Bu grup hakkında öğrendiğim en iyi şeylerden biri, kafalarına koydukları şeyi anında yapmalarıydı. Buldukları fikrin mantıklı yada mantıksız olmasını umursamıyorlardı. Aniden buldukları fikri bile hemen gerçekleştiriyorlardı.
Şimdi bulunduğum arabanın içinde kalabalığa korku dolu gözlerle bakarken, bunu bir kez daha kanıtlamışlardı. Burada bulunmak yanlış bir fikirdi. Taehyung çok iyi korunacağımızı söylemişti ama korkmadan edemiyordum. Beklemediğimiz zamanlarda gerçekleşen kötü olaylar bizim için kaçınılmazdı.
"Bence geri dönelim." diye mırıldandım ve beklentili bakışlarımı hepsinin üzerinde gezdirdim.
"Geri adım atmıyoruz, bu siktiğimin savaşı bugün bitecek ve biz zaferle eve döneceğiz." dedi Yoongi ve silahının mermisini kontrol etti.
Hepsinin benim kadar gergin olduğunu biliyordum fakat, hırs tüm duygularını bastırıyordu. Kararlı ve kendinden emin bakışlara sahipti hepsi. Bu iğrençliğin ben de bitmesini istiyordum fakat, bunu meydanda yapmak doğru bir fikir miydi emin değildim.
"Hazır mıyız?" diye sordu Namjoon yüzündeki sırıtmasıyla.
Bakışlarımı panikle Taehyung'a çevirdim. Ona bakar bakmaz gözleri gözlerimle buluştu ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Öyle korkuyordum ki, yaydığım negatif enerjiyle bir şey olacağı yoksa da olabilirdi.
"Sakin ol yavrum. Hiçbir şey olmayacak." diye fısıldadı ve boynundaki kolyeyi çıkartarak evlilik yüzüğümü eline aldı. Sağ elimi avuçlarının arasına alıp yüzüğü parmağıma takarken, şaşkın bakışlarım yüzünde geziniyordu. "Her ihtimale karşı." diyerek gülümsedi ve göz kırptı.
Gülümsemeye çalışarak başımı salladım usulca. O, parmağıma gülümseyerek bakarken sakinleşmeye çalıştım. Her ihtimalden kastının ölüm olduğunun farkındaydım. Olur da ölürsem en son göreceğim kişi sen olacaksın demişti. Bu yüzden sesimi çıkarmadım ve elini sımsıkı kavradım.
"Artık gitme vakti. Kazanmak için gidiyoruz ama olur da kötü bir şey olursa, yılmak yok tamam mı?" dedi Namjoon gülümseyerek.
"Aylarca uğraştık, çabaladık, çok ağladık, çok kan döktük. Kayıplarımız oldu, pes edecek hale geldik. Hadi yapalım şu işi." dedi Jimin de dolan gözleriyle.
Yoongi elini ortaya koyduğunda, hepimiz ellerimizi üst üste koyduk. "Ailelerimizi ve kendimizi kurtaralım. Dikkatli olun ve her ihtimale hazırlıklı olun."
Hepimiz arabadan inecekken Hoseok hepimizi durdurdu. Dolu gözleriyle hepimize bakıp gülümsedi ve "Hepimiz kazanacağımızı sanıyoruz ama diğer ihtimal de var. O yüzden, hakkınızı helal edin lan." dedi.
Birbirimizle sarıldıktan sonra arabadan indik ve ilerimizdeki kalabalığa baktık bir süre. Gün geçtikçe insan sayısı çoğalıyordu meydanda. Her gün konuşmalar ve tezahüratlar oluyordu ve insanların bu nefreti nasıl sönecekti bilmiyordum.
Taehyung elimi daha sıkı kavradı ve derin bir nefes aldı. Zor bir durumdu. O kadar uzun zamandır bu şeyin içindelerdi ki, bugün bitecek olmasına inanamıyordum. Zaferi elde ederler miydi yada etmezler miydi bilmiyordum. Çünkü insanlar bizden nefret ediyorlardı en başından beri, her şeyi öğrendiklerinde bu nefret geçer miydi?
Hepsine sırayla bakarken içim burkuldu. Ailelerini kurtarmak için girdikleri bu yolda çektikleri acıları, kaybettikleri kişileri düşündüm ve ağlamamak için zor durdum. Umarım gerçekten istedikleri gibi ilerlerdi her şey çünkü artık mutlu olmayı çok hak ediyorlardı.
"Gidelim." dedi Namjoon ve önden yürümeye başladı.
Hepimiz arkasından onu takip etmeye başladık ve meydana her yaklaştığımızda daha çok korktum. İçimden sayısız dualar ettim ve Taehyung'un elini bir kez olsun bırakmadım. Keşke onunla daha çok vakit geçirebilseydim diye düşündüm. Keşke ona kötü davranmasaydım ve günlerimizin kıymetini bilseydim. Ona bir şey olursa bu suçluluk duygusu beni yaşatmazdı ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Catastrophe | Taekook
Jugendliteratur"Bir yanım devlet devirir, diğer yanım sana yenilir."