek klasik şeylerden bahsetmeye ve sormaya başladı. Cidden o otel odasını tutacak mıydım ki ? Neden böyle bir şey yapıyordum ?

Kadına 505 numaralı otel odasının müsaitlik durumunu sorduğumda bana baktı ve "orası dolu efendim" dedi.

Ah.

Güzel anılarımız yok mu oluyordu ?

"Öyle mi ?" dedim yutkunup. "Ne zaman boşalır ki ?" dedim ümitsizce.

Kadın garip ve çekingen bir ifade ile yüzüme baktı ve muhtemelen bana acıdığından bir açıklamada bulundu "o oda açıkçası müşterilere açık değil efendim, otel sahibinin oğlu uzun bir zamandır orayı kendi için kullanıyor"

505 •TaeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin