"Çok boktan hayatlarımız var ya, şu an plan yapmak yerine birilerine aşık olmak isterdim."
Jimin'in söylediklerine derin bir kahkaha attı Namjoon. "Birisine değil, birilerine ha?"
"Tek kişiye aşık olmak sıkar beni. Daldan dala konmam lazım, ancak öyle keyif alıyorum aşık olmaktan."
Kendi aralarında gülüşürlerken, ilk ciddileşen Taehyung oldu. "O aşk değil yalnız, sen olayı çok yanlış anlamışsın. Aşkı birden fazla kişide bulamazsın."
Jimin omuzlarını silkti ve bakışlarını bana çevirerek gülümsedi. Onlardan uzakta oturuyor, konuştukları şeyleri dinliyordum. Aslında muhabbetleri ilgimi çekmiyordu ama konu aşka geldiğinde ilgimi onlara vermiştim. Aralarında dalga geçseler de Taehyung ciddileşiyor, en çok o yorum yapıyordu.
"Aramızda tek ciddi ilişkisi olan sensin tabii. Jungkook'a aşık olmak nasıl bir şey? Hiç aşkı tatmadım, daha doğrusu fırsatım bile olmadı." dedi Yoongi dudak büzerek.
Sanırım hiçbirinin aşk hayatı olmamıştı daha önce. Kendilerini o kadar bu intikama adamışlardı ki, aşka zaman kalmamıştı. Kendilerine bile az vakit ayırdıklarını düşünüyordum. Hiçbirinin hayatı normal değildi.
Bakışlarımı Taehyung'a çevirdim. Derin bakışlarla beni süzüyor, parmağını alt dudağında gezdiriyordu. Diğerleri gibi ben de cevabını merak ediyordum çünkü ben gerçekleri öğrendiğimden beri çok şey değişmişti. Yepyeni bir Taehyung ile tanışmıştım.
Yine de hislerinin gerçek olduğunu, beni intikamı için kullanmamasını diliyordum. Eğer beni inandırdığı aşkı gerçek değilse yıkılırdım.
"Aşkı sadece bir kez tattım." dedi bakışlarını benden ayırmadan. "Ben bir kez vuruldum ve bi daha hiç kalkamadım."
Gülümsememek için kendimi sıktım. Her ne kadar sinirli olsam da hislerinin gerçek olması beni heyecanlandırmıştı. Hayatı yalan olsa da onunla geçirdiğim bunca zaman, bana olan aşkı sahte değildi.
Diğerlerinin sırıtarak bana baktığını fark ettiğimde utanarak bakışlarımı kaçırdım ve sırtımı onlara döndüm. Dedikleri beni yumuşatamazdı, onu affetmemi sağlayamazdı ama cümlelerinin deli gibi hoşuma gittiğini de inkar edemezdim.
"Konuyu ne zaman buraya geldi? Toplayın kendinizi de sıradaki hamleyi düşünelim."
Sıkıntıyla nefes alıp tekrar onlara döndüm. Bu intikam uğruna yaptıkları şey oldukça canımı sıkıyordu. Birilerini tehdit edip öldürmeleri, bundan gram pişmanlık duymayıp devam etmeleri beni geriyordu. Ve bunca şey yapmalarına rağmen şans bir şekilde onlarla oluyor, istediklerini alıyorlardı. Üstelik polislerin çoktan bunları yakalaması gerekmiyor muydu?
Aklımdaki sorular bitmek bilmiyordu ve ben de dayanamadım. "Ya siz nasıl cumhurbaşkanına adam yollayıp onu tehdit edebiliyorsunuz? Üstelik adamın odasında birini öldürdünüz. Önce Seokjin'in, daha sonra da sizin yakalanması gerekiyordu. Kore'yi çoktan ayağa kaldırdınız, polis hala nasıl oluyor da size ulaşamıyor?"
Bir süre birbirlerine baktılar. Bana söyleyip söylememe konusunda kararsızlardı ve haksız da sayılmazlardı. Sonuç olarak bana güvenmiyorlardı. Üstelik onlardan nefret ediyor, bana attıkları arkadaşça adımlarını elimin tersiyle itiyordum.
"Arkamız sağlam tahmin edebileceğin üzere. Bu planı 6 kişi kursak da, yüzlerce kişiyle çalışıyoruz. Her yerde adamlarımız var ve bunların bir kısmı yüksek ünvanlı kişiler." dedi Yoongi kısaca.
Başımı salladım hafifçe. Her geçen gün yeni bir bilgi öğreniyor, şaşırıp kalıyordum. Onları fazla hafife almıştım, sandığımdan çok daha güçlülerdi. Aralarından biri yakalansa bile kolaylıkla kurtulabilecek gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Catastrophe | Taekook
Novela Juvenil"Bir yanım devlet devirir, diğer yanım sana yenilir."